Bölüm 31

443 111 83
                                    

Gözlerimi açtığımda kendimi bir yatakta serum takılmış bir şekilde uzanırken buldum.Başım feci bir halde acıyordu.Kolumda ki serumu çıkartıp oturdum ve odayı incelemeye başladım.

Herhangi bir pencere bulunmuyordu.Bu yüzden oldukça karanlıktı.Oda da neredeyse boş denilecek kadar az eşya vardı Uzandığım yatak,bir koltuk,ayna ve içi boş bir kitaplık vardı.Bir de muhtemelen lavaboya açılan bir kapı.Kendimi zorluyarak ayağa kalktım fakat ani bir baş dönmesiyle tekrardan yere düştüm.Artık neredeyse hiç enerjim kalmamıştı.Vücüdum sanki bana ait değil gibi hissediyordum.Daha yeni yattığım yataktan destek alarak ayağa kalktım.Yavaş adımlarla odanın içinde işime yarıyacak bir şey varmı diye bakınmaya başladım.Oda küçüktü bu yüzden bakınmak kolay olmuştu ama hiçbir şey bulamamıştım.

Odada ki aynanın karşısına geçerek bir süre kendime baktım.Berbat gözüküyordum.Yüzümde kızarıklıklar vardı.Vücudum morluklarla dolmuştu.

Saçım dağınık olmasının yanı sıra, kafam kanadığı için aşırı berbat bir görüntü oluşmuştu.Elimle saçımı olabildiğince düzelttikten sonra kıyafetimin kolunu hafiften yırtıp kopardığım parçayla saçımı bağladım.

En azından saçımın önüme gelmesi derdinden kurtulmuştum.Aynayı cam kısmı yukarı bakacak şekilde yere yatırıp ayağımla üstüne basarak camını çatlattım.Muhtemelen kapıda nöbetçi vardı ve eğer aynayı direk kırsaydım sesi duyup içeri gelirdi.Bu sayede hiç ses yapmamıştım.

Çatlattığım aynanın cam parçalarından birini alıp cebime koydum.Ardından kırık olan aynayı kimse görmesin diye yatağın altına koydum.

Tekrardan yatağa geçerek uzandım.Şuan da bu durumdayken kaçmam imkansızdı.Tek ümidim Atlas'tı.Aptal bir mafyaya ihtiyaç duyduğum için kendimden tiksiniyordum.Bir şeyler yapmalıydım,burada oturup yıllardır aradığım kişinin kızının elin de hapis olmuyacaktım.Lakin yalnız başıma hiçbir şey yapamazdım.Yataktan hızla kalktım.

Zaten yalnız değildim.

Yatağın altına koyduğum aynayı tekrardan çıkardım.Ardında onu hızla duvara vurdum.Beklediğim olmuştu ve kapıda ki nöbetçi içeri girmişti.Ardından kitaplığıda tuttum ve yere fırlattım.Nöbetçi beni tuttu fakat çırpınarak bağırmaya devam ettim.

Nöbetçi bağırıp kapıda olan başka birine sinir krizi geçirdiğimi söyledi.Kısa bir süre bağırıp sözde elinden kaçma çabalarımdan sonra gelen birinin bana sakinleştirici vurmasıyla bilincimi yavaş yavaş kaybetmeye başladım.

Fakat asıl amacıma ulaşıp nöbetçinin telefonunu ceplemeyi başarmıştım.

************************************

Gözlerimi açtığımda odanın daha da karanlık olduğunu fark ettim.Muhtemelen gece olmuştu.Kolumda yine bir serum vardı.Serumla hayatta kalmak aşırı igrençti.Yemek yemeyi özlemiştim.

İçime koyduğum telefonu çıkararak şifresini kırdım.Nöbetçi nöbet saatleri içinde telefona bakamazdı fakat her an yokluğunu fark edebilirdi.Baran'ın telefon numarasını ezberdim.Hemen numarayı girdim ve konum attım.

Konumun altına Baran'ın atan kişinin ben olduğumu anlaması için kendi aramızda koyduğumuz şifreyi yazıp
parantez içinde yardım yazdım.

Telefonda geriye kanıt kalmaması için herşeyi sildikten sonra ayağa kalkıp yere attığım kitaplığa doğru ilerledim.Aşırı derecede halsizdim ve eğer bir kaç gün daha serum ile yaşamaya devam edersem muhtemelen yataktan kalkacak enerjiyi dahi bulamıyacaktım.

Telefonu yerden aldığım tahtayla kırıp çalışmayacak bir hale ettikten sonra kitaplığın altına koydum.Bu sayede kaza izlenimi verecektim.Parçalanmış telefonu gören nöbetçi kimseye bir şey anlatamadığımı düşünecek ve kendi başıda derde girmesin diye sessiz kalacaktı.Yani planım bu şekildeydi.

Gölge BahçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin