"Acıktım ben."
"Acıktın mı? Yemek yedikten sonra evden çıktık biz Minho. Nasıl acıktın?"
"Bilmiyorum kalbimde çok hızlı atıyor."
"Galiba stres oldun... Ne yapabiliriz?"
"Bilmiyorum... Aslında beni bulduğunda ve sana sarıldığımda çok huzurlu hissetmiştim..."
Kafasını eğmiş oynadığı ellerini izlerken kurmuştu bu cümleleri... Ne yani şuan benimle sarılmak mı istiyordu..?
Bayım benden isteğiniz kollarımı size sarmam olsun her zaman...
Oturduğum yerden kalktım ve Minho'ya doğru yürüdüm. O da başını kaldırıp bana baktı. Önüne gelip kollarımı açtım.
"Yine huzurlu olacaksan sarılalım Minho..."
Kocaman gülümsedi, içim ısındı... Kahverengi bir gökyüzüne sahip, güneş gibi sıcacık bir gülümsemesi var. Bu adam benim için sıradan biri olamazdı... O diğerlerinden farklıydı, farklı hissettiriyordu.
Yavaşça kollarını bana sardı, bense ona... O kadar güzel hissettiriyordu ki birine sarılmak, sevildiğini hissetmek... Changbin ve Seungmin dışında ilk defa birine karşı böyle hissediyordum.
Ama Minho, Changbin ve Seungmin'den de farklıydı sanki... Hiç bırakmasın istiyordum beni. Acaba o da böyle hissediyor mudur..?
"Teşekkür ederim Yeon-ah... Artık iyi hissediyorum."
Yavaşça ayrılıp güzel gözlerine baktım. Ahh o sevdiğim yıldızlar yine uğramışlar o uçsuz bucaksız kahverengi gökyüzüne...
"Galiba bende daha iyi hissediyorum..."
Garip bir hava vardı odada. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyordum. Ama bu ben değildim, ben her an diyecek bir şey bulabilir, asla nasıl hareket edeceğimi düşünmezdim... Çok garipti...
Bu garip havadan nasıl kurtulacağımızı düşünürken kapı çaldı. İşte rol vakti gelmişti! Minho'ya göz kırptım ve yerime oturdum.
"Girebilirsiniz."
Kapı hızla açıldı ve içeri beklediğimiz kadın girdi. Kapıyı kırdın aptal!
"Hoşgeldiniz efendim sizinle ben ilgileneceğim."
Kadın bir müddet beni inceledi ardından Minho'ya döndü. Amacı neydi bunun?
"Beyefendi ben sizinle çalışmak istiyorum."
"Ne demek Minho ile çalışmak istiyo-"
Hafifçe öksürdüm. İlk dakikadan saçmalama Yeon-ah kendine gel!
"Minho bey stajyerim efendim. Sizinle ben ilgileneceğim. Buyrun oturun lütfen."
"Stajyer mi? Yaşıt gibi duruyorsunuz ama, nasıl stajyeriniz oluyor acaba?"
Bu kadının cidden amacı neydi hala çözememiştim. Biraz daha uğraşırsa saçlarını ellerinde bulabilirdi.
"Benim bildiğim kadarıyla belirli şartlar tamamlandıktan sonra istediğiniz yaşça üniversiteye okuyabiliyorsunuz, Minho Bey'de bunu üç yıl önce yapmak istemiş ve şuan staj yapıyor. Şimdi konumuza dönebilir miyiz lütfen?"
Kadın gözlerini devirip bir şeyler mırıldanarak sandalyelerden birine oturdu. Ben sana çok meraklıyım sanki.
"Oğlumu kurtarmanı istiyorum. Ne kadar para istiyorsan verebilirim."
"Konuyu anlatabilir misiniz?"
"Benim oğlum arkadaşlarıyla şakalaşmayı sever. Bir gün bir arkadaşı ile çatıdalarmış, çocuk ile şakalaşırken ayağı kaymış. Düşecekken son dakikada bir yerlere tutunmuş ama benim oğlum onu görmemiş, daha sonrasında çocuk daha fazla dayanamayıp aşağıya düşmüş. Ölen çocuğun ailesi benim oğlumu suçlu görüyor."
"Siz anlattığınız olayları ilk nereden öğrendiniz?"
"Oğlumdan öğrendim."
"Ya korkup yalan söylediyse?"
"Ne demek istiyorsun sen!?"
"Oğlunuz kaç yaşında?"
"On altı yaşında?"
"Korkudan yalan söylemiş olabilir veya şuan söyleyemeyeceğim sebeplerden ötürü gerçekten suçlu oğlunuz olabilir."
Ben olayı anlamaya çalışırken Changbin'in sesi kulağıma geldi.
"Yeon-ah, tamam de geç uzatma!"
"Noona, Changbin hyung haklı. Başını belaya sokabilirsin daha fazla detaya inmeyin!"
Minho gözlerimin içine bakıyordu. Sanki o da diğerleri ile aynı fikirde gibiydi.
"Yeon-ah Hanım, acilen çıkmamız gerek. Mahkemeye yetişmemiz lazım. Hanımefendi aslında böyle şeyler hiç yaşamayız ama programda değişiklik yapmak zorunda kaldık. Sizinle daha sonra görüşelim-"
"Hayır Minho Bey. Programda bir değişiklik yok. Siz anlatmaya devam edin lütfen."
Kadın Minho'dan gözlerini bir şekilde çektikten sonra bana döndü.
"Oğlumun suçsuz olduğuna inanıyorum."
"Sizinle ilgileneceğim. Para işini Minho Bey ile halledebilirsiniz."
Kadın Minho'ya gülümseyerek diğer masaya doğru gitti. Bu kadar günahkar olmak zaten sana yetiyor Yeon-ah bir de katil olma, sakın ol...
"Kızım sen delirdin mi!? Neden detaya giriyorsun?"
Minho bu ses üzerine yüzünü buruşturunca fısıldadım.
"Changbin sessiz ol. Minho'nun kulaklığı da takılı. "
"Valla Yeon-ah artık seni dışarıya yollamayacağım!"
"Hyung cidden bağırma, Minho hyung şuan son işleri yapıyor sonra bu kadınla da işimiz bitmiş olacak."
Kadının sarı saçlarını, Minho'ya karşı olan flörtlü hallerini, yüzündeki tonla makyajı izledim... Oğlunun derdinde değil gibiydi...
"Changbin bana bu kadının bahsettiği çocuğu bulabilir misin?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
~610 kelime~
Selemeleeeerrrr wuhuhuhuuuuuwww
Saat 03.20 ve ben bölüm yazdım
Gündüzleri yazamıyorum HDMSUWMSIWMSJWNeyseeee bölüm hakkında ufak bir açıklama yapacağım.
Yeon-ah kadının ve çocuğunun adını sormadı çünkü orası randevu sistemi ile çalışan bir yer. Yani adını sistem üzerinden görebiliyor, ki çocuklar kadını araştırıp buluyorlarrrr yani Yeon-ah onlar hakkında bir bilgiye sahip.
Hikaye aşırı saçma gelmeye başladı... Bilmiyorum sanki pek ilgi çekici bir yanı kalmadı... Aslında olaylara giriş yaptık ama yine de pek hoşuma gitmiyor artık.
NIYSEEEE BEEE
SIZI SEVIYOREEEMMMMMHarika üçlümüz ve Minho'muz ile kalınnn babababaaaaayyyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unknown Past | Lee Minho
FanfictionSen geçmişini hatırlamayan bir meleksin sadece Minho... Bense yaşadığı her dakikayı hatırlayan bir şeytanım... Geçmişini hatırlamadığın için mi böylesin, yoksa sen hep bir melek miydin? Kaan Boşnak | Bizi Nasıl Etkiler? (Angst) 12.07.2023 25.09.202...