16

1.1K 73 12
                                    

Alta yazacağım söz hem Halit için hemde baranın ağzından çıkacak olay için.

Sen küçüksün ölmezsin.
Kefen bile giyemezsin.

Asaf saten çarşafa kaşınan yanağını sürtüp sırt üstü dönerek uykusuna devam edecek iken odasının kapısı tıklanması ile doğruldu.

İçeriye Seval hanım girmişti.

"Şey ben ben oğul kahvaltı için uyandırmaya geldim."

Yüzünde kırışıklıklar olsa bilene güzel yüzü olan annesine baktı oğlan.

Kadın tedirginlikle yutkunuyor gözlerini kaçırıp Asafa değmesin diye çaba gösteriyordu. Yapılan, yaptıkları şeyler affedilemeyecek olsa da hasreti oğlunun yeni doğmuş hissi yaratan kokusuna.

Onun oğul demeyi bırak kokusunu çekmek gibi bir hakkı bilene yoktu.

Bırak sarılmayı. Aynı ortamda onunla solumaya bile analık hakkı yoktu..

Asaf sekiz yaşına gelene kadar ne yaptıysa o kadar ana idi Seval hanım.

Asaf usulca bekleyen kadında gezdirdi gözlerini. Her ne kadar...

Her ne kadar diye düşündü.

İçinden kendine bir küfür savurdu.

Sikeyim.

Kurumuş boğazını yumuşatmak için yutkundu dudaklarında mi kuruluğu geçirip konuşacağın da boğazında bir gıcık oluşmuş. Öksürük krizi tutmuştu .

Seval hanım can havli ile öksüren oğlunun yanına koşup su içirdi sırtını sıvazlarken.

Asaf annesinden gelen o kokuyu içine çekmemek için kendini kasıyordu.

Gözlerini annesinden almış...

Onun gibi parlayan bal köpüğü gözlere dikti. Yıllarca bakamadığına baktı.

Yutkundu.

Affedemiyordu. Ne kızıp bağırıp kırıp dökebiliyordu ne de affedecek kadar olabiliyordu.

Başını usulca dizine koydu. Anasının canını yakmayacak şekilde sıktı bacağını.

Yediremiyordu kendine
Bunları hak edecek bir şey yapmamıştı.

Sevemiyordu da.

Bağıramıyordu da..

Bir hıçkırık kaçtı dudakları arasında. Seval hanım sessizce göz yaşı dökebilmek için elini ağzına bastırdı.

Tek kalan eli  ise titreyerek güneş vurunca ışıl ışıl parlayan saçlara koydu.

Ağlıyordu Seval.
Ağlardı.
Oğlanın gidişine yıllarca göz yaşı dökmüştü. Yine dökerdi.
Oğlanın yerine de hunharca ağlardı.
Yeter ki oğlu iyi olsun. Seval razıydı oğlunun ölünceye kadar nefretine.

***

"Bu avukat ne zaman gelecek baro."

"Saat öğlen oldu. Şirket boş kaldı."

Baran siyahlık düşmüş gözlerini Akife dikmişti.

"Bir şeyler yapabileceğini düşünüyorsan git şirkete Akif kalın diyen biri olmadı."

Halit dudaklarını birbirine bastırdı. Bu atışma hiç bitmemişti.

Baran yüzünü elleri arasına alıp sıvazladı arkasında ki koltuğa yaslayıp şu son zamanlarda artan titremesini sakin tutmaya çalışıyordu. Sakinleştiricinin yüksek dozunu almaya başlamıştı ancak bir türlü randıman almıyordu.

Berdel'mi BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin