-18-

227 120 10
                                    

"Ne oldu?"

"Bilmiyorum."

Evan ben sakinleşinceye kadar bana sarıldı.

"Nasıl bilmiyorsun? Seni neşeli bırakıyorum ve geri geldiğimde seni ağlamaktan geçmiş halde buluyorum ve sen de bana bilmiyorum mu diyorsun? Seni ağlatan şeyin ne olduğunu bildiğine eminim."

İç çektim. "Ne olduğunu bilmiyorum. Gerçekten."

"Aklını okumamı ister misin?"

"Hayır."

"O zaman bana ne olduğunu anlat."

Sustum.

"Anlaşıldı," dedi. Gözlerini gözlerime sabitledi ve bir süre öyle durduk. Ardından sesli bir küfür mırıldandı ve gözlerini gözlerimden ayırdı.

"Ne oldu Evan?"

Bana baktı. Sesli bir şekilde nefes aldı.

"Ne mi oldu?"

"Evet, ne oldu? Benim senin gibi akıl okuma yeteneğim yok."

Gözlerini tavana dikti. "O konuştuğun kişi bir iblisti."

Bunu Evan'ın ağzından duymak garip gelmişti.

"Tahmin etmiştim."

"Seni öldürmediği için şanslısın, Hanna."

Bam. İşte bu kadardı. Evan'ın sözleri beni korkutmaya yetmişti.

"Evan."

"Hanna sus. Ben büyük bir hata yaptım. Senin yanına baştan beri gelmem hataydı."

Ne? Bu bir itiraf mıydı?

"Her şey için pişman mısın?" Cevabından korktuğum soruyu sormuştum işte.

Hiç düşünmeden "Evet," dedi.

"Öpüşmemizden bile mi pişmansın?"

Biraz duraksadı. Artık tavana değil gözlerimin içine bakıyordu.
"Evet."

"Hayır," dedim. Bundan pişman olamazdı. Yalan söylüyordu. Ağzı öyle diyordu ama gözleri... Gözleri yalan söyleyemiyordu.

"Beni kandıramazsın Evan. Kendini asla."

"Bunlar gerçek."

"Sahte gerçekler."

"Hanna-"

"Hayır, Evan. Bunlar gerçek olamayacak kadar sahte sözler. Gözlerin sözlerinle bir değil."

Bir ümitle ona baktım. Ne olursa olsun bundan pişman değildi. Buna emindim.

"Pişmanım," dedi. Bunu çok çaresiz söylemişti. Ona inanmak istemiyordum. O da bu söylediklerine inanmıyordu.
Yüzünde hiçbir duygu ifadesi yoktu. Bir kez daha yeteneklerine lanet ettim.

"Bir kez daha deneyelim," dedim. Ne? Hey, benim kafam iyi mi?
Yüzme dik dik bakmaya başladı. Bunu nasıl derim ben?

"Hanna, beni çok zorluyorsun," dedi. Sesi boğuk çıkmıştı.

"Bence pişman değilsin ve bir kez daha istiyorsun. Bunun için beni tekrardan suçlaya bilirsin. Çünkü bunu tekrardan yapmak istiyorum."

"Hanna."

"Evet."

Bana baktı. Bir saniye içinde duygusuz yüzü değişti. Yüzü acı çeker gibi bir hal aldı.

"Seni istiyorum."

Ne?

Doğuru mu duydum?

(Canlarım, hikayemi oylamayı unutmayın. Bu akşam baya bölüm paylaşacağım. Okuyanlar lütfen o küçük yıldıza tıklasın. Sınır koymak istemiyorum ama her üç oyda bir yeni bölüm paylaşacağım. Zor bir şey değil. Emeğe saygı olarak oylansın. Sizi seviyorum.)

Yeniden DoğuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin