iş birliği

90 86 0
                                    

                                                  

‟Uzun süredir gizli bir görevdeyiz ve bu görevden sadece belli başlı kişiler haberdar. Yağız da bize bu görevde yardım eden bir doktor. Ve bize yardım eden nice doktorlar, öğretmenler veya sade vatandaşlar da var elbette. Yabancı ülkelerden de birkaç polis ve de. Bizim görevimiz ülkeler arası her türlü ticareti önlemek ve kötü amaçla kurulan çeteleri bertaraf etmek ve yakın zamanda buna dair birkaç ipucu yakaladık." Demir sustuğunda sözü Yağız devraldı.

‟Doktor Duru'nun da pis işlere bulaştığını öğrendik ve hastanenin çevresindeki kameralara baktığımızda son zamanlarda o pisliğin elini kollunu sallayarak dolaştığını gördük. Yani, ya o kadın birilerine çok güveniyor ya da fazla aptal. Üstelik stres insana birçok hataya mâl olur. Ki o da hatalar yapmaya başladı. Üstelik tüm bunlar da akıllarımızda acaba Lefu ve Duru iş birliği içerisinde mi sorularını düşürdü doğal olarak."

Yeniden Demir sözü aldığında Eylül de ben de susup sadece onları dinliyorduk. ‟Bizim içinde bulunduğumuz görev gizli yürütülen bir görev ve çalıştığımız kişiler, yani üstümüzde olan biri size bir teklif sunmamı istedi." Fazla detaya giremiyordu, hatta neredeyse hiç detaya girmiyordu ve bu kafamı karıştırıyordu.

Eylül ‟Ne teklifi?" diye sorarken bakışlarım Yağız'a kaymıştı. ‟Bizimle çalışmanızı istiyoruz," dediğinde ise Yağız da bakışlarıyla onu onaylamıştı.

Artık hayat bize gerçekten bir seçimle gelmeye başlamıştı ve ben bu ilk kez bana sunulan seçimi asla geri tepmeyecektim fakat kendim için değil, teyzem için. Dudaklarımın arasından sadece ‟Varım," kelimesi döküldüğünde başıma gelebilmesi olası her şeyi çoktan göz ardı etmiştim bile. Eylül de birkaç saniye bana baktığında son derece kararlı olduğumu fark etmiş olacak ki o da teklifi kabul etmiş ve Yağız kalkıp salonun kapısını kapatırken Demir de cebinden telefonunu ve katlanmış bir kağıdı çıkarıp masanın üzerine koymuştu.

Sanırım artık daha fazla kağıt görmek istemiyordu gözlerim. Yağız yeniden yerine oturduğunda hepimiz masaya doğru eğilmiş pür dikkat Demir'in konuşmasını bekliyorduk. Artık onun dudaklarının arasından dökülecek her bir kelime son derece mühimdi benim için.

‟Planımız şu," diye söze başladığında Yağız da masanın üzerindeki kağıdı kendi önüne çekmiş cebinden çıkardığı bir kalemle ufak tefek notlar yazıyordu kağıdın kenarına.

‟Simay, senin bir an evvel hastanede işe geri başlaman lazım ve gözünü Duru'nun üstünden ayırmaman gerek. Bu şu zaman diliminde senin için çok yorucu olacak elbet bunu hepimiz farkındayız ancak bize içeriden birileri lazım. Bu durumda da sana ve doktora çok iş düşüyor," dediğinde bakışlarım sevdiğim adama kaydığında bana gülümseyerek güven verircesine bakıyordu.

‟İkiniz de o kadına çok yakın olacaksınız ama bu hususta Yağız'ın kendini biraz geride tutması gerek çünkü kendisi benim en yakın arkadaşım. Bu da kadının ona karşı mesafeli duracağı anlamına geliyor fakat sen Simay, özellikle kendinde ama bir o kadar da tuttuğu yas yüzünden kendinde olmayan bir doktor gibi rol yapman gerek." Sanırım bunun için rol yapmama gerek yoktu. ‟Geçtiğimiz yıllarda senin patronun tarafından düzenlenen bir davete Duru ve kocasının da katıldığına dair bir bilgi aldık. Daha doğrusu o davete katılanların listesi elimizde ve bu hususta da bir gözümüz de o adamın üstünde olmalı Eylül."

Eylül Demir'e bakıp kafasını onu onayladığını belli edercesine sallayıp ‟O adam da bende merak etmeyin siz," dedi. Demir gülümseyerek ona birkaç saniye daha baktıktan sonra yeniden ciddileşti ve sözlerine bir kez daha devam etti. ‟Bize en derinlerde gizlenen dosyalar gerek Eylül. Gözüm o adamı hiç tutmadı benim, bir süredir onu da takipteyiz fakat asıl odak noktamız Duru ve çevresindekiler olunca o biraz da geri planda kaldı ancak geçmişte birçok kez bir araya geldiklerini iddia edenler var. Bu adamı da boş bırakmamalıyız."

Geçmişin Yara İzleri(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin