Bölüm 10: Hayalin Yeri Yok

48 1 1
                                    

Yıl 2004-2005

'Lise'

"Öykü bir sakin ol, gel içeri." Dedi annem mutfaktan seslendiğinde. Heyecandan yerimde duramıyordum. Sınav bitmiş ve sonuçların açıklanacağı tarih gelip çatmıştı. Okula gidip sistemden sonuçları öğrenecektik. Tek başıma gitmeme izin verilmediği için kapının önünde abimin hazırlanıp aşağı inmesini bekliyordum. Şaşırtıcı bir şekilde erken kalkmıştı ve hiç söylenmemişti. Takındığı bu tavır ile beni önemsediğini düşünmeye başlamıştım. Ufacık bir sevgi belirtisi bile beni mutlu etmeye yetiyordu. Kolumdaki saate göz attığımda zamanın ilerlediğini fark ettim. Heyecanla döküldü kelimeler ağzımdan.

"Anne geç kalıyoruz, abim nerede kaldı?"

"İner şimdi kızım. Çocuk alışık değil bu saatte uyanmaya."

"Tekrar uyumuş olmasın." Dedim heyecanla. Ondan beklenecek bir hareketti.

"Yapmaz korkma. Banyodaydı en son iner şimdi."

"Kendi sınavını unutup uyuyan oğlundan bahsediyoruz annecim,bu kadar emin konuşma istersen."

"Haklısın vallaha, sen gir içeri ben bakıyım bir şuna." Dedi annem merdivenleri hızlı hızlı çıkarken. Onu dinlememiş ve dışarı çıkmıştım. Nimet hanım da en az benim kadar heyecanlıydı. Beni gerçekten önemsiyor muydu? Bunu zaman zaman düşünsem de cevabını tam olarak alamıyordum.

Kapının önünde mehter takımı edasıyla bir ileri iki geri gidip gelmeye başladım. Geleceğim ilk kez bugün şekillenecekti. Süheyla ablanın küçük profesörünün kendini kanıtlayabileceği ilk er meydanı bu sınavken, hayal kırıklığına uğramak istemiyordum.

Düşünceler ve heyecan eksenimi kaplamışken arkamdaki ayak sesleri, duyamayacağım kadar umrumda değildi.

"Hey! Öykü!"

"Ayy!" dedim korkuyla arkamı dönerken

"Bağırmasana be! Korkma benim, başının belası esmer."

"Hah! Çok komiksin Leyla. Aklım çıktı ne sessiz sessiz geliyorsun."

"Sessiz mi?" dedi Semih arkasında belirdiğinde. Yürürken onların kapısının önüne geldiğimi bile anlamamıştım. Semih birden sokağa adımını attığında fark ettiğim bu gerçeklikle bir anda kendime geldim.

"Kızım iyi misin sen? Bu topukluların sesini duymadım deme bana inanmam." Dedi Semih, ben aval aval iki kardeşin yüzüne bakarken. Semih ise Leyla ile alay edercesine ayağındaki dolgu topuk ayakkabıları gösterdi.

"Duymamışım. Heyacandan ne yaptığımı bilmiyorum zaten." Dedim Leyla'nın kıyafetini süzerken. Semih'in dediği kadar vardı. Okula gidip sonuç öğrenecektik alt tarafı ama o abimle geçireceği zamanları asla es geçmiyor, sırf onun için özenle hazırlanıyordu. Bir türlü vazgeçememişti ve çocukça davranmaya devam ederek büyüdüğünü kanıtlamaya çalışıyordu.

"Bak normal öğrenciler sadece sınavı düşünüyor, sen sabahtan beri ne giysem diye dolabın önündesin. Bana bak bu süslenmenin altında bir şey varsa bozuşuruz ayağını denk al." Dedi Semih Leyla'nın üzerine gittiğinde. Leyla ise tüm hırçınlığı ile onu geri püskürtmüştü.

"Geri bas abi! Zevklerimi senin isteğine göre şekillendirmeyeceğim. Belki ben heyecanımı böyle yaşıyorum ne var bunda."

"Fazla heyecanlısın her halde sen. Sabah sabah elbisele,r etekler topuklu ayakkabılar havada uçuştu." Dedi Semih gülümseyerek

"Hevesimi kırma abi. Hem babam da izin verdi sana ne oluyor?"

"Heves mi? Sabahın sekizinde. Ateşin mi var senin?" dedim elimi Leyla'nın alnına götürdüğümde. Normal şartlarda okula bile üşengeçliğinden pijamayla gelecek kız, uykusundan vazgeçip saatlerce hazırlık yapmışa benziyordu. Aşk sen nelere kâdirsin? Bakalım daha neler göreceğiz?

KIZ-KardeşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin