İyi miyiz?
yorumlarınızı bekliyorumm
.
Uçak sonunda piste inmişti ve biz takım otobüsüne binip kalacağımız otele doğru gidiyorduk. Ebrar yanıma oturup resmen soluklanmadan sorularını sormaya başladı. "Nasıl geçti konuşmanız?" Merakla yüzümü bakıyordu. Ama ne yazık ki ona istediği cevabı veremeyecektim. "Konuşmadık." Yüzünde ki merak şaşkınlığa dönmüştü. "Ne demek konuşmadık? En son gördüğümde kafa kafaya vermiş uyuyordunuz."
"O ilk başta konuşacaktı ama ben dinlemek istemediğimi belli edince geri çekildi, sonrada uyuya kaldı zaten. Bilerek yapılmış bir şey değildi omzumda yatması." Evet onun ki bilerek değildi ama benimkinin öyle olduğunu tabii ki söylemeyecektim Ebrar'a. Yoksa bir süre 'Sen Aşıksın Arkadaş' şarkısını söyler, başımı şişirirdi. Aşık falan değildim, sadece Melissa'ya karşı durdurulamaz bir çekim hissediyordum.
"E bu küslük daha ne kadar devam edecek, artık aynı takımdasınız Ayperi. Aranızda ki sorunları çözmeniz gerekiyor."
"Farkındayım." dedim somurtarak.
"Farkındaysan, inadı bırak ve Mile'yi dinlemeyi dene."
Haklıydı, maçlar başlamadan aramızda ki gerginliğin bitmesi gerekiyordu.
.
Otele geldik ve ben eşyalarımı yerleştirip dışarı çıktım. Biraz sahil havası iyi gelebilirdi. Sahil yolunda ilerlerken gözüm ona takıldı. Melissa banklara oturmuş, müzik dinleyerek denizi seyrediyordu. Fazla düşünmeden yanına oturdum ve kulaklığının tekini çıkarıp kendime taktım. İlk başta şaşırmış ardından gülümseyerek önüne dönmüştü. Çalan şarkı genelde dinledikleri gibi enerjik değildi ama insanın ruhunu sakinleştiren bi havası vardı. Deniz manzarası ile beraber daha da güzelleşiyordu şarkı.
Bir süre sonra şarkı durdu ve kulaklıklarımızı çıkardık. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Özür dilerim, sana o cümleleri kurmamam gerekiyordu. Bende anlamadım zaten bir anda ne dediğimi şaşırdım-" Bana kendini açıklamaya çalışırken onu durdurdum. "Bazen istemediğimiz sözlerde bulunabiliriz, insanlık hâli. Özrün kabul edildi. Yakında maçlarımız başlıyor aramızda soğukluk olsun istemem." Gülümseyerek sözlerimi bitirdim. "İyi miyiz?" Kaşlarını kaldırmış yüzünde ki tatlı bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
"İyiyiz."
.
Bugün milli takım sezonunun ilk maçı vardı. Olimpiyatlarda kaybettiğimiz Güney Kore'ye karşı oynayacaktık. İsimlerimiz okundu ve hepimiz sahaya çıktık. Santarelli'nin motivasyon konuşmasından sonra ilk 6 yerlerini aldı. Bunlardan biri bendim.
Hakemin düdüğü ile maç başladı. Servisi rakip takım kullanacaktı. Simge sahamıza gelen topu kurtardı ama Kore'nin fake'i ile sayı onların oldu ardından tekrar servis kullanıldı ve hücum sırası Hande'deydi. Ben arka dublajda oynuyordum. Hande'nin topu blocktan içeri girdi ve sayı yine Güney Kore'nindi.
Derin bir nefes aldım, bu maçı ne olursa olsun kazanacaktık. Birbirimize söz vermiştik.
Servisle gelen topu kurtardım. Cansu arkaya kısa pasla topu Melissa'ya göndermişti ve o hem bu maçın hem de milli takımda ki ilk sayısını almıştı. Sevinçle boynuna sarıldım ve onu tebrik ettim. Aynı şekilde karşılık verdi. Bir haftadır ekstra bir muhabbetimiz olmasa bile antrenmanlarda karşı karşıya geliyor ve bir sorunun olmadığını belirten tebessümlerde bulunuyorduk birbirimize.
İlk iki sayının aksine maçın devamı bizim lehimizde gitmişti ve 3-0'lık bir galibiyetle maçı kazanmıştık. Maçın MVP'si Melissa'ydı. Takıma hızlı adapte olup harika bir performans sergilemişti.
Antalya'da ki maçları tamamlamış şimdi 2. hafta için Hong Kong'a gelmiştik. Melissa ile ise hâlâ maçlar dışında iletişimimiz yoktu. Sanki ilk kez tanışıyor gibi davranıyorduk. Oysaki o gece onun hem hayatı hem de daha farklı yönleri ile çok iyi tanışmıştım.
Evet, biz sabaha kadar sadece birbirimizi cinsel olarak keşfetmemiştik. Aynı zamanda uzun sohbetler etmiş ve ben her dakikasında eğlenmiştim. Sabahına kaçıp gitmesi ise beklemediğim bir şeydi. Sevgililik gibi duygusal bir şeyde beklemiyordum ama en azından bir dost edindiğimi düşünmüştüm. Yanılmışım.
Şimdi ise oda arkadaşım Melissa'ydı ve benim neler olacağına dair hiçbir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mi hada | melissa vargas
Fiksi PenggemarKolunu yastıkla kafası arasına koymuştu, bu sayede bana azda olsa yüksekten bakıyordu. Diğer eliyle yüzüme düşen turuncu saç tellerimi kulağımın arkasına götürdü. Yüzüme parmak uçlarıyla sanki her an kırılmaya hazır bir cam parçasıymışım gibi nazikç...