-23. Bölüm-

167 17 123
                                    

Sevgisiz bırakılan insanlar etraflarındakiler de üzülsün acı çeksin isterler. Benim zenginlerden almak istediğim intikamı insanlar burada birbirlerinden alıyorlardı.

Oysaki hepimiz aynı değil miyiz..? Aynı durumlarda olup birbirimize eziyet ediyorsak diğer insanlar bunu rahat bir şekilde yapar ve bunu garipsemezlerdi.

Karşımda yirmili yaşlarında bir kız ve en az elli küsür yaşında olan bir kadın vardı. Genç kız başını eğmiş dururken, kadın bağırıyordu.

"Ne demek yapamadım!?"

"Gerçekten denedim ama etrafta çok polis vardı."

"Telefonu alıp güzelce saklayacaktın sadece gerizekalı!"

Gerizekalı... Bazen kendin gibi olan insanları bile anlamadığın anlar oluyordu. Karşısındaki kızı kendi pisliğine alet ettiği yetmiyormuş gibi bir de bağırıyordu.

"Diğer hafta yapacaksın o zaman!"

"Olmaz ama! Yani annem gelecek beni görmeye... Bu hafta bahane uydurdum ama haftaya net gelmek isteyecektir."

Yaşlı kadın itiraz edeceği sırada kendimi tutamadım ve oturduğum yerden araya girdim. Yeterince sabretmiştim bence.

"Çok istiyorsan o telefonu, gidip kendin alırsın. İnsanlara emir vermek kolay geliyor değil mi?"

Kadın kaşlarını kaldırdı ve yavaş adımlarla yürüyerek önümde durdu.

"Senin dilin var mıydı? Geldin geleli sesin soluğun çıkmıyordu, nereden geldi bu cesaret?"

"Sadece yaptığın şeyin haksızlık olduğunu söylüyorum. Buradakiler gibi sana boyun eğmem mi gerekiyordu?" Çok istersen ben alayım telefonu teyzecim (!)"

Kadın ufak bir kahkaha attı, yankı yapan sesi ile yüzümü buruşturdum. Eliyle karşıdan yaşıtım olduğunu tahmin ettiğim bir kadını gösterdi.

"Sana benziyor bu da."

Kadına baktığımda boş gözleriyle bana baktı ardından göz devirerek önüne döndü. Fark ettim de korku ve merak ile bizi izlemeyen bir tek o vardı.

O önüne dönünce bende karşımdaki yaşlı kadına döndüm. O gözünü benden ayırmamıştı zaten.

"Acaba kızı nasıl korkuttun, ne ile tehdit ettin de susturdun? Neden yapıyorsun bunu? Aşırı acınası bir durumdasın."

Kadın bir anda saçıma yapıştı ve bağırmaya başladı.

"Kimsin kızım sen, neyine güveniyorsun? Benim canımı sıkma öldürürüm seni!"

Kadının ellerinden saçlarımı kurtarmaya çalışırken bir anda bıraktı beni, o anda anlık bir sinir ile kadının yüzüne sağlam bir tokat attım.

"Buradaki kimse senin sözünü dinlemek zorunda değil! İnsanlar gibi sende buraya ceza çekmeye geldin, insanlara eziyet etmeye değil! Ama sorun sende değil biliyor musun? Burada yaşattığın şeyleri bildiği halde seni burada tutmaya devam edenlerde!"

Kadın attığım tokatın etkisinden çıkamamış bir şekilde yanağını tutuyordu.

"Akşam görüşeceğiz seninle."

"Akşamı bekleyeceksin demek. Tek başına zarar veremedin değil mi? Söylesene burada gördüğün hangi insanı bana zarar vermeye zorlayacaksın. Buradan ölü bir şekilde çıkacağımı söylesen bile susmayacağım, kaybedecek bir şeyim yok! Şu zamana kadar tüm haksızlıklara sessiz bir isyanda bulunduğum için buradayım ben, bu sefer sesimi çıkaracağım."

"Büyük oynuyorsun ufaklık... Boyuna göre oynaman gerekirdi."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

İnsanlar yavaş yavaş uyumaya başlamıştı ama ben uyumayacaktım. Bugün öleceksem bile insanlara sesimi duyurarak ölmem gerekiyordu.

Hala anlamıyordum... Neden böyle oluyordu, buradaki insanlar birbirlerine daha çok bağlanmalılardı, birbirlerini daha çok sevmeleri gerekirdi. Çünkü hepsi benzer şeyler yaşamışlardı. Neydi bu nefret?

Yavaşça yataktan kalktım ve lavaboya doğru yürümeye başladım. Tam kapıyı açtığım sırada biri kolumdan tuttu ve beni içeri çekti, ardından bir kilit sesi duydum. İşte başlıyorduk, bu sefer beni koruyacak bir Changbin'im yoktu... Bunun başıma geleceğini biliyordum, kadın bizzat kendi söylemişti bunun olacağını zaten...

Umrumda değilmiş, son kez çocukları görmek istemiyormuş, Minho'dan yardım istemek aklımın ucundan geçmemiş gibi... Güçlü bir insanmış gibi kolumdaki ele ardından karşımdaki kadına baktım. Bu sabah o salak kadının beni benzettiği kadındı karşımdaki.

"Sabah niye böyle bir şey yaptın..? Eğer ağzını açmasaydın, eğer benim yaptığım hatayı yapmasaydın şuan burada olmayacaktık..."

"Sende susmamışsın işte. Gel yardım et bana beraber halledelim şu kadı-"

Karnımda hissettiğim yoğun ağrı ile sözüm yarıda kesildi ve elim karnıma gitti... Elimde hissetiğim sıcak ve yoğun sıvı ile başımı aşağıya indirip ellerime baktım. Bu kandı.

"Annem için yapmam gerekiyor..."

Elindeki bıçağa baktı ardından bir kez daha karnımda o acıyı hissettim.

"Babam için yapmam gerekiyor..."

Bir şeyler mırıldandı ve elindeki bıçağı yere attı.

"Kardeşlerim için yapmam gerekiyor Yeon-ah..."

Dolan gözlerim ile sırtımı duvara yasladım.

"Benimde kardeşlerim var ama..."

O başını yukarıya doğru kaldırdı, dolan gözlerini saklamaya çalışıyordu.

"Kendi ailen için..."

Nefes aldıkça ağrıyan karnıma elimi biraz daha bastırdım.

"Benim ailemi yıkıyorsun..."

"Sen olsan bunu yapmaz mıydın?"

Yavaşça kapanan gözlerim ile burukça gülümsedim.

"İki kişilik küçük ailem için her şeyi yapardım..."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~669 kelime~

Selemeleeeerrrrrr
Yıllar sonra bir bölüm atim dedim KFNSJDMSJMDSJMD

Nasılsınızzzzz neler yapıyorsunuzzz anlatın biraz bir şeyler ayolll
ortalığı karıştırdım biraz galiba ama olsun NIHAHAHAHAHA

Bu arada Yeon-ah ölebilir (bakın emin değilim ama bu da bir seçenektir jfmdjdnzhznz)

Ben niye yazamıyorum ya 😭🤧

NIYSEEEE SIZI SEVIYOREMMMMMMMMMMMM

IYIKI VARSINIZZZZZ

seungh3ll

Tugbawqss

Hyunniemm

Rosie_qt52 (unuttu bu kızcem Unknown past'i 🤧)

EN UFAK SORUNDA BEN YAPAMAM DEMEK YERINE "BU SORUNDAN GÜÇLÜ BIR SEKILDE KURTULURUM" DEYIP SAVASIN. ISIN SONUNDA KAYBETSENIZ BILE BU SIZIN KAZANCINIZDIR. SORUNLARDAN KACMAYIN DÖVÜŞÜN!

Birileri ile konuşmak istediğiniz her zamanben buradayımmmmmm <333

Unknown Past | Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin