Naber.
Yemek masasında çıkan tek ses çatal bıçak sesiydi. Toplantı odasından sonra Asaf hala diken üstünde idi. Her ne kadar baranın varlığı yanında olsa da huzursuzluk geçmiyordu içinden. Akif gülerek söze başladı. "Bugün şirkette davetsiz misafirimiz vardı." Dede ve baba anlamaz gözler ile Akife bakarken murat konuştu. "Hemde nedense söz sahibi de verildi."
Baran elinde ki mendille ağzını silip suyuna uzandı. "Davetsiz misafir? Benim reddettiğim halde toplantısını yaptığınızı firma mı? Yoksa bana hasta çorbası getiren eşim mi?"
Konu bir an dedenin sorusu ile karışmıştı. "Hasta mıydın oğul?" Baran kafa sallayıp tekrar önüne döndü. "Asaf baranıma iyi geliyor baba. Küçükken beni peşinden koşturup içmediği ateş düşürücü ile tavuk çorbası içimiş." Dede gülümseyip kaşığın da ki salatasını yemeğe başladı.
"Yine de şirkette sözü olmayan birinin gelip konuşma yapmasını hoş bulmuyorum."
Asaf masa altında yumruk yapılmış elleri görünce çaktırmadan yanın da ki eli kucağına çekip sardı. Baran ona saliselik bir dönüş yapıp. Murat'a döndü. "Çok şey demek isterdim ama hanımlarınızın karşısında hoş görülmeyecektir. Asaf konuşma yapması için ben izin verdim. Dikkatli baksa idin benim yazdıklarımı okuduğunu görürdün. Şayet senin dikkatsizliğin yüzünden bir ara iflas içerisinde idik değil mi?"
Murat'ın yüz ifadesi saniyesi içinde değişirken. Baran Akife döndü.
"Benim sarf ettiğim eforu siz yapsaydınız bugün benim sözüm altında çalışmazdınız. Size bir şans verilmişti. Ben hastane de yatarken ama siz bunu bilene elinize yüzünüze bulaştırdınız. Dinlenmem için gönderildiğim eve bir gün bile durmadım. O yüzden laflarınızı ölçüp biçip edin."
Masadan kalkıp "afiyet olsun size." Merdivene doğru adımlarını yönlendirmeden bana döndü. "Çorbadan kaldıysa ısıtır mısın?" Onaylayacak iken Şadiye hanım. "Ayşe kızım tavuk çorbası içmezsin diye mercimek çorbası yaptı tereyağlı ondan ısıtsın. Ayşe kalk kızım sen yerini-"
"Tavuk çorbası içeceğim ana. İçmeyecek olsam ısıt demem herhalde eşime."
Asaf masadan kalkıp mutfağa geçtiğinde sadece baskın bir tonda söylenmiş olan eşim lafını duymuştu. Küçük tencerede ki çorbayı ocağa yerleştirip altını yakarken aklında dönen şey masada Şadiye hanım güzel bahsederken Ayşe den böyle bir şey istemesi idi. Her halükarda Şadiye hanım gelinleri ile birlik olacak gibiydi. Asaf düşüncelerini bir kenara bırakmak isterken sapını tuttuğu çelik tencerenin parmağını yakması ile ağzından bir küfür kaçırdı. "Hay sikeyim." Parmağını ağzına sokup emdi.
Çorbayı kaselere yerleştirip doğranmış ekmekleri de ekmek sepetine koyup tek elinde tepsiyi götürmeye başladı. Merdivenlerden çıkarken Ayşe'nin ona attığı bakışlardan bir bok anlamamıştı. Kıskançlık, öfke ya da ne denir bilmiyordu. Anlamıyordu da koridordan geçerken odasından çıkan Zeliha ise sadece göz devirmekle yetişmişti.
Tepsiyi tek eline alarak odanın kapısını açtı. Yatağın üstünde ki kıyafetlerden baranın banyoda olduğunu düşünerek balkon kapısını açıp masaya bıraktı elindekini tekrar arkasını döndüğünde. Belinde havlusu ve saçından vücuduna sular kayan baranı beklemediği kesindi gözlerini kaçırıp odaya geçtiğinde gözlerini barana değdirmemek için savaş verirken çantasının diplerine inmiş olan sigarasını bulmakta zorluk çekiyordu hırsla elini atacağı zaman yanık olan parmağı olması gerekenden fazla sızlamış ve bir inleme dökülmüştü dudaklarından. İşaret parmağını anında ağzına atıp acısını alacakmış gibi emdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel'mi BxB
Teen FictionAsaf yeşim küçüklüğünde kovulduğu konaktan abisinin ölüme gitmemesi için geri dönmüştü.