12

1.3K 74 8
                                    


Akşam sofrasında her zamanki sessizliğinden bir tık daha sesli idi.
Her ne kadar asaf öğlen olan günde kaçıp ortalığa yardım etmemesine laf sokan çok olsa da yemek masasında.

Morelini bozmuyor bozmakta istemiyordu şahsen. Çünkü at üstünde baran ile güzel vakitler geçirmiş, yeşillik alanda çıplak ayakla yürüyüşler yapmışlar ve en sonunda da ayaklarını suyu her zaman soğuk olan küçük dereye sokmuşlardı.

Konağa dönüşte ise gün çoktan bitmiş ve gitmekte olan misafirlerin karşısına baranın sırtında çıplak ayaklarını da beline dolamış bir şekilde dönmüştü.

Baran evliliğinden beri konağı ailesini  şaşırtmakla kalmıyor mazinin iğrenç dedikoduları yerine tatlı ve güzel konuşmalar yer alıyordu. Her ne kadar onlarda dedikodu olsa da geçmişin iğrençlikleri Asafın gelmesi ile gün gün kapanmıştı.

Ama bir kaç sorun vardı. Şadiye hanım ağa her ne kadar asaf sayesinde güzel şeyler olsa da ondan hiç hoşnut değildi. Berdel olmasa hatta ucun sonunda kızı ölecek olmasa idi bu evliliğe asla izin vermezdi. Ayrılsalar anında helal süt emmiş bir kız bulmuştu bilene. Baranın sorun etmeyeceğini bilecek olsa kuma getirmeye bilene razıydı Şadiye hanım.

Kalan bir kaç sorun da şuydu Zeliha ve Ayşe gün içinde baranın ve asafın yakınlaşmasından nefret ediyorlardı. Onlar mutlu değilse Asaf hiç mutlu olmamalıydı onlara göre.

Ahh, bir de melek vardı oyuna sonradan dahil olan helal süt emmiş kızımız. Baranın onu almayacağını bildiği halde kaçık hayaller kurmuş baranın olmadığı bir görücü usulü görmeyi bilene kabul etmişti. Eh sonunda bunu çevreden bir kaç dedenin hayırlı demesi ile baran çıldırmıştı. Hem kendi ailesine hemde meleğe öyle şeyler demişti ki melek intikam için muskalar hatta büyülere bilene başvurmuştu ama fıstı iş ne aşk için yapılan büyüler tutmuştu. Muskalar ise ters tepmişti. İntikam için yaptığı hırs. Hastalıktan yataklara düşünce bitmişti. Melek tam olarak umutsuzluk vakası idi. Şimdi ise çoğu zaman olduğu gibi pazarda, çarşıda, mahallede gezerken o yayılan güzel dedikoduları duyunca öfke, kıskançlık ve hırs vücudunu kaplıyordu amma bir kez dili yanmıştı elinden bir şey gelmiyordu. Sadece ben olmalıydım. Seni iyileştiren ben olmalıydım baran.

Ailenin geri kalanının dede ve babanın bir sorunu yoktu. Kalan kardeşlerin de sorunu yoktu asafla sadece barandı sorun onlar için. Baran zekiydi, becerikli, çalışkan ve bir işi aldımı anında bitiren biriydi. Hastalıklı olmasına rağmen kızlar onlar için pervane idi. Akif ise zor bulmuştu eşi olacak kadını. Ahmet ise Ahmet'in pekte bir sorunu yoktu baran ile karısının sonradan konuşamaz olması bu rekabeti bitirmişti onun için. Zaten sahip olduğu mevki yeterince büyüktü.

Birde Halit vardı ailenin en küçüğü berenden sonra doğan diğer hastalıklı çocuk. Halit özel günler ve aile içinde olan günler hariç bu konağa ayak basmadan yaşardı şirkette gözü yoktu. Ailenin unutulmuşu değil de hiç var olmayanıydı. Bugün o da bu akşam yemeğinde idi. Arkasında bir ağa lakabı olmadan hayatta kalmış olan hastalıklı çocuktu Halit. Halit bekardı. Evlilik ona göre değildi hazırda değildi oysa anası onu bu evden göndermek için bakın kurtarmak değil göndermek için Mardin'in kızlarını sunuyordu ona Halit ise bu olaya bu konaktan uzaklaşarak çözüm bulmuştu. Halit bir savcıydı. Çok yer gezmişti ve en sonunda kaçtığı yere geri dönmüştü.

Halit savcıydı ve o her zaman doğrunun yanında olan bir çocuktu. Şimdi ise bir yalana ortaktı Halit. Bir şeyler vardı öyle büyük oyunlardı ki Asafın suratına bilene bakamıyordu. Bu yalan yok edecekti herşeyi.

Halit derin bir nefes alarak elindeki çatalı sert bir şekilde masaya bıraktı. Herkesin yüzü ona dönerken bardağında ki sudan büyük bir yudum alarak kalktı. Afiyet olsun diye bir şeyler mırıldandı. Şayet her zaman olduğu gibi kimse sormadı ona nereye diye. Kapıyı açan yahyaya kafa selamı verip kendini konaktan dışarı attı. Kravatını gevşetip arabasına ilerledi. Gerçeklikler midesini bulandırıyordu. Bu aile kendisine ışık olarak gördüğü abisi baran onun midesini bulandırıyordu artık. İğrenç diye fısıldadı. Oysa bu yalan içinde Asaf parlıyordu. Işığını söndürecekler diye tekrar bir fısıltı koydu ortaya. Mide sıvısı ile karışık olarak boğazından gelmeye çalışan bir kaç parça yemeği derince yutkunarak geri gönderdi arabasını çalıştırıp bir zamanlar gelmek için nedeni olan o konağa dönüp bakmadı bilene...


Oyy.

Yasef.

Berdel'mi BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin