-8-

272 139 14
                                    

(Uzun bölüm alarmı! Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. Sizi seviyorum.)

(Multimedia Melissa. Keyifli okumalar!)

Melissa ile sınıfa çıktık. Tahmin edin kimle aynı sınıftayım?

John en arka sırada oturuyordu. Tek boş sırada onun önündeki sıraydı. Melissa'ya nerede oturduğunu sorduğumda önce John'a kaçamak bir bakış attı ve sonra da bana yanının dolu olduğunu söyledi. Hem geveze hem de yalancı. John'un önündeki sıraya sinirle oturdum. John beni kalemiyle dürtene kadar sakinleşmeye çalışıyordum.

Cidden bunu yapmayı kesebilir miydi acaba?

Sinirle arkama döndüm.

"Ne!"

"Ovv. Sinirliyiz ha?" diye sorduğunda gözlerimi devirdim ve önüme döndüm. Tekrardan kalemiyle omzumu dürtmeye başladı. Bu sefer arkama yavaş adımlarla döndüm.

"Ne var John?"

"Nasılsın yeni?"

"Bunu sormak için mi beni rahatsız ettin?"

"Hayır." Tekrardan gözlerimi devirdim ve tam önüme dönecekken kolumu tuttu.

"Yapma şunu. Eğer seni tekrardan dürtmemi istemiyorsan. Tabii benim için dürtmek güzeldi."

"Benimle uğraşmayı kes John."

"Olmaz. Seninle uğraşınca kızarıyorsun. Bunu sevmeye başladım." Ne! Kızarmak mı? Bunu hiç fark etmemiştim. Kahretsin!

"Tamam, sakin ol yeni."

"Lütfen aklımı okuma."

"Bu benim doğamda var," dedi ve göz kırptı. Yakışıklı piç!

"Bunları iltifat olarak kabul ediyorum," dedi. Off. Ne yapacaktım ben bu iç sesimi. Keşke iç sesimi kontrol edebilseydim. Ya da iç sesimi dinleyememesi için bir bariyer gibi bir şey kurabilseydim. Tabii ya! İç sesim şarkı söylerse ne düşündüğümü anlaması biraz zorlaşır değil mi?

İçimden zafer gülücükleri attım. Bunu duymasında sorun yoktu. Hemen hızlıca bir şarkı düşünmeliydim.

I'm the kinda girl who doesn't say a word who sits at the curb and waits for the world 

(Ben hiç söz söylemeden, kenarda oturup dünyayı bekleyen türden bir kızım)

I'm about to break out about to break out 

(Patlamak üzereyim)

I'm like a crook tonight

(Bu gece sahtekarlar gibiyim)

I caught you staring at me and I was thinking clearly 

(Seni bana bakarken yakaladım ve açıkça düşünüyordum)

And now I'm like a bee and I'm huntin' for the honey 

(ve şimdi bir arı gibiyim ve bal avındayım)

And I'm kinda shy you're super fly I could be your kryptonite

(ve utangaç bir tipim, sen süper uçuyorsun ben senin kryptonitin olabirim)

"Kes şunu Hanna."

"Ne oldu? Senin akıl okuma yeteneğin müzikten bir şey duyamıyor mu?"

"Evet duyamıyor. Ayrıca sesin berbat. Yani iç sesin. Bırak şarkıyı şarkıcı söylesin."

Yeniden DoğuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin