Keyifli okumalarr🩷
Diyar Korkmaz
Benim hayatım vatandan, topraktan ve bayraktan ibaret. Her ne yaparsam yapayım, hepsi bu toprağı korumak için. Üniformamı ilk giydiğimde, elime silahı ilk verdiklerinde ki heyecanım dün gibi aklımda. Tabii o zaman çömezdim. Az işkence çektirmemişlerdi.
Hatta hiç unutmam; bir kış günüydü, lapa lapa kar yağıyordu. Üstümüzdeki formaları çıkarttırmışlardı ve göle sokmuşlardı. Tam sekiz saat o gölde şınav çekmiştik. Sonucunda tabii ki zatüre olmuştuk.
O zaman bunların bize ne katkısı olduğunu anlayamamıştım ama şimdi bir üsteğmen olarak kış ayında dağın başında savaşınca neden bunu yaptığımızı çok iyi anlamıştım.
Üç hafta öncesinde, bir eğitimdeydik. Koşu esnasında telefonum çalmıştı; arayan Miray'dı. Önemli bir şey olmasa aramayacağını bildiğim için içime kurt düşmüştü ama eğitim esnasında da telefonu açamamıştım.
Daha sonrasında eğitim bitti ve geri aradım onu. İçini çekiyordu ama ses gelmiyordu, orada bir bokluk olduğunu anlamıştım ama böyle bir şey söyleyeceğini tahmin bile edemezdim.
Teyzemi, eniştemi, dedemi kaybetmiştik. Ben alışıktım birilerini kaybetmeye. Bu zamana kadar kaç şehit vermiştik toprağa. Artık ağlamayı bırakmıştım.
Telefonu kapattıktan sonra ne yapacağımı bilemedim. Yarın göreve gidiyorduk ve ne zaman döneceğimiz belli değildi ama Miray'ımı da orada tek bırakmak istemiyordum.
Önceliğim görev oldu. Müsait olduğum vakit, uçağa bindiğimiz zamandı. Hemen aradım Miray'ı.
Açmadı.
Böyle yaparsa nasıl odaklanacaktım da, elime silah alacaktım. Aklım onda kalıyordu, iyi miydi kötü müydü bilmiyordum. Binbaşıda bir sıkıntı olduğunu anlamış olacaktı ki, yanıma geldi.
"Bir sorun mu var, Diyar?"
"Yok, komutanım, sağ olun."
"Derdin var belli. Anlat bakalım, biz dertten anlarız."
"Teyzemi, eniştemi ve dedem, depremde hayatlarını kaybetmişler, komutanım." dediğimde "İzmir depremi mi?" diye sordu. "Evet, komutanım."
"Bak aslanım, iki hafta. İki haftalık bir işimiz var, o kanı bozukların işini bitirdikten sonra hemen göndereceğim seni. Söz."
"Sağ olun, komutanım." dedim.
Gerçekten de tam iki hafta sonra buradaki işimiz bitmişti ve ben ilk uçakla hemen Miray'ın yanına gitmiştim. Taşındığını söylemişti ve yeni adresini atmıştı.
Ev üstüne üstüne geliyor olmalıydı. Anlardım.
Bana kapıyı açtığında ki hali ise berbattı. Gözleri ağlamaktan şişmiş, saçları karman çorban olmuştu.
Kapıyı açar açmaz sarılmıştı bana. İlk defa sülük gibi yapışmasına ses etmemiştim.
Her gün aynı videoları tekrar tekrar izledi durdu. Yemek yemedi, su içmedi. Neyse ki bugün diğer günlere nazaran kat ve kat daha iyi idi. İlk kez ikilettirmeden yemek için mutfağa gelip çorbasını içmişti.
Onun öncesinde Yalın ekibi aramıştı, beni. Numaramı nereden bulmuşlardı bilmiyordum ama bizim kıza değer verdikleri kesindi. Normalde buraya gelmelerine asla müsaade etmezdim ama sanırım Miray onları seviyordu.
Bir keresinde eğitim bitiminde sosyal medyaya girmiştim. Hepsinin olduğu bir fotoğraf paylaşılmıştı ve ben o kadının Miray olup olmadığını anlamak için birkaç kez bakmam gerekmişti. Sosyal medya o fotoğrafla çalkalanıyordu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRENLER ÇALMAYA BAŞLAYINCA
Novela Juvenilİtfaiye ekibi en hızlı şekilde yangını söndürmeye çalışırken, kendilerini korumayı unutmuşa benziyorlardı. Siren sesleri hala çalmaya devam ediyordu. Büyük bina hala tutuşurken, herkes evde kimsenin kalmadığına emin olmak istiyordu. Herkesi binadan...