DANS

3.4K 208 106
                                    

Yolumuza taş koymadan duramıyorlar.
Seni beni ele layık görüyorlar.

"Suna?"

"Ebenin-" fısıldayarak söylememe rağmen Boris duymuştu,ona bakmamaya dikkat ederek Berk'e döndüm.

"Bana mı dediniz?"

"Burada senden başka Suna olmadığına göre?" Üzerinde tişört ceket vardı,tam bir zengin gibi duruyordu.Bu çocuğun babası zengindi Suna unuttun mu?

"Ben Suna değilim ki.Biriyle karıştırdınız heralde." Geçmişte attığı kazığı unutmamıştım,intikam almak istiyordum ve elimden tek gelen tanımamazlıktan gelmekti.

"Ona çok benziyorsun.Ama doğru karıştırdım,o böyle bir yere adımını bile atamaz." Şerefsiz.Gözleri elbisemde dolandı Boris'in belimdeki elinde durdu.Kafasını kaldırıp onunla göz göze geldiğinde gülümsedi,"Kemal?Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

Boris gerçekten Kemal mıydı?

Boris bana bakmadan onunla tokalaştı,kafamdaki düşüncelerden ayaküstü sohbetlerini duymuyordum.Bir an kaçmak istedim o ortamdan,Berk yaşadıklarımı kısmen biliyordu.Beni yeni imajım yüzünden tanımamış olabilirdi fakat pot kırarsam rahat bırakmazdı.

Boris'in belimdeki elini çekmeye çalıştım ama milim kımıldamadı,tırnağımı etine batırdığımda bedeninin kasıldığını hissettim."Rahat dur." Dedi beni kendine daha çok çekerek,bizim itişip kakışmamızı fark eden Berk'in gözleri tekrar beni buldu.

"Kemal bizi bu küçük hanımefendi ile tanıştırmayacak mısın?" Küçük anandır diyememenin verdiği siniri Boris'in belimi sıkan elinden çıkarıyordum.

"Kız kardeşim Melisa.Fransadan bu sabah döndü." Eline eziyet eden elimi sıkıca tuttu,parmaklarımızı kenetlediğinde zorda olsa durabilmiştim.Ellerimiz arkada birleşmişken kalbimin atışlarını susturmak çok zordu.Ondan etkileniyoruz Suna,kendine gel.

"Çok büyümüşsün.Son gördüğümde üç yaşında ya var ya yoktun." Dediği şeye gülümseyerek karşılık vermiştim.Ağzımdan yanlış bir şey çıkmaması için konuşmamam onun dikkatini çekmişti.

"Melisa Türkçe'yi çok bilmiyor,18 yıl Fransa'da geçince tabii.Bilmediği için konuşursa yanlış bir kelime kullanmaktan korkuyor." İmdadıma Boris yetişti.

"Abiciğim,biraz gezebilir miyim?" Dedim Suna'nın olduğu tarafı gösterip kaş göz yaparak,anladığında elin belimden çekip beni rahat bırakmıştı.Bir an eksildim sanki,hani soğuk kış sabahında üzerinizdeki battaniyeyi birden açardınız ya...Ondan oldu banada,üşüdüm.

Berk'e sahte gülümsememi sundum,baş selamı verip arkamı döndüm.Hedef ünlü model Suna Yılmaz'dı,sorun şuydu ki ben ona nasıl ulaşacağımı bilmiyordum.Aklımda Boris'in arabada kurduğu cümleler yankılandı; "Bir güzellik merkezi var,herkese ondan bahseder ve ünlü markaların mücevher reklamını yapar.Hayatı mücevherlere bağlı,tüm parasını reklamdan alıyor."

Bu kadını Filiz'in dergilerinden görmüştüm,soylu bir aileden geliyordu.Bir zamanlar magazin dergilerini süslesede şimdilerde münferit bir yaşam sürüyordu.Etrafındaki kadınları aşıp zorda olsa yanına ulaştığımda topuklularıma rağmen boyunun benden oldukça uzun olduğunu fark ettim.Kadın manken senden kısa mı olacaktı birde.

"Şey...Merhaba?" Etrafta o kadar çok insan vardı ki beni duymamıştı.Bir müddet sonra fark ettiğinde sevinsemde beni garson sanıp viski sipariş etmesine sinirlenmiştim.Bu gece pısırık Suna olamazdım,Melisa olacaktım.

"Hanımefendi garson değilim,bir özur bekliyorum." Yukarıdan bakarak konuştum,tıpkı zenginler gibi.Yanındaki kadınla konuşmayı bırakıp odağını bana çevirdiğinde hem başardığım için seviniyor hemde tersleyeceğinden korkuyordum.

Yanlış Kız(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin