-24. Bölüm-

171 18 108
                                    

Hayat düşündüğümüzden fazla kısaydı. Ve şu kısa zamanda ne olacağını bilmiyordunuz...

Hayatın bize verdiği şu kısa zamanda kaç kere gülmüştük, kaç kere mutlu olmuştuk, şu 24 yıllık hayatımda kaç defa huzurlu hissetmiştim ben?

Keşke kısacık dahi olsa bana verilen bu zamanda mutlu olabileceğim bir şeyler yapabilseydim. Mesela okula gitseydim, Changbin ve Seungmin ile okulda tanışsaydım, belki Minho sıra arkadaşım olurdu ondan öyle hoşlanırdım. Veya bir işim olsaydı... Düşündüm de bana küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" Sorusu hiç sorulmamış... Ki sorulsa bile verebileceğim bir cevap yoktu elimde.

Dertlerimi anlatabileceğim bir annem olsaydı mesela. Tek derdim bana yüz vermeyen Minho olsaydı ve ben derdimi anneme saatlerce anlatabilseydim. Eve poşetlerle gelen bir babam olsaydı, hemen sarılsaydım ona "Baba sınavımdan tam puan aldım!" Diyebilseydim...

Ama hiç birini yapamadım. Ne beni dinleyecek bir annem, ne sarsılabileceğim bir babam, ne hoşlanabileceğim bir Minho vardı şuan... Kardeşlerim ile de ayırmışlardı beni. Changbin ve Seungmin'i bile fazla görmüştü hayat bana.

Neden hayatım keşkelerden ibaretti? Keşke başka bir ailede doğsaydım, keşke Changbin için iyi bir kardeş, Seungmin'e iyi bir örnek, Minho için doğru kişi olsaydım, keşke küçük yaşımda sokaklardaki insanlarla uğraşmak zorunda kalmasaydım...

Keşke yanı başımda ağlayan Seungmin'in göz yaşlarını silebilseydim, keşke Changbin'in içinde yaktığım ateşi dindirebilseydim... Ama olmuyordu, ben hareket edemiyordum...

Ben karanlığıma hapsolmuştum, onları görmek istedikçe dibe batıyordum... Minho'nun şuan ki bakışlarını tahmin edebiliyordum, pişmanlık dolu gözleri...

Kurtarmak istiyor beni, ama bir şey gelmiyordu elinden. Herkesin kurtarıcısı, şehrin harika dedektifi Lee Know'un elinden bir şey gelmiyordu işte!

Ben Lee Minho'ya âşık olmuştum, Lee Know'a değil... Lee Know doğru biz insandı ve ben doğru olan her şeyden nefret ederdim.

"Noona yalvarırım uyan."

"Seungmin ne olur yapma... Onunda canını yakıyorsun kardeşim."

"H-Hyung bu haksızlık ama! Ben..."

"Sen sadece sakin ol. Bak sen ona, ben sana yalvarıyorum."

Derin bir iç çekme sesi duydum, sonraysa saçlarım okşandı...

Seungmin ellerini saçlarımdan çektiği anda kulağıma sesi gelmeye başladı... Harika anılarımız da beraberinde geldi tabi ki.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Hadi ama noona sırf ben varım diye girmeyecek misin mutfağa? Saçmalama lütfen."

"Kırıldım. Kırıldım ama benim için bu zamana kadar çabalamış birine yüz asmak veya trip atmak olur mu? Beraber olduğumuz süreç boyunca annem gibi oldun sen noona. Dertlerimi dinledin, yeri geldi bana asosyal olduğumu söyleyerek dışarıya atmaya çalıştın, söylene söylene odamı bilmem kaç kez topladın, hastayken başımda bekledin, canım yandı mı yanımda bittin. Şimdi sana trip atarsam haksızlık olmaz mı?"

"Gözlerini büyütme öyle korkutucu duruyor. Ayrıca ben yemek değilim! Ahh şaka yapıyorum. Ama bak beni rahatsız eden ilk davranışında onu kendi yöntemlerimle evimizden nazik (!) bir şekilde çıkarırım haberin olsun."

"Changbin hyungun bininci isteği üzerine son kez planı gözden geçireceğiz! Herkes salonda toplansın."

"Minho Hyung alnından öpüyorum. Neyse, adamlar yaklaştılar. Trafik ışıklarının oradalar karşıya geçmelerini engellemek için yeşil ışığın süresini uzatacağım. Eh haliyle diğer tarafta kırmızı ışık süresi uzayacak ve küfürler havada uçuşacak ama olsun. Sizin için nelere katlanıyo-"

Unknown Past | Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin