KAZA

112 98 0
                                    

Duru neşterle açtığı yaranın içinde kalan cam kırıklarını temizlemeye başlarken hemşirelerden biri de kızın kafasında oluşan yarayı temizliyordu. Kazanın özellikle bu yağmurlu havada olması ne kadar da kötü olmuştu onlar için, hoş olmaması daha iyidi ama...Aldığı her darbe izi vücudunda ciddi morluklar bırakırken bedeninde açılan yaralar ise oldukça ciddiydi. özellikle de kasıklarında olan yaralar. Dakikalarca çabalasalar da kasığındaki yara bir türlü temizlenememiş ve dikiş aşamasına geçememişlerdi ve bu doktoru daha da strese sokuyordu.

Ameliyat sırasında burnundan gelen kanla daha da gerilirken bunu kimseye çaktırmamaya çalıştı ama nafileydi çünkü herkeste vardı şu an o gerginlik. Hem de fazlasıyla. ‟Nabız azalıyor Duru Hanım."

‟N-ne?" Doktorun dudaklarından sadece bu kelime dökülürken nefesini kesecek bir ses işitti, cihazın kulak tırmalayan o uzun sesi. Ardından ise o acı cümleler döküldü hemşirenin dudaklarından. ‟Nabız yok."

EYLÜL'ÜN ANLATIMIYLA

Hastanenin önüne geldiğimizde Derya Teyze inmiş ben ise arabayı çok da özen göstermeyerek bir yere park ederek koşarak peşinden içeriye girmiştim. Hastanenin girişinde Derya Teyzeyi görünce neden beklediğini hiç sorgulamadan peşinden gitmiş ve kısa bir süre sonra ameliyathanenin önüne gelmiştik fakat Derya Teyzenin ayakları adeta geri geri gidiyordu. Sanki hiç yüzleşmek istemiyor gibi. O an kalbim o kadar hızlı ve korku dolu atıyordu ki onu görmek bile bir şey hissetmeme neden olamamıştı. Koşarak yanlarına gittiğimizde bilgi almak istemiştim ama ikisi de ağzını açamayacak haldeydi. Neyse ki Demir biraz daha iyi bir durumdaydı da hemen kendini toparlayıp bize neler olduğunu anlatmıştı.

Gözlerimin ağlamaktan şiştiğini hissederken doktorun yanına oturdum ve kafamı ellerimin arasına aldım. Şimdi gidemezdi, bizi bırakamazdı ki o. Bırakmazdı değil mi? Allah'ım sana yalvarıyorum alma onu bizden, hazır değilim. Hayatım boyunca hep birilerinin gidişini seyretmiştim; önce sevdiğim çocuk sonra babam sonra geçici süreliğine olsa da annem ve kız kardeşim ama şimdi onu da kaybedemezdim. O da sonsuza kadar hayatımdan çıkarsa babam ve sevdiğim adam gibi bunu kaldıramazdım. Zaten çocukluğundan beri annemin öleceği korkusu bir kor gibi düşmüştü içime, şimdi onun içinde bir koru daha taşıyamazdı kalbim. Bencil değildim, bunu kendim için istemiyordum elbette ama o yaşamak zorundaydı.

Hayat belki bize çok iyi şeyler sunmamıştı çok mutlu olmamıştık belki ama savaşımız daha bitmemişti bunu hissediyordum. ‟Neden kimse çıkıp bir şey söylemiyor artık, nasıl benim kızım?" Kızım mı? Derya Teyzenin onu hep kızı olarak gördüğünü ve o kadar fazla sevdiğini biliyordum o yüzden şu an bu kadar korkmuşken kullandığı bu kelimeyi daha fazla sorgulayamayacaktım ama eminim kendi annesi bile arkadaşım için bu kadar korkmazdı. ‟Sakin olun lütfen Derya Hanım, elbet biri çıkar ve güzel haberler verir bize. Siz içinizi ferah tutun lütfen."

‟Nasıl içimi ferah tutayım, nasıl sakin olayım Demir? Ben onun ne halde olduğunu bile bilmiyorum." Demir tam ağzını açmış sakinleştirmek için bir şeyler daha söyleyecekti ki ameliyathanenin kapıları açıldı ve bir hemşire koşarak yanımıza geldi. İşte o an gerçekten durumun ciddi olduğunu ve bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyordum, anlamamak isterken. Kulaklarıma çok geçmeden de bir erkek sesi ulaştığında adeta kalbim yerinden sökülmüştü.

...

Simay'ı hastaneye gelir gelmez hemen ameliyata almışlar ve onu hazırlamışlardı. Daha birkaç saat önce özene bözene giydiği elbiseyi makasla kesip çıkarırlarken o güzel sarı saçlarına bulaşan kanı umursamadan saçlarına boneyi takıp hemen narkoz verdiler ve ameliyat başladı.

Geçmişin Yara İzleri(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin