O evden nasıl çıktım anlayamadım. O kadar ağırdı ki yaşadığım. Abim artık yoktu. Etrafa göz gezdirdim. Ne yapacağımı düşündüm ama hiç bir şey aklıma gelmedi.
Sonra bir insan aklıma geldi. Kardeşim dedim kadın. Rana...
Rana'nin evine gelmiştim. Kapısının önündeydim. Elim sürekli kapıyı çalmak için gidiyordu ama çalamıyordum bir türlü.
Birden kapı açıldı. Rana şaşkın bir ifade ile ilk bana sonra elimdeki bavula baktı. Tekrar gözlerini yüzüme çevirdi. Cevap istiyordu ama ben kendime bile cevap verememişken ona nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.
Rana anlamış olucak ki hafif yana çekilip yol açtı. Eliyle içeriyi gösterdi.
"Hadi gel."
Tebessüm ederek içeriye girdim. Evden bir erkek sesi geliyordu. Rana'ya döndüğümde bana yaklaştı.
"Atlas. Namı diğer sevgilim yani."
Ben şok olmuştum. Atlas'ın Rana'yı sevdiğini biliyordum ama Rana'nın da Atlas'ı sevdiğini hiç anlayamamıştım.
"Nasıl?"
Diye sorabildim sadece o şaşkınlığımdan dolayı. Rana hafif bir kahkaha atarak yanağımdan makas aldı.
"Nasılını sonra anlatırım ilk önce sen anlat bakalım ne bu bavul?"
Yüzümü bavula sonra tekrar ona çevirdim. Ah çekerek içeriye geçtim. Rana'nın da arkamdan geldiğini adım seslerinden anladım.
Atlas beni gördüğüne şaşırsa da sonradan kendini toparladı.
"H-hoşgeldin Tuana?"
"Hoşbuldum."
İkisi de benden neden burada olduğum hakkında ve en önemlisi neden bavul ile burada olduğumu merak ediyorlardı. Yavaşça nefes alıp koltuğa oturdum. Sonra direk konuya girdim.
"Evden atıldım."
İkisi birden "Ne!" Diyince hafif bir sıçradım. Sonra devam ettim.
"Barlas... Yani Barlas abi vatan haini ilan edilmiş. Onu savunacağımı söyledim. O da ilk önce bağırdı sonra işte böyle evden attı."
Yüzlerine baktığımda hiç şaşırma ifadesi yoktu. Barlas'ın vatan haini ilan edildiğini biliyorlar miydi? Neden bana söylemediler? Peki buna inanmışlar mıydı?
"Yoksa siz?"
Rana kafasını yere eğmiş yüzüme bakmıyordu. Derin nefes alıp dudaklarını açtı.
"Özür dilerim... Biliyorduk. Ama söyleyemedik. Tuana Barlas abiyi sevdiğini biliyoruz. Bu ağır şeyi nasıl söyleriz bilemedik."
En yakın arkadaşım hatta kardeşim dediğim kişi bana söylemeyip saklamıştı. Gözümden bir damla yaş düştü. Rana dizlerinin üstüne çöküp ellerimi tuttu.
"Yapma. Ağlama yalvarırım. Üzgünüm gerçekten çok üzgünüm. Sadece nasıl söyleyeceğimizi bilemedik."
Ellerimi ellerinden hızla çektim. Ayağa kalktım. Bavulumu alıp kapıya doğru ilerledim. Rana arkamdan gelip kolumu tuttu.
"Nereye Tuana?"
Sert olmayacak şekilde kolumu onun elinin esaretinden aldım. Bir şey söylemeden kapıya ilerledim. Hiç bir duygu yoktu bu gönlümde. Hissizleşmistim. Rana arkamdan gitmemem için onca şey söylerken onu hiç duymuyordum.
Sonra hızla gelip kapının önünde durdu. Ağlıyordu. O da benim gibi gözlerinden yaş döküyordu. Ama nafile artık çok geçti.
"Nolur yapma! Yemin ederim nasıl söyleceğimizi bilemedik. Üzülme istedik. Lütfen Tuana dinle beni biraz. Lütfen kardeşim lütfen..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş
Teen FictionÇocukluktan beri adama aşık olan kızın büyüdüğünde adam düşmanları tarafından hapse atıldığında onu kurtarmaya çalışırsa ne olur? Kız sevdiği adamı kurtarabilecek mi? Yoksa karanlığa mı gömülecek bu aşk? Tuana&Barlas