Gökmen'in ağzından...
Barlas'a o gün bir umuta bu kadar sevinmediğimi söylemiştim. Dediğimde oldu. Karşımda sevdiğim kadın ve kardeşim dediğim adamlarla bir aradaydım.Karşımda o güzel yüzüyle duruyordu. Kapıyı açtığı an o özlemi görmüştüm yüzünde.
Yanıma hızla geldi. Tam karşımda durduğunda ben sarılacağını zannetsem de yüzüme okkalı bir tokat yapıştırmıştı. Benim kafam yana doğru savrulduğunda bana attığı o ilk tokat aklıma gelmişti. Elinin ağır olması hiç değişmemişti. Tıpkı güzelliğinin değişmediği gibi.
Yine tıpkı o günde yaptığı gibi sonra sarıldı. Bende kollarımı beline doladım. Her şeye rağmen tekrar bir aradaydık. Onu o kadar çok özlemişim ki hayatımda bu kadar hiç bir şeyi beklememiştim. Her zaman ki gibi ilkleri yaşatıyordu.
"Özlemişim seni..."
"Bende seni özledim. Hem de çok."
Ayrılmadık. Uzun bir süre öylece kaldık. Sonunda artık ayrılmamız gerektiğini anladığımız da geriye çıkıp yüzümüzü açıya çıkardık. Gözleri dolmuştu. Dolan gözlerine elimi götürüp akan yaşlarını silmiştim. Sonra yüzüne eğilip gözünden öptüm.
"Bir daha sakın ayrılmayalım olur mu?"
"Olur güzelim. Ayrılmayalım."
Hafifçe gülümseyince bende karşılık verdim.
İnsan isteyince her şey olurdu ama bazen istediğimiz gibi gitmezdi hiç bir şey. Ama bu sefer gitmesi için elimden geleni yapacaktım. Tek kendim için değil bana bakan hayatıma da yapmam gereken de vardı. Birsen'e çok şey borçluydum."Yeter ama sizde dramaya çevirdiğiniz şimdi ağlamamız mı gerekiyordu?"
Bunu söyleyen ağzı düşük Yusuf'tan başka değildi. Birsen'i son kez alnından öpüp Yusuf'a ilerledim. Karşısına gelince gülümsedi. Sonra direk sarıldı. Bende sarılışına karşılık verdim. Hemen ayrılıp eliyle omzuma vurdu.
"Her zaman ki gibi ayı gibisin."
Dediği şeyden sonra bende omzuna vurunca yana doğru kaydı. Herkes gülünce Yusuf "lan!" Demişti ama devamını getirmedi. Etrafa göz gezdirince tanımadığım birisi daha vardı. Uzun uzun bakınca Yusuf da anlayıp bana cevap verdi.
"Yeni askerimiz Samet İlkan."
Samet denilen çocuk yanıma gelip asker selamı verdi. Hala uzun uzun baktığımda Saime'nin asker selamına gurur verici bir şekilde baktığını gördüm.
"Rahat asker."
Hemen rahat moduna geçtiğinde omzuna vurduğumda Yusuf gibi yana kaymamış direnmişti. Sağlam çocuğa benziyordu. Bakışlarım tekrar Saime'ye döndüğünde ona bakmaya devam ettiğini gördüm. Benim fikrim abayı yakmıştı. Samet denilen çocuktan gözünü sonunda aldıktan sonra ben dikkatini çektim. Telefonda söylediğini hatırlayınca Samet'i geçip yanına yaklaşmaya başladığımda yutkundu.
"Ayı öyle mi?"
Saime hafif gülüp eliyle eline vurup ellerini kavuşturdu. Yine yutkunup bir şeyler söylemeye başladı.
"Şöyle ben asla öyle şeyler demem. Ağzımdan kaçtı. Ağzımı tutamadım. Sonra zaten pişman oldum. Samet'e sor pişman oldum değil mi?"
Samet'e bir şey söylemesi için baktığında Samet kaşlarını çatıp bana döndü.
"Hayır komutanım hiç öyle bir hali yoktu. Aksi halde cok mutlu gözüküyordu."
"Ne?!"
Ani bağırması ile Saime'ye geri döndüğümde Samet'e çok kötü bir bakış atıyordu. Dudağını ısırıyordu. Tekrar bana bakışlarını döndürdüğünde devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş
Novela JuvenilÇocukluktan beri adama aşık olan kızın büyüdüğünde adam düşmanları tarafından hapse atıldığında onu kurtarmaya çalışırsa ne olur? Kız sevdiği adamı kurtarabilecek mi? Yoksa karanlığa mı gömülecek bu aşk? Tuana&Barlas