9-DEDEKTİF ARANIZDA AMA FARKINDA DEĞİLSİNİZ

228 18 0
                                    

Keyifli okumalar dilerimm💗

Yazarın Anlatımıyla...

Elindeki gazeteyi katlayıp masasının üzerine koydu ve viskisinden bir yudum aldı. Bacaklarını masasına uzattığında, başını da geriye doğru yaslamıştı. Yaklaşık on beş dakika kadar öyle kaldı. Rahatını bozan mesaj bildirimi gelince eski haline geri dönmek zorunda kaldı.

Akşam bekliyorum...

Mesaj geçen hafta birlikte olduğu kadından gelmişti. "Ah bu kadınlar," diye içinden geçirdi. "Tek gecelik şeyleri uzatmaya bayılıyorsunuz."

Mesajı umursamadan, yan tarafında duran dosyayı eline aldı.

Cemal Selim Çakır Davası.

Bir aydan fazla vakit geçesine rağmen savcının hala eline bilgi vermemesi canını sıkma başlamıştı. Savcıdan fazlasıyla şüpheleniyordu. Gerçekten bilgi bulamadığı için mi gelmiyordu yoksa bulduğu delillere göz mü yumuyordu?

Eğer göz yumma gibi bir durum varsa, onun hakkında dilekçe vermekten çekinmeyeceğini iyi biliyordu. Savcının eski başsavcıyı kovdurduğu gibi, o da onu kovdururdu.

Boynunu iki kere çıtlattıktan sonra telefonunu alıp, eski bir arkadaşını aradı.

"Mustafa," diye açtı telefonu. Aksanı yüzünden ismi söylerken yanlış telaffuz ediyordu.

"Steve, eski dostum. Nasılsın?"

Başsavcı uzun zamandır İngilizce konuşmadığını fark etti.

"Çok iyiyim dostum. Bir sorun mu var?"

"Ah, evet. Yurt dışından döndün mü?"

"Evet ama buradaki işlerim bitti. Amerika'ya geri dönüyorum. Biliyorsun buraya her seferinde sahte kimlik kullanarak geliyorum."

"Aslında, sanırım bir süre daha burada kalman gerekiyor. Sana konum atacağım, yanıma gelme şansın var mı?"

"Elbette."

Yaklaşık yarım saat içinde Steve, başsavcının yanına geldi. Uzun montu ve şapkasıyla mesleğini iyi yansıtıyordu. Kapıyı açtığında başsavcının gazete okuduğunu gördü.

"Mustafa?"

Başsavcının gözleri eski arkadaşına döndü ve ayağa kalkıp gülümsedi.

"Eski dostum Steve, iyi görünüyorsun." dedi ve Steve'in sırtına iki kere vurdu.

"Çok iyiyim Mustafa, çok. Türkiye beni çok yoruyor ama işimi seviyorum." dedikten sonra gözlüğünü düzeltti. "Amerika'yı çok seviyorum. Orası bambaşka bir dünya. İçkiler, geceler, kadınlar..." dedikten sonra kahkaha attı. "Burada kokoreç ve midyeden başka sevdiğim hiçbir şey yok. Şimdi iş konuşalım, benden ne istiyorsun?"

Başsavcı geriye doğru yaslandığı sandalyesinden doğruldu ve ellerini masada birleştirdi. Eski dostuna her şeyi anlatmaya başladı.

"İşte böyle. Çocuk yangında öldü ve olayı araştırması için dosyayı, Miray savcıya verdik. Ama haftalar geçti elimize hala bir şey veremedi. Başka şeylerin olduğunu düşünüyorum. Duygusal bağları işini yapmasını engelliyor sanırım."

"Ah Mustafa, şimdi anlaşıldı. Benden onların arasına girmemi ve Miray savcının onlara karşı olan yaklaşımı ve onların Miray savcıya yaklaşımlarını incelememi istiyorsun."

"Aynen öyle."

"Bana onun fotoğrafını göstersene," Başsavcı fotoğrafı gösterdi. "Ah, güzel kadınmış."

SİRENLER ÇALMAYA BAŞLAYINCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin