Röportaj
"Sylla servisi kullandı. Ebrar Karakurt karşıladı, Elif Şahin'den pas Ayperi'ye. Ayperi'nin hücumu..."
Arka paralele gönderdiğim top hakemler için aut olsa da ben içerde olduğundan emin bir şekilde Dani'ye bunu söyledim. Benimle aynı düşünen kaptanla birlikte Dani challenge istemişti. Gözlerimi kaldırmış büyük ekrana bakarken omuzlarıma konan eller ile başımı çevirdim. Mile yüzüme yaklaşmış kulağıma fısıldıyordu. "Bu sayı sende, rahat ol." Gülümseyerek başımı omzumda ki başına yasladım ve sonuçları bekledim. Salonda ki her bir kişi ekranlara bakıyor ve tuttuğu takım için tezahürat yapıyordu.
Üçüncü setin son sayılarındaydık, skor 24-24'dü ve bu sayı seti kazanmamız için kritik bir sayıydı. Ekranda top ve çizgiye düşüşü belirdiğinde tırnak farkıyla içerde olduğu gördüm. Taraftarlardan yükselen sevinç sesleri ve arkadaşlarımın kutlamaları ile gülerek onlara döndüm. Her biri elime veya kalçama vurarak beni tebrik ettiğinde Mile kollarını belime sardı. "Ben demiştim." Kısa süren sarılmamız ardından gülerek ayrıldık ve servisi kullanmak için yerime geçtim.
Ellerimin arasında çevirdiğim topa baktım ve yukarı kaldırıp, sıçrayarak smaç servisimi tamamladım. Dani'nin söylediği 6 numaraya attığım top, tam olarak istediğim yere gitmiş ve set sayısını ace'im ile almıştık. Yarı finale yükselmemizi sağlayan sayı ile, benchte oturanlarda dahil tüm takım sahada seviniyorduk. "3-2-1, Türkiye!" Hep bir ağızdan bağırıp, orta da birleştirdiğimiz ellerimizi kaldırdık. Yanımda ki Melissayla ilk önce ellerimizi tokuşturduk, ardından beni kolları arasına aldı ve döndürdü. Saçlarım etrafımızda uçuşurken kahkahalarımız etrafa yayıldı. Tüm takım yarı finale çıktığı için fazlasıyla mutluydu.
Sonunda sevincimize ara vermiş ve rakip takımla selamlaştıktan sonra sahadan ayrılmıştık. Yüzümüzden düşmeyen gülümsemelerimiz ile soyunma odasına gitmek için koridora girdiğimizde Mile ile beni röportaja çağırdılar. "Lütfen benim yerime de konuş." Kolumu tutup kulağıma eğilen Mile ile güldüm. Kameralara konuşmak ile bir derdi vardı.
"Ayperi ve Melissa, biraz da size sormak istiyoruz. Özellikle ikinizin katkısı öne çıkıyor istatistik kağıdına baktığımız da, bunu nasıl değerlendirirsiniz." Muhabirin uzattığı mikrofon ve sorusuyla, hem kendi adıma hem de Mile için konuştum. "Sadece ikimiz değil tüm takım çok iyi bir performans gösterdi bugün. Karşımız da İtalya gibi güçlü bir rakip varken 3-0'lık bir galibiyetle maçı bitirmek daha da gururlandırıyor tabi ki."
"Bir sonra ki rakibiniz Amerika olduğu belirlendi, sence aynı performansla devam edecek misiniz? Ne düşünüyorsun?"
"Bizim en büyük gücümüz, kazanma arzumuz. Turnuvanın en başında Dani bizi çalıştırırken şampiyon olacağımızı söyledi, her defasında bunu aşıladı. Sıra da yarı finaller ve alanında ekol olmuş bir takım var ama biz karşımıza ne kadar güçlü bir takım çıkarsa çıksın pes etmeden aynı şekilde devam ediyoruz. Yarın da maçı kazanıp final biletini alacağımıza inanıyorum."
"Teşekkürler Ayperi, tüm Türkiye'nin de size olan inancı tam. Son olarak ikiniz hakkında sormak istiyorum. Arkadaşlığınız ve birbirinize olan desteğiniz çok seviliyor. Peki bu dostluğunuz daha öncesine mi dayanıyor?" Gözlerimi Melissa'ya çevirdiğimde yüzünde ki sırıtışla birlikte diyeceklerimi bekliyordu. Kameralar o sırıtışın altında yatanı göremeyebilirdi ama ben fazlasıyla farkındaydım. Gerçekten harika bir 'arkadaşlığımız' vardı.
"Mile ile aynı Lig'de oynuyoruz yani daha öncesinden de tanışıyorduk ama milli takım sezonunda yakınlaştık diyebilirim. Oda arkadaşım ve onunla aynı odayı paylaşmak bazen yorucu olsa da aynı zamanda eğlenceli de." Gülerek söylediğim şeylerden sonra gözlerimi Mile'ye çevirdim. İçten içe yorucu lafıma güldüğüne emindim, beni ne kadar yorduğunu en iyi o biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mi hada | melissa vargas
FanficKolunu yastıkla kafası arasına koymuştu, bu sayede bana azda olsa yüksekten bakıyordu. Diğer eliyle yüzüme düşen turuncu saç tellerimi kulağımın arkasına götürdü. Yüzüme parmak uçlarıyla sanki her an kırılmaya hazır bir cam parçasıymışım gibi nazikç...