Yıl 2002 : Maç Gecesi 1.Raund'Cem'
"Anne ben geldim." Dedim anahtarla kapıyı açıp içeri girerken. Kapı sertçe kapandığında annem karanlık odanın ışıklarını yakmıştı. Uykulu gözlerle antreye gelmişti.
"Cem nerede kaldın? Öldüm meraktan." Dediğinde loş ortamdan aydınlığa kavuşan gözlerim rahatsız olmuştu.
"Beni bekleme dedim sana telefonda annecim neden yatmadın?"
"Sen gelmeden uyku girer mi gözüme? Söyle bakıyım ne yaptın bu saate kadar?"
"Melih abilerle takıldık biraz. On iki olmadı anne daha saat."
"Kahveyi kapatınca Mahmut abine haber verdin mi? Biliyor muydu?"
"Anne her şeyi haber vermeme gerek yok bu kadar panik yapma. Hem ne bu sorgu sual? Kızınla karıştırdın beni galiba Nimet Hanım."
"Bana bak! Anladık evin erkeğisin ama hala benim çocuğumsun Cem, almayayım ayağımın altına seni. Ne haltlar karıştırıyorsun hesap vereceksin bana. Bu ara o kahve hem geç kapatılıyor hem eve giriş saatleri oh maşallah aldı başını gidiyor."
"Bir şey karıştırmıyorum anne Allah Allah! Melih abilerin yardıma ihtiyacı varmış çağırdı kahveyi kapatıp oraya gittim. Hem biraz lafladık hem de yardım ettim."
"Kavga ettin yani. Melih'in başka ne işi olur?"
"Evet anne kavga ettim rahatladın mı?"
"Hayır efendim rahatlamadım. Benim serserilik yapacak oğlum yok. Melih'i severim, koruyup kolluyor seni ama, o kadar. Serseri mayın gibi nerede patlayacağı belli değil. Bir gün yanındakilerle birlikte kodesi boylayacak. Ama ben seni onlara yem etmem. Sorumluluklarını bil ona göre davran. Abi ise abiliğini bilsin karıştırmasın seni."
"Erkek adam kavga etmesini bilmeli diyen sen değil miydin? Şimdi neden kızıyorsun bana? Hem ne var mahalleyi koruyorduk. Koru demedin mi sen bana, dışarıdaki tehlikeyi engellersem evde de huzurlu oluruz."
"Cem bir daha eve geç gelmeyeceksin ve Melih'in tayfasına takılmayacaksın. Korkuyorum oğlum, baban gibi seni de kaybedemem ben. Ölümüm olursun. Son sözüm bu. Bitti!" dedi ve merdivenlere yöneldi. İki basamak çıktıktan sonra arkasına dönerek konuşmaya başladı
"Kapıyı kilitle. Mutfakta yemek ayırdım sana yemeden yatma. Yatarken de ışıkları kapat, kardeşine de bak. Bugün ne dediysen telefonda pek bir sessizdi. Dışarı da çıkmak için hiç tutturmadı. Şaşırttı beni. Her neyse sen de çok oyalanmadan yat bir an önce" dedi ve kararlılıkla yukarı çıktı.
Alışık değildim beni azarlamasına ama benim için endişelenmesi hoşuma gitmişti. Ne kadar benim kurallarımmış gibi görünse de içten içe o yönetiyordu bu evin meclisini.
Haklı mıydı? Evet. Onların çukuruna düşmemem gerekiyordu. Ancak bu zemini annem hazırlamıştı. Bana tüm yetkileri verirken bir noktada mutlaka hesap vermem gereken korku mekanizmasını kurmamıştı.
Çocukluğumuzdan beri ben kraldım ve yaptıklarım hep doğruymuş gibi yetiştirilmiştim. Tüm yaşantımı yaptığı her şeyin doğru olduğuna inanarak, belli kalıpları öğrenerek geçirirken, annemin bir anda kararlarımı sorgulaması ve azarlanması hoşuma gitmemişti. İlk defa bana Öykü'ye davrandığı gibi davranmıştı.
İçimde oluşan mutluluğun nedeni neydi peki? Biraz akıl yürütme ile içimdeki sese kulak verdim ve hissettiğim duygunun ne olduğunu buldum. Çatalı ağzıma götürürken yüzümde oluşan aptal gülümseme camdaki yansımamda belirdi. Azarlanmışta olsam annemin beni umursaması ve çocuğu olduğumu hatırlaması güzeldi. Yıllar sonra ilk kez çocuk olarak görmüştü beni ve onun için önemli olma hissi mutlu olmamın tek sebebi idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ-Kardeş
Chick-LitHayat tüm beklentileri karşılayabilir, eğer siz kendinize güvenirseniz. Her şey sizsiniz ve sizin eliniz ışığın tek var oluş kaynağı. Güvenin. Kendinize ve başarabileceklerinize güvenin. Sizi görmezden gelmelerine müsaade edin ki, kendilerini görünü...