2.S. GİRİŞ BÖLÜMÜ

124 97 1
                                    

Helloo, ikinci kitapla karşınızdayım. Bu seride ikinci kitabın adı Geçmişin Yara İzleri: Kurtuluşun Yıkımı.
Umarım ilk kitap kadar çok seversiniz bunu da. Bu kitap serinin ikinci ve son kitabı. Başlıyoruz efendim kemerlerinizi takın ve arkanıza yaslanın. Çünkü nefes almaya bile vaktimiz olmayacak. Keyifli okumalar dilerim oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayın. İkinci bölüm çok daha uzun. 💖

‟Yaklaşmayın!" diye haykırdığında bana doğru bir adım attı. ‟Simay!"

Yağız'ın acı haykırışı.

Sevdiğim adamın korku dolu bakışları.

Bir silah sesi ve beni daha fazla taşıyamayan bacaklarım yüzünden yere düşen titrek bedenim.

Islak toprağa bulanan bir kan gölü.

Hayır, artık ölümden korkmuyordum. Korktuğum tek şey sevdiklerimi kaybetmek veya onların gözü önünde...

Hayır, canım yanmıyordu ruhum kanıyordu.

Hayır, ağlamıyordum sadece nehrim boşalıyordu.

Hayır, bu kan bana aitti değildi bu kan...

Yağız sol taraftan dolanıp koşarak aşağıya indiğinde ben hala dizlerimin üzerindeydim. Titreyen elleri bedenime dolanırken botları kana bulanmıştı. ‟Sevgilim," dedi sesi titrerken.

‟Sevdiğim," dedim sesim çıkmazken.

...

Üzerimde saçlarıma yakışacak bir mavi elbise vardı. İnce askıları, pileli eteği ve sırtında ince iplerle belime kadar uzanan bir dekoltesi ile saçlarımı dağınık topuz yapıp birkaç dalgalı tutamını da açık bırakmıştım. Ayağımda ise koyu pembe, kalın tek bir bantı olan ve on santimetre uzunluğunda bir topuklu ile oldukça şık görünüyordum. Varla yok arası bir de makyaj yaptıktan sonra gül kurusu rujumu da sürüp çantamı da aldım ve odamdan çıkıp aşağıya indim.

Bugün teyzemin doğum günü olduğu için bütün aile bir aradaydı ve dışarıda bir kutlama yapılacaktı. Merdivenlerden inip bahçeye çıktığımda yaptığım ilk ve tek şey teyzemin yanağına kocaman ve uzunca bir öpücük kondurmaktı. O da boynuma sulu bir öpücük kondururken kıkırdayarak beni serbest bırakmasını beklemiştim. Sonrasında ise küçük adımlarla annemin yanına oturup sadece nezaketen hafifçe elini sıkmış ve önüme dönmüştüm. Bir gencin annesinden çok teyzesini sevmesi ne kadar doğruydu bilmiyorum ama artık doğruyu yanlışı ayırt etmeye bile çok üşendiğimi ve de annemlerle ilgili hiçbir konuyu umursamadığımı çok iyi biliyordum.

‟Herkes geldiyse kalkalım mı?" dedi babam da bahçeye, yanımıza gelince. Annem ise ‟Kalkalım sevgilim," demekle yetinmiş ve hemen kalkmıştı yanımdan. Ve bu annem tarafından belki de sevilmeyişimin bir başka örneğiydi de çok sert bir şekilde suratıma bilmem kaçıncı kez çarpmasına rağmen ben yine kabullenmek istememiş ve kendimi annemin beni sevdiğine inandırmıştım bir kez daha. Zaten çocukluğumdan beri yaptığım en iyi şeydi bu, kendimi kandırmak.

Anneannem de yerinden kalkıp en önde ağır adımlarla ilerlerken ben de teyzemin yanına gitmiş ve koluna girip öyle ilerlemiştim dış kapıya doğru. Anneannem, annem ve babam bir arabada giderken biz de teyzemle onlardan bağımsız benim arabama binmiştik. Zaten biz teyzemle hep daha ayrı bir kişiliktik. Her şeyi herkesten ayrı biz olarak yapıyorduk. Teyze ve yeğen olarak. Oysa ben anne kız olarak onunla vakit geçirmeyi daha çok isterdim.

Geçmişin Yara İzleri(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin