Sitem
Ilık suyun vücudumdan götürdüğü terler gibi düşüncelerimi de götürmesini istiyordum. Ama aksine bir kaç gün önce bana bunun gibi başka bir duşakabin de yaşananları hatırlatıyordu. Kafamda ki düşünceleri kovup son kez durulandım. Böyle olmamam gerekiyordu. Acilen toparlanıp kendime gelmem lazımdı. O bensiz geçirdiği bir kaç günde nasıl beni unutup eski karısının kollarına gittiyse ben de aynı şekilde onu düşünmeden, geçireceğim güzel geceye odaklanmalıydım.
Banyodan çıkmadan önce vücudumu ve saçımı kuruttum. İki kişilik ama birisinin eksik olduğu odama ilerlerken kafam da giyeceklerimi düşünüp dolaptan çıkardım. İçimde tilkiler birbirini kovalamıyormuş gibi güzel görünmeliydim. Her zaman yaptığım şeyi yapıp kendimi aklımdaki düşüncelerden uzaklaştıracaktım ve onlar da her zaman ki gibi beklemediğim bir zamanda karşıma tokat gibi çıkacaklardı.
Aynada son kez gözlerimi gezdirdim. Yorgunluktan morarmış göz altlarımı kapatmış, mavi gözlerimi ortaya çıkaracak bir eyeliner çekmiştim. Hatta yetmemiş kalın dalgalardan oluşan saçlarımı düzleştirip, incili tokamı saçımın kenarına tutturmuştum. Üzerime sade ama şık duran elbisemle, beyaz bilekten bağlamalı topuklularımı giyince hazırdım. 1.90'a yakın bir boyum olduğu için topuklularımı her zaman kısa tercih ediyordum.
Eşyalarımı elbisemle uyumlu olabilecek bir çantaya koyup odadan ayrıldım. Otelin resepsiyonuna geldiğimde kızların hazırlanmış beni beklediğini gördüm. Ebrar, Zehra ve Ebrar'ın burada yaşayan bir arkadaşı ile olacaktık.
"Sonunda be kızım, Zehra'yı bu kadar beklemedik." Biz Ebrar'ın söylediğine gülerken Zehra'ya komik gelmemiş olsa gerek, göğsünde bağladığı kolları ve çattığı kaşları ile sinirli olduğunu düşündüğü bir bakış atmıştı Ebrar'a. Kesinlikle sinirliden çok tatlı gözüküyordu. Dayanamayıp yanağına bir öpücük bıraktım ve kolumu arkadaşımın beline doladım. "Sus, bebişime laf söyleme. Sen de saç makyajla uğraşsan görürdün gününü."
"Tercih meselesi canım, vur sende saçını 3'e uğraşma." Ebrar olmayan saçlarını omuzlarından geriye atmış, önden ilerlemişti. "Ebrar yapmadan gitti, ben takdim edeyim kendimi. Aleyna ben, Ebrar'la İtalya da tanışmıştık. Senden çok bahsetmişti oralarda, sonunda tanıştık." Sarışın, koyu kahve gözlere sahip kız elini uzatmış, yüzünde ki gülümsemeyle bana bakıyordu. Havada kalmaması için elini sıktım. "Memnun oldum Aleyna."
Otele ait olan güzel bir restoranda gittik ve yemeklerimizi söyledik. Yarın maçımız olduğu için üçümüzde tercihimizi şişirmeyecek şeylerden yana kullanmıştık. "Mile'den haber var mı?" Ebrar'ın bana yönelttiği soruya hiç üstüme alınmamış, salatamı yemeye devam etmiştim. "Biz konuştuk bugün, iyi gelmiş bir haftalık tatil." Tabii, eski karısını ne kadar özlemişse, tekrardan görmek iyi gelmiş olsa gerekti.
Salatamı parçalamak ister gibi çatalla deşerken Ebrar bileğimi tutarak beni durdurdu. "Rahat bırak zavallı marulu, o sana hiçbir şey yapmadı." Elimi çektim ve çatalıma aldığım marulu Ebrar'ın gözlerine baka baka, canice yedim. Ebrar gözlerini kısmış, yüzüme yaptığımı ayıplar bi ifade ile bakıyordu. Gülerek önüme döndüm ve diğerlerinin sohbetine katıldık, Aleyna'nın sohbeti fazla sarmasa da kafamı dağıtmaya yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mi hada | melissa vargas
FanfictionKolunu yastıkla kafası arasına koymuştu, bu sayede bana azda olsa yüksekten bakıyordu. Diğer eliyle yüzüme düşen turuncu saç tellerimi kulağımın arkasına götürdü. Yüzüme parmak uçlarıyla sanki her an kırılmaya hazır bir cam parçasıymışım gibi nazikç...