-2-

444 166 25
                                    

Yolculuğumuz sorunsuz geçmişti. Artık Chicago'daydık. Kendimi berbat hissediyordum. On yedi yaşında olmak berbat bir şeydi. Evet, on yedi yaşındayım ve benim kararlarımın bir önemi yoktu annemin gözünde. Bu durumdan nefret ediyordum.

Annemin kız kardeşi, Emily teyzem bizi havaalanında karşıladı. Yeni hayatımıza onların evinde başlayacaktık. En azından annem bir iş bulup yeni bir ev tutana kadar.

Emily teyzem evinin önüne geldiğimizde heyecanla konuşmaya başladı.

"Yeni evinize hoş geldiniz."

Annem içten içe ona teşekkür ediyordu ve ben sadece zoraki bir tebessümle teyzeme bakıyordum. Burada olmak istemiyordum. O yüzden benden kimse mutlu olmamı bekleyemezdi. En azından duygularıma karşı saygılı olmalıydılar.

Evin içine girdiğimizde "Kendi evinizde gibi davranın," diyen teyzeme gülümsedim. Rahat etmemizi istiyordu. "Bennet!" diye merdivenlerden yukarıya doğru bağırdı teyzem.

Bennet...

Bu isim bana tanıdık geliyordu. Tabii ya!

Kuzenim Ben!

Merdivenlerden aşağıya sarışın bir erkek indi. Teyzemin bir oğlu bile olduğunu unutmuştum. Bu onunla ilk karşılaşmam oldu. Merdivenlerden indiğinde beni baştan aşağıya süzdü.

Aman Tanrım!

Ben gerçekten de hayatımda gördüğüm en çekici erkeklerden biriydi. Boyu bir sekseni geçerdi herhalde.Dağınık sarı saçları onun mavi gözlerine ayrı bir hava katıyordu. Ona bakmak için kafamı yukarı kaldırdığımı fark ettim.

Lanet boy farkı!

"Kuzenine merhaba de Ben," diye uyardı onu teyzem.

"Kusura bakma, bir kuzenim olduğunu şu an öğreniyorum," dedi.

"Aynen, ben de şu an öğrendim," dedim ve kıkırdadım. Bana gülümseyince yüzündeki gamzeleri fark ettim.

"Hanna'yı biraz dışarıya çıkartmaya ne dersin Ben?"

Teyzemin sorusuyla Ben'e ümitle baktım. Tamam, en başından beri buraya gelmek istemiyor olmam buraya alışmaya çalışmayacağım anlamına gelmiyordu. Belki beni buraya daha iyi alıştıracak biriyle takılmalıydım. Bu kişi yakışıklı kuzenim Ben oluyordu.

Ben yüzüme baktı ve gülümsedi. "Bu iyi fikir anne. Haydi yürü bakalım. Acaba burasını beğenecek misin? New York kadar olamaz ama," diye mırıldandı. Onun bana alttan laf sokmasına bir şey demedim. Sonuçta haklıydı. Burası kesinlikle New York olamazdı.

Evden dışarı çıktık. İkimiz de şu ana kadar tek kelime etmedik. Evin bahçesinden de çıktık ve yolda düz yürüdük. Sanırım konu açması aklına gelmiş gibi konuşmaya başladı.

"Ee, nasıl beğendin mi?"

"Biraz daha sussaydın dilini yuttuğunu düşünecektim."

"Çok komiksin," dedi ve yüzünü buruşturdu.

"Öyleyimdir," dedim kendini beğenen insanlar gibi.

"Oradaki hayatını bırakıp buraya yerleşmek senin için zor olmuş olmalı," dedi. Konuya direkt girmesi canımı biraz sıksa da bozuntuya vermedim.

"Annem bana olanları anlattı."

"Babamla ilgili kısmı mı?"

"Şey," eliyle ensesini kaşıdı. "Evet."

"Gerilmene gerek yok. Her şey babamın suçuydu. Aslında buna suç denmez bilirsin işte hayatını yaşamak istedi ve biz-"

Parmaklarını dudaklarıma bastırdı. "Bana açıklama yapmak zorunda değilsin. Eğer içini boşaltacaksan seni dinlerim, ama sırf baban için açıklama yapacaksan seni dinlemem. Onun yüzünden kimseye açıklama yapmak zorunda değilsin."

Kollarımı çaprazladım. "Bunu biliyorum," diye mırıldandım.

"Her neyse," diye kestirip attı. "Seni çok özel bir yere götürmek istiyorum," dedi.

"Özel bir yer mi?"

"Evet. Çok beğeneceksin. Harika cup cake yapıyorlar."

"Ah," dedim ve elimi anlıma götürdüm. Özel bir yer dediğinde başka şeyler düşünmüştüm.

Aptal Hanna!

(Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Bunlar benim için çok önemli. Sizi seviyorum. Acelya xxx)

Yeniden DoğuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin