KALP SIZISI

118 101 0
                                    

İnsan hayata iki anlam yükle: Biri ağlarken, diğeri gülerken ve tek bir kere kıymet bilir; o da elindekini kaybederken der Fyodor Mihayloviç Dostoyevski. Gülmüştüm ama gülüşlerim hep yarım kalmıştı bu hayatta. Ve geriye sadece akıttığım yaşlarım kalmıştı. Ben bu hayata sadece ağlarken bir anlam yüklemiştim ve şimdi de kaybetmiştim. En çok da umutlarımı.

Karakolun önünden ayrılıp bir parka geleli bir saat oluyordu. Hiçbir yere gitmek istememiştim. Hele ki ailemin yanına asla. Eğer oraya gitseydim bana Ahdar ailesinden birinin bu kadar üzgün ve depresif olmaması gerektiğini söyler dururlardı ve ben acımı tam anlamıyla yaşayamazdım. Şu an ki gibi rahat rahat akıtamazdım orada göz yaşlarımı. Bunu istemiyordum. Keşke teyzem burada olsaydı, onun yanına gönül rahatlığıyla giderdim fakat o şu an bu ülkede bile değildi, yeni gitmişti. Ellerimin tersiyle yanaklarımı silip yavaşça ayağa kalktım ve geride kalan tek dostumu aradım, Eylül'ü.

Telefon çalarken bende ana yola doğru ilerliyordum. ‟Alo, nasılsın Dora?"

‟Eylül ben iyi değilim de sana gelebilir miyim? Sanırım uzun bir süre sende kalacağım."

‟Tamam arkadaşım, bekliyorum seni çabuk gel lütfen." Telefonu kapatır kapatmaz adımlarımı hızlandırmış ve bu parktan da ayrılmıştım. Neyse ki merkeze çok da uzak bir yerde değildim bu nedenle oraya varmam pek de zaman almamıştı. Eylül annesi ve kız kardeşiyle beraber yaşıyordu. Babası aylar önce hapse girdiği için onların evi en rahat evdi şu an benim için. O adamın olduğu bir eve ben bile gitmek istemezken arkadaşım ve ailesi nasıl yaşadı acaba bunca zaman onunla? Nihayet oraya vardığımda onun odasına girmiş ve saatlerce ağlamıştık karşılıklı. İşte o bu yüzden en yakın arkadaşımdı, ben ağladığım zaman benimle ağladığı için. Çünkü bilinenin aksine dost dediğimiz kişiler bizimle gülen değil ağlayabilen kişilerdi.

Evet, karşılıklı bir şekilde geçmişten şu anımıza kadar her şeyi tekrar tekrar konuşup ciğerlerimiz parçalanana kadar ağlamıştık. En sonunda da başımı dizine yaslamış ağlamaktan şişmiş gözlerimi dinlendiriyordum, o da saçlarımı okşuyordu. ‟Dora, daha iyi misin arkadaşım?" Evet anlamında bir ses çıkardım. Fazla ağlamak uykumu getirmişti ama ben uyumak istemiyordum. Çünkü eğer uyursam rüyamda onu görmekten çok korkuyordum. Zaten ben onun cansız bedenine de bakmak istemiyordum çünkü onu son gördüğüm hali o olsun da istemiyordum.

Gözlerimi açmadan ‟Eylül," dedim. ‟Efendim?" dedi.

‟Bana bir daha Dora deme olur mu? Artık sadece Simay ismini kullanmak istiyorum. Ne olur artık Simay olayım, Dora da ölsün bugün."

‟Olur tabi ki," dediğinde bunu her ne kadar istemese de şu an üstüme gelmek istemediğini anlamıştım. Ve bugünden itibaren Dora da ölmüştü Lefu ile birlikte. geriye ise sadece Simay kalmıştı.

...

Kafeden ayrılıp arabaya binmek yerine ağır adımlarla sağlık ocağına doğru ilerledim. En yakın arkadaşımın kendini bu denli kandırması kalbimi kırmıştı çünkü ve ben onu incitmekten korktuğum için hiçbir şey demeden yanından ayrılmak zorunda kalmıştım. Onun Aslan'la olan ilişkisini hiçbir zaman desteklememiştim çünkü arkadaşımın onu gerçekten sevdiğine inanmamıştım ve şimdi korktuğum başıma gelmişti; Aslan geri dönüşü zor ve pişmanlık verici bir adım atmış benim salak arkadaşım da kendini kandırmıştı. Yol boyu sadece düşünmüştüm ne yapmam gerektiğini, hatta bir ara o kadar dalmıştım ki toprak yoldan geçerken tüm tozu havaya kaldırdığımı bile fark etmemiştim.

Sağlık ocağının önüne geldiğimde de beyaz pantolonumun toz içinde kaldığını fark ettim. Aslında şu an hemen yapmam gereken bir iş olmadığı için karargahın girişinde biraz oyalanabilirdim. Sırtımı girişin hemen karşısında olan ağaca yaslamış öylece düşünüyordum. Yıllar bana hep zorlu şeyler sunmuştu. Ailem beni hep sevmişti ama asla bana olan sevgilerini hissettirememişlerdi. Yani en azından ben sevdiklerini düşünmüştüm, her şeye rağmen. Hep başarılı bir kız olayım diye beni çok güvendikleri dadılara, özel hocalara, öğretmenlere emanet etmişlerdi. Sevgisini iliklerime kadar hissettiğim bir tek teyzem olmuştu bu hayatta, tabi bir de Eylül.

Geçmişin Yara İzleri(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin