selamlar, yine ben geldim.
oy ve yorum atmayı unutmazsanız sevinirim..
sevgilerr :)
Hâr
♪ çağan şengül, seçkin öztürk, ben bilmem
♪ çağan şengül, terk edilmiş şehirler
♪ conan gray, memories
♪ james arthur, car's outside
꧁•⊹٭ 7 ٭⊹•꧂
Yenilgilerin Acımasız Oyunları
Mezarlık kalbin; kaburgaların arasında can çekişen ruhların çığlıklarını taşıyor içinde.
Kendimi kaybedecek duruma geldiğim çok zaman olmuştu, birkaçı Kaner daha gitmemişken olmuştu ve o zamanlar buna birinin bile şahitlik etmemesi bir şans gibi bir şeydi çünkü hiçbir şekilde bunu birine açıklayamazdım. Kaner gittikten sonra kendimi her kaybedişimin adı o oldu. Ağladım, gözyaşlarıma onun adını verdiler. Öfkelendim, her kıvılcıma onun adını verdiler. Kalbim acıdı, her sızıya onun adını verdiler. Anılarla boğuştum, her anıya onun adını verdiler.
Öldüm, her acıya onun adını verdiler.
Yaşadım, her nefese onun adını verdiler.
Hazer öldüğünden beri ilk defa kendimi bu kadar çok kaybetmiştim. Kaner'in evime gelmesi, beni o hâlde buluşu, hiçbir şey ama hiçbir şey ona anlattıklarım karşısında susması kadar canımı sıkmıyordu. En azından bir kez bile bana inanmasını isterdim. Bir kez onu aldatmadığımıza asla inanmadığını açıkça söylemesine ihtiyacım vardı. Kendisiyle çelişiyordu ve bu çok fazla can sıkıcıydı.
Başımdaki ağrı ve halsizlik yüzünden yerimden kalkasım dahi yoktu. Kaner hâlâ bu çatının altında mıydı bilmiyorum, uyanalı sadece iki dakika olmuşken kalkıp da ona bakacak mecalim yoktu. Başka bir yaşam belirtisine dair bir ses de duymamıştım. Uyumak istiyordum. Uyumak ve mümkünse kalkmamak. Gidecek bir işimin olmamasının rahatlığı vardı üzerimde. Artık yaşam hevesinin ve amacının da olmamasının rahatlığı da diyebilirdik.
Gözlerimi sıkıca kapattım geri uyumak için fakat tam uykuya dalmak üzereyken çalan kapı yüzünden başarılı olamamıştım. Göz kapaklarımı kaldırma zahmetine girmedim. Her kimse çalıp çalıp giderdi. Gelen Kaner'se eğer, ki evden çıkıp çıkmadığını bile bilmiyordum, dün eve nasıl girdiyse şimdi de öyle girebilirdi. Zile ikinci kez basıldı, hatta üçüncü kez. Devamı gelmeden kapının açıldığına dair bir ses işitmiştim. Yine iki ihtimal söz konusuydu; ya Kaner gelmişti ya da Kaner bir başkasına kapıyı açmıştı.
Her iki ihtimal de umurumda değildi.
Uyumak için verdiğim çaba bir dakikadan kısa bir süre içerisinde Kaner'in, "Hera," diye seslenerek odama girmesiyle son bulmuştu. "Kalk. Misafirin var."
"Uyuyorum," diye sızlandım. Yastık yüzünden sesim boğuk çıktığından başımı kaldırarak konuştum ancak gözlerimi açmamıştım bile. "Kim geldiyse bir zahmet geri gitsin. Daha kargalar bokunu yemeden sabahın bu saatinde ne dikiliyorsa kapıya!"
"Birincisi geriden geliyorsun, saat akşamın altısı sabahın altısı değil." Ne? Hızla yatakta doğrulurken irice açtığım gözlerim elime aldığım telefonumun ekranında yazan saatte durakladı. Benimle dalga geçtiğini düşünmüştüm ama doğruydu, yalan söylemiyordu. "Sabaha karşı uyudun, bünyen de yeterince zayıf. Bir de hasta olduğun için çok normal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAR
Bí ẩn / Giật gân❝Adını sil, yaşının üzerini karala, kendini sev ya da sevme; bu dünya bir satranç tahtası, sen üzerindeki piyon.❞ Uzel Hera Alaca, en yakın arkadaşı Hazer Kanıkor'un öldürülmesiyle onun abisi Kaner Kanıkor'un karşısına çıkar. Eski sevgilisine kardeş...