Rana'nın ağzından...
Yusuf uyanmıştı. Artık rahatlamıştım. Kalbim normal atmaya başlamıştı. Tek kelimeyle yaşıyordum artık. Normal odaya aldıklarında ilk başta Sevda girdi odaya. Yusuf'un kardeşi olduğunu duyduğumda çok şaşırmıştım.
Odanın kapısı açıldı ve Sevda görüldü. Gözleri kızarıktı. Yusuf uyandığında en büyük rahatlığı o almıştı. Gözlerini üzerimizde gezdirdikten sonra benim üzerimde durmuştu. Yutkunup konuşmaya başladı.
"Abim... seni görmek istiyor."
Bunu söylemesiyle ayaklarımın bağı çözülmüştü. Şaşırsam da hemen kendime gelip kafamı salladım. Kapıya doğru yaklaştım ve kulpu aşağı çekerek kapıyı açtım. Görüş açıma ilk başta mavi gözler girmişti.
İçeriye bütün vücudumu sokup kapıyı kapatıp kapıya yaslandım. Mavi gözleri beni baştan aşağı süzdü. Orada fazla beklemeyerek yanına ilerledim. Gözlerini benden hiç ayırmamıştı.
Yatağında kalan boş kısma oturdum. Yatakta oturur pozisyondaydı. Ne düşünür ya da ne gibi bir tepki vereceğini düşünmeden içimden geleni yaptım. Sarıldım...
Hiç bir tepki vermedi. Ona sarılıyordum sadece öylece bekliyordu. Tam ayrılacağım vakit kollarını sırtıma koydu ve bu sefer o bana sarıldı. Ayrıldık birbirimizden baktık yine birbirimize ayırmadık gözlerimizi...
"Kurtuldun..."
"Kurtuldum..."
Gülümsedi birden. Kaşlarımı çattım. Bu adamın bazen deli olduğunu düşünüyordum. Ona ters ters bakınca hemen gülümsemesini bozmadan konuşmaya başladı.
"Kurtulurum tabi. Sen bu vücudu görüyor musun? Kas yığını kas. Kurşun zaten kaslarımdan dolayı vücuduma zor girmiştir."
Bu dediğine gülmüştüm. Çünkü kurşun böbreğine çok yakın bir yere kolaylıkla isabet etmişti.
"Şey... bu arada kurşun böbreğine yakın bir yerden çıkarıldı. Kas yığınların orada az herhalde."
Birden gülümsemesi durdu ve ben gülmeye başladım bu sefer. Yüz ifadesi şuan çok komikti. Ben gülerken birden kolumdan itildim ve az kalsın yere düşüyordum. Bir kahkaha sesi işittim. Pislik herif eli de ağır hayvan gibi itmişti beni.
"Ne yapıyorsun ya?"
"Çok fazla gülüyorsun kendimi kurtarmak istedim "
"Ben gülünce niye kendini kurtarmaya çalışıyorsun? Ne zararım var sana?"
Bir anda sustu. Sessiz bir şekilde bir şeyler söyledi.
"Çok güzel gülüyorsun, kalbime zararsın."
Benim duyamayacağımı düşünmüştü ama ben çoktan duymuştum. Hafif bir tebessüm ettim. Sonra o görmesin diye hemen somurttum.
"Bir şey mi dedin?"
Kafasını iki yana salladı. Dudağını büzdü. Bende kafamı sallamıştım. Bu sefer yatağın boş kısmına değil koltuğa oturmuştum.
"Niye orda oturdun?"
"Yatağın boş kısmına gelince itiliyorum ne yapayım kendimi korumaya almalıyım. Can bu da yani."
Gülümsedi. Ben de onunla beraber gülümsedim. Birden Yusuf acı dolu bir ses çıkardı.
"Ah!"
Onun sesini duyunca hemen yanına geldim. Canı acıyordu. Gözlerim doldu birden. Tam hemşire çağırmak için gidiyordum ki kolumdan tutup kendine çekti. Gülümsedi. Önceki hali ile bu hali arasında dağlar kadar fark vardı. Yalan söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş
Teen FictionÇocukluktan beri adama aşık olan kızın büyüdüğünde adam düşmanları tarafından hapse atıldığında onu kurtarmaya çalışırsa ne olur? Kız sevdiği adamı kurtarabilecek mi? Yoksa karanlığa mı gömülecek bu aşk? Tuana&Barlas