14

1.5K 83 31
                                    

Bakışlar

Röntgen sonuçları çıkmış bileğimde beklediğimden daha küçük bir problem olduğunu öğrenmiştim. Bu haber beni fazlasıyla mutlu etse de, Dani yine de 1 hafta boyunca bileğimin tamamen iyileşmesi için dinlenmemi söylemişti. Kızlar antrenman yaparken benim kenarda oturup izlemem biraz can sıkıcıydı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Canımı sıkmak yerine bunu takım arkadaşlarımı en çok da Mile'yi izleyerek değerlendirmeye karar vermiştim.

Arada bir Mile ile göz göze geliyorduk ve ben yine onu izlerken yakalanmıştım. Yüzünde ki sırıtış ile göz kırptı ve çalışmaya kaldığı yerden devam etti. Ben ise kızarmış yanaklarımla beraber kendimi onu izlemek dışında ki bir şeye odaklamaya çalışıyordum.

Telefonumu çıkardım ve instagramda gezinmeye başladım. Genelde ikimizin de lezbiyen olduğu bilindiği için ve yakın arkadaşlığımızdan da dolayı Ebrar ve beni sevgili sananlar çok olurdu. Biz ise sevgili olmadığımızı söyleyip bununla eğlenerek bir story paylaşmıştık. Shipleyenler umudunu kaybetmeyip editler yapmaya devam etmişti ve buna şimdi yenisi katılmıştı, AyMel. Fanlar Melissa ile benim antrenman ve maçlarda ki kısa anlarımızı yakalayıp editler yapıyordu. Beraber güldüğümüz, sayı alınca sevinip kucağına atladığım, benchte otururken heyecandan başımı omzuna gömdüğüm ve onun her zamanki flörtöz tavrı ile elimi öpmesi gibi anlardan oluşan bir çok video. Bu videolar Ebrar'la olanlardan daha farklı hissettiriyordu. Ben uzak olduğumuzu sanırken fark etmeden yaptığımız şeyleri izlemek güzeldi.

Zaman ilerlemiş kızlar yavaş yavaş antrenmanını bitirmiş ve gidiyorlardı. Bende menajerimiz Pelin abla ile önümüzde ki maçlara dair olan sohbetimi bitirmiş soyunma odasına gitmiştim. Artık koltuk değeneklerine ihtiyaç duymasam da sakat bileğime ağırlık vermeden yürümeye çalışıyordum.

Soyunma odasında sadece İlkin ve Elif kalmıştı. Banka oturdum ve kullanılmamış olsa da antrenman formamı çıkarıp yerine koydum. "Ciddi bir şey yokmuş bileğinde çok şükür." Yüzünde ki tatlı ifadesiyle konuşan Elif'e gülümseyerek cevap verdim. "Evet, beni biraz korkutmuştu ama neyse ki bir hafta sonra aranıza geri döneceğim." İlkin kaşlarını kaldırarak her zaman ki eğlenceli tavrı ile konuştu. "Benchte bile olsan gözlerin sayesinde aramızdaydın zaten." Elif'e döndü. "Sende yakaladın mı o bakışları? Kendimi bir ara küçükken ailem maçlarımı izlemeye geldiği zamanlarda ki gibi hissettim." Biz İlkin'e gülerken kapı açıldı ve odaya birisi daha girdi. Sahi, kızlar böyle hissettiyse kim bilir o nasıl hissetmişti. 

Elif ve İlkin, Mile ile selamlaşıp odadan çıktı. Her gece aynı odanın içinde olmamıza rağmen baş başa kalışımızda bu kadar hızlanan kalbime bir anlam veremedim. Sanırım sebebi haylazca sadece südyen olan üst bedenimi süzen bakışları olabilirdi. Kızaran yanaklarımla arkamı dönüp çantamın içinde temiz kıyafetlerimi aradım. Bu sırada o da üstünü çıkarmış ve sporcu südyeni ile kalmıştı benim gibi. Vücuduna kayan gözlerimi yakalayınca dudaklarından kısık bir gülüş çıkmış benim utançla kızaran yanaklarım mümkünmüş gibi daha çok yanıyordu. Dün gece ahlaksız tekliflerde bulunan Ayperi gitmiş yerine başka biri gelmişti. Buna Melissa Vargas etkisi de diyebilirdik sanırım.

Ben cropumu ve altına da şortumu giyinirken o da giyinmişti. Tam kapıyı açmış kaçarcasına çıkacakken omzumun üzerinden bir kol uzandı ve kapıyı kapattı. "Nereye kaçıyorsun? Gün sonunda yine aynı oda da uyuyor olacağız." Başını omzuma eğmiş dudakları kulağımın yanında, içimde pek de hoş olmayacak şeyler uyandıracak cinsten konuşuyordu. "Kaçmıyorum." Ne kadar engel olmaya çalışsam da dur durak bilmeyen kalbim yüzünden sesim de titrek çıkmıştı. Boynuma bir öpücük kondurdu ve elini omzumdan başlayarak koluma doğru inmeye başladı. "Sen orada oturmuş beni izlerken, ben sana yaklaşamadım. Bu hiç adil değildi." Sanki o anlar da içinde kalanları yapar gibi tenimi okşuyordu. 

Göğsümün yanından geçerken dolgun kenarlarına sürtünen eliyle titrek bir nefes verdim. Dudakları ise boynumda bıraktığı öpücüklere devam ediyordu. Ona kolaylık sağlamak ister gibi yana doğru bükülen boynum ile belime inmiş olan eli sertçe beni kendine çekmiş, adeta vücutlarımızın bir bütün olmasını sağlamıştı. 

Eli belimden kasıklarıma doğru ilerlerken ben onun saçlarından tutmuş kendime bastırıyordum. Ve biz yine doya doya birbirimize dokunamamış, çalan kapı ile beraber irkilerek uzak köşelere ayrılmıştık. Kapının arkasından Ebrar'ın sesi duyuldu. "Mile, Ayperi! Burada mısınız?" Mile sinirle gözlerini belerterek bana döndü. "Bak bu iki oluyor ama!" Sinirli haline gülerek kapıyı açmadan önce cevap verdim. "Nerden bilsin kız? Öğrense kendine saydıracağına eminim." Evet yapardı çünkü benden çok aramızda bir şey yaşanmasını o istiyordu ama işte tam yaşanacağı zaman bölende oydu. 

Açtığım kapı ile beraber Ebrar'ın yüzü ile karşılaştım. "Heh buradaymışsınız, bende sizi arıyordum. Kızlarla gezelim diyorduk, Hong Kong'a gelmişken gezmeden gitmek olmaz dimi ama?" Ebrar bitirdiği sözleri ile bizi peşine takmış diğerlerinin yanına götürüyordu. Mile ise hâlâ büzdüğü dudakları ve önünde bağladığı kolları ile geliyordu. Çok tatlıydı ve benim onu yanaklarını sıka sıka sevesim vardı. Onun bu hâli ile eğlendiğimi görünce sırıtarak yanıma geldi ve kolunu omzuma atarak kulağıma yaklaştı.

"Odaya geçince de böyle eğlenebilecek misin bakalım?"

.

hoppalaa ben geldim

Ebrar'ın bizim nasibimizle bir alıp veremediği var sanırım kavuşamadılar bir türlü 

ama artık zamanı gelmedi mi sizce de? geldi geldii

yorum yapmayı unutmayalım bebislerrr

mi hada | melissa vargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin