16.OYUN

30 9 11
                                    

Rana'nın ağzından...

Hayatım mahvolmuştu. Hemde hiç beklenmedik bir şekilde yavaş yavaş olmuştu. Sevdiğim adamın yüzünü çok özlerken onun karşısına çıkamayacak bir halde olmam kalbimi yerinden sökmüşüm gibi acı veriyor bana. Onu o markette gördüğüm de kalbim öyle hızlı atmıştı ki yaşadığım şu ana kadar en güzel şeydi benim için.

"Yusuf muydu o?"

Bana bu soruyu soran beni koruduğunu zanneden korumamdı. Ona cevap vermek istemediğim için biraz hızlı yürümeye başladım. arkamdan hızla gelip önümde durdu.

"Cevap ver!"

Sesini yükseltmesinden biraz korksam da belli etmemeye çalıştım. Ondan uzaklaşarak yüzüne baktım.

"Evet Yusuf'tu. benim deli gibi aşık olduğum adam olur kendisi oldu mu?"

Yüzü düşmüştü. Önceki kızgın halinden eser yoktu. Kırgın bakıyordu bana. Onu incitmişim gibi. Kafasını salladı. Etrafa bakındı.

"Bitti mi?"

Söyleyeceklerim mi yoksa alışverişten kastediyordu bilmiyorum ama benim için her şey bitmişti. Onu takmayarak kasaya doğru ilerledim. Kasaya ürünleri koydum o da ödeyerek marketten çıkmış olduk. Bir umut belki burdadır diye etrafa bakındım ama ona dair hiç bir şey yoktu. Sarılmak istemişti bana. Kollarını benim bedenime sarmak istemişti. Ama ben her zaman olduğu gibi korktum. Onun canını yaktım. Onu deli gibi özlemişken hayır dedim.

"Düşünme artık onu. Vazgeç ondan."

Ona doğru döndüm. Kafası aşağıdaydı. Benim baktığımı hissedip kafasını kaldırmıştı. Gözlerine baktım. Kendisi gibi gözleri de kapkaraydı.

"Sen benden vazgeçebildin mi?"

Kafasını hızla iki yana salladı. Bende ona bir adam daha atarak yaklaştım.

"O zaman benden de aynısını bekleme."

Bana hala kapkara gözleriyle bakıyordu. Daha fazla yakın durmak istemediğimden direk ondan uzaklaştım. Telefonunu çıkarıp birisini aradı. Bir kaç dakika sonra siyah bir araba gelmişti. Hemen arabanın içine attım kendimi. Sonrasında da o da bindi.

"Eve gitmiyoruz Ahmet."

Biraz gerilmiştim. Çünkü ben dışarı çıktığım da hemen eve dönerdik. Yerimde doğruldum ve yutkunarak söze girdim.

"Nereye gidiyoruz?"

Bana doğru eğildi. Elleri ile yüzümü kavradı. Kendimi geri çekiceğim de ise izin vermedi. Saçlarımı arkaya attı. Yanağıma çok naif bir öpücük koyarak çekildi.

"Ben sana asla zarar vermem. Ben seni deli gibi severken bunu sana yapmam. Korkma benden yalvarırım."

Kafamı salladım. Gözlerinin içine baktım ve soruyu yeniledim.

"Nereye gidiyoruz peki?"

Yüzünde büyük bir tebessüm oluştu. Alnımdan öptü.

"Lunaparka gitmeye ne dersin?"

Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlamıştı.Babamın öldüğü yere eğlenmeye gidemezdim. Sonra o da hemen hatırlamış olmalı ki üzgün sözüyle konuşmaya başladı.

"Ah salak kafam. Unuttum güzelim yemin ederim unuttum. Oraya asla gitmiyoruz. Söyle bana nereye gitmek istersin?"

Beni düşünüyordu hep. Onu sevmeyen bir kadını düşünüyordu. Gözyaşlarımı silip beni tekrar öptü.

"Pizza yemeye gidelim mi?"

Bu dediğime gülerek cevap verdi. Ben pizzaya bayılırdım. O da ben ne zaman pizza desem bana saat kaç olursa olsun nerde olursa olsun getirirdi.

SerzenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin