-21. Bölüm-

151 19 94
                                    

Bu bölüm için eğik yazılar Yeon-ah'ın iç sesidir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Karanlık, sessiz ve ürkütücü parmaklıkların ardı... Yıllardır girmemek için çırpındığımız o yerde tek başımaydım... Üstelik etraf fazla sessizdi ve şu ortam beni çileden çıkartıyordu.

Yavaşça yere oturdum ve dizlerimi kendime çektim, kollarımı da dizlerime sardım sanki korunabilecekmiş gibi.

Duvarlar üzerime geliyor beni sıkıştırıyordu sanki. Soğuk soğuk terliyordum ve kulağım çınlıyordu. İşte başlamıştım tekrardan korkmaya. Yıllardır kaçtığım sessizlik bulmuştu beni. İç sesimin aradığı o sessizlik... İşte şimdi sayısız ses duyuyordum.

Sen bunu hakettin Yeon-ah. Belkide baban bile senin ne olduğunu o yaşta anladı da gitti. Ne dersin..?

Gözüm duvarların üzerinde gezdi. Nefes alamıyor gibi hissediyordum, belki de almama da gerek yoktu...

"Anne..."

Senin sığınabileceğin bir annen olmadı! Sen annenden yardım isteyecek bir insan değilsin.

"Changbin yardım et..."

Changbin her zaman haklıydı. O kimseye güvenmeyip sana güvendi ve sen ne yaptın Yeon-ah!? Ondan yardım istemeye yüzün var mı?

"Seungmin..."

Korumaya çalışıyordun değil mi onu da... Tüh yazık oldu. Ve kahkaha sesleri...

Beni en iyi yine ben tanıyordum... Bütün zayıf noktalarımı biliyordum lanet olsun ki! Ve kafamdaki sesin de şüphesiz tek sahibi bendim...

Bu yaşananlar benim suçumdu. Eğer Minho'yu görmeseydim polislerin elinde bir kanıt olamayacaktı. Bizden şikayetçi olabilecek birileri de olmadığından -çünkü o kişilerin zayıf noktalarını biliyoruz- işimize devam edebilecektik.

Aslında işimize de devam etmezdik belki. Bu işin her geçen gün kalbinde bıraktığı ağırlık büyüyordu. Beyninde sürekli dönüyor, seni rahat bırakmıyordu...

Ben pişmandım ama yaşadığım hayat pek pişman değil gibiydi. Çocukken girdiğim bu yere bu yaşımda tekrar girmeme sebep olmuştu... Hayat çok acımasızdı!

Nefes almak için elim boğazıma gitti. Her aklıma gelen şey yükünü üzerime bırakıp gidiyordu.

Birden biri beni sarsmaya başladı. Kafamı kaldırıp beni sallayan kişiye baktım.

Bu Seungmin'di...

En son kulağım çınlıyordu. Sonrasında dışarıdaki sesleri duymayı bırakmıştı anlaşılan.

Seungmin beni kendine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Hiç bırakmayacakmış gibi.

Bir süre sonra kulağıma yavaş yavaş bir şarkı sesi gelmeye başladı. Seungmin kendime gelmem için yapıyordu bunu...

Onun yanında hiç böyle bir şey yaşamamıştım ama o tek seferde müdahale yöntemini bulmuştu.

"Yeon-ah'ım duyuyor musun şuan beni?"

Kafamı aşağı yukarı salladım. Sesler kısıktı ama anlaşılıyordu. Yavaşça üzerindeki ceketi çıkardı ve üzerime giydirdi.

"Üşümüşsün noona... Bak bu sefer tek bırakmadım seni."

Küçüktük... Cok küçüktük buraya ilk girdiğimizde... Changbin ile ben girmiştim buraya, Seungmin ilk defa görüyordu keşke hiç görmeseydi...

"Biz... Sana çok yanlış örnekler olduk Seungmin."

Sırtını ve kafasını duvara yasladı ve bir süre tavanı izledi. Bir şeyler arıyor gibiydi. Bir sey var sanıp tavana bile bakmıştım.

"Siz bana sevilmenin ne demek olduğunu öğrettiniz. Evden, o adamdan -babası- onun dayanaklarından kaçmıştım ve sokakta ilk gecemde üzerime yürüyen adamlar yüzünden yanlış bir karar verdiğimi düşünmüştüm. Sonra siz geldiniz... Ben her gece evden kaçtığım için gurur duydum kendimle. Eğer evden kaçıp gitmeseydim şuanki annem ve babam ile tanışamayacaktım..."

Anne olmak ne demekti? Seungmin cok araştıran biri olduğu için mi biliyordu annesi olan birinin hissettiği şeyleri..?

"Eve mi geldi o pislik? Geldi ve seni mi aldı? Ayrıca Changbin nerede?"

"Kendim geldim, size yardımcı olurum diye düşünmüştüm. Ama kendimi burada buldum. Changbin hyung ise dışarı çıkmıştı. Nerede hiç bilmiyorum ama umarım buraya gelmez."

"Gelecektir Seungmin... Bizi yakaladıklarını anladığı an gelecektir."

"Ama siz beni saklamıştınız! O da saklanmalı."

Buruk bir tebessüm sundum karşımdaki ufak kardeşime... O büyümüştü ve olgunlaşmıştı her ne kadar kabul etmek istemesemde.

"Ben içeriye girdiğimde iyi değildi-"

Kapının açılma sesini duyduğumuzda ikimizinde dikkati dağılmıştı. Minho elinde tepsiler ile gelmişti.

"Size yemek getirdim."

Seungmin her an Minho'nun üzerine atlayacakmış gibi duruyordu. Yavaşça onun kolundan tuttum.

"Ne olursa olsun kendinizi bırakmamalısınız."

Ufak bir kahkaha attım ardından gayet ciddi olan ve daha önce hiç görmediği bir yüz ifadesi takıldım.

"Ne yapmaya çalışıyorsun!? Oyun mu bu, eğleniyor musun bizimle! Ne demek 'kendinizi bırakmamalısınız.' Bizi buraya tıkan sensin zaten. Hah! Yemeği bile sen mi getirdin? Madem bu kadar düşünceliydin neden bizi kandırdın?"

"Sizi kandırmadım, yaşadığımız her an gerçekti. Son iki gün hariç..."

"O yaşadığımız anların hiç mi hatrı yok?"

Yüzüme öylece bakakaldı sonrasında yavaşça başını eğdi.

"Üzgünüm..."

Yemekleri elime bıraktı, kalbimide söktü gitti...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~632 kelime~

SELEMLEEEERRRRRR
ASIRI SACMA OLAN BIR BÖLÜM ILE GELDIM

ASLINDA YEON-AH'IN SESSIZLIGE KARSI OLAN KORKUSUNUN SEBEBINI OGRENMENIZ GEREKEN BIR BÖLÜMDÜ AMA COK GARIP BIR SEY OLDU

Sessizlik korkusu Yeon-ah'ın travması :)
Parmaklıkların ardından tek başına korkması,nefes alamaması vs. Geçmişte orada yaşadıkları ile ilgiliiiiii.

Travma konulari beni hep derinden etkilemiştir. Bunu da yazdığım karaktereee yansıtmak istedimmmm!

NIYSEEE
SIZI SEVIYOREMMMMMMMMMM

seungh3ll

Hyunniemm

Rosie_qt52

Tugbawqss

Bu aradaaaaa seungh3ll bebeğimin kitabı olan Freeze 200 küsür oylamayı geçmiş bulunmaktaaaaaa. ONUNLAAA GURUR DUYUYORUMMMMMM. Daha da fazlasını da hakettiğini düşünüyorummmm. Kurgusu vs. harikaaaaa eger Unknown Past'i buraya kadar okuduysanız o kitabi net bırakmazsınızzzzzz.

Nice 200'lere bebegim benimmmm!

GÖRÜNÜŞÜNÜZÜ DEGIL, ZIHNIYETINIZI DEGISTIRIN! SIZ HARIKASINIZ BUNUN FARKINA VARINN

Unknown Past | Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin