Yıl 2025
'Cem'
Eski anılarımın hafızamdaki gösterim süresi dolduğunda büyük sahnedeki kardeşime odaklandım. Annem haklı çıkmıştı. Hayatı avuçlarımın arasında iken tüm zincirleri inatla kırıp hayallerinin gerçekliğe kavuşması için çabaladı. Şimdi tam karşımda geçmişe olan öfkesini bir bıçak misali arkasında saklayarak gülümsüyor bana. Başarılarının meyvesini büyük bir hazla anlatırken zekasını bir kez daha gözler önüne seriyor. Güzelliği ile annemi andıran tavırları salonun her yerinde fısıltılar arasından kulağıma ulaşıyor. Eski Cem olsa delirirdi ama şimdi içimden gelen dürttüğü durdurabiliyorum. Tıkadım kulaklarımı ve döndüm sahne de süzülen kardeşime. Onun yaptıklarıyla gurur duyarken kendi yaptıklarım karşısında utandım yine. Başımı öne eğdiğimde Eylül'ün koluma dokunmasıyla irkildim. Yavaşça başımı sahneye çevirdim ve Öykü'nün bana baktığını fark ettim. İkimizde her şeyin başlangıcına geri dönmüştük. Annemin yanlışlarının hayat bulduğu o yıldaydık. O da hatırlıyordu.
Bugün son bulmasını umuyorduk. Son kez o yılları hatırlayacak ve sonsuza kadar unutup yolumuzu huzur, sevgi ve mutlulukla tamamlayacaktık. Hazırdık.
Öykü'nün konuşmaya hazırlanan ses tonu ve sönen ışıklar altında Dünya'yı değiştirecek o ana gelmiştik. Bizim hikayemizin ilham verdiği ve bir kız çocuğunun var oluşunun kanıtı olan o büyük sır gelip çatmıştı. Salondaki her birey şaşkınlık ile karanlığın içindeki sahneye odaklanmışken, bütün ışıklar Öykü'yü göstermişti. Gözlerim kamaşırken bana bakan bir çift göz, beni tekrar geçmişe götürmüştü. Sözcükleri ise beni yargılayan en büyük yargıçtı.
"Geçmişinizle son kez hesaplaşmaya hazırsanız yeni bir çağa başlıyoruz. Hayatlarınız ve eylemleriniz artık kifayetsiz kalabilir, zira ilk kez sizlerin tanışacağı bir yenilik bu. Hazırsak başlayalım, ama önce tüm salondaki misafirlerimizin geçmişlerinde kalan en acı ve korku dolu anlarına gitmesini istiyorum. Hatırlayın ki daha kolay yüzleşelim."
Bana dönen yüzüyle oradaydım. Her şeyin başladığı o ergenlik yıllarımdaydık. Utandığım o yıllar, hafızamda bir rüya gibi belirdi. Tekrar o mahalledeydim. Salondan ve etrafımdakilerden uzaklaşmış hissine kapıldım. Gözlerimin daldığı o sahne ışıkları beni uyanıkken gördüğüm rüyanın içine çekmişti. Ne Öykü'nün anlattıklarını duyuyordum, ne de etrafımda olup biteni. Sadece o mahallede on beş yaşındaki çocukluğum ve on bir yaşındaki Öykü vardı sahnede. Hayal görüyormuşum gibi gelse de geçmişi yine hatırlamıştım. Tıpkı Öykü'nün sahne de anlattığı hikayemiz gibi.
Yıl 2002 :Aynadaki Yansıma
'Cem'
Dışarıdan gelen seslerle gözümü hafifçe aralamıştım. Sabaha kadar uyumamış olmanın verdiği sinirle başımı yastığın altına koyup gözlerimi tekrar kapattım. Hafta sonu yorucu geçmişti. Mahmut abinin finalleri benim son sınavlarımla çakışınca işler iyice zorlaşmıştı. Kahve ve okul, liseye başladığımdan beri beni çok zorlar olmuştu. Mahmut Abi diplomayı alana kadar gelmemem için annemle saatlerce konuşsa da Nimet Hanım işin başında durmam konusunda ısrarcıydı. Ben de mutluydum. Evden uzaklaşmak ve arkadaşlarımla takılmak hoşuma gidiyordu. Gitmekteki en büyük arzum da babama verdiğim sözü tutuyor olmaktı.
Evin içindeki sesler azaldığında başımı tekrar yastığın üzerine koymuştum. Tam uykuya gideceğim sırada kapı tıklatıldı. Geleni az çok tahmin ediyordum.
"Gelme!" dedim sinirle.
"Abi annem kahvaltıya çağırıyor." Dedi Öykü. Sesindeki çekince dün akşam ki kavgadan sonra ne kadar korktuğunun bir göstergesiydi. Büyümüştük. Büyümüştü. On bir yaşını doldurmak üzereydi. Ortaokula başlamıştı ve ergenlik kapıyı çalmak üzereydi. Yaşıtlarına göre de oldukça hızlı gelişiyordu. Aramızdaki dört yaşlık fark ikimizin de ergenliğe girmesiyle son bulmuş gibi olsa da o hala benim küçük kız kardeşimdi. Düşüncelere dalmışken kapı bir kez daha tıklandı. Bu sefer sinirle yataktan kalkıp kapıya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ-Kardeş
Romanzi rosa / ChickLitHayat tüm beklentileri karşılayabilir, eğer siz kendinize güvenirseniz. Her şey sizsiniz ve sizin eliniz ışığın tek var oluş kaynağı. Güvenin. Kendinize ve başarabileceklerinize güvenin. Sizi görmezden gelmelerine müsaade edin ki, kendilerini görünü...