26. Madam Rose

75 7 26
                                    

Hermione'nin ağzından...

Sabah Ron'un kollarında uyandım. Pazar sabahı olduğu için rahattım. Tatildi bugün. Ron'u uyandırmak istemedim. Birkaç dakika sonra tekrar uykuya dalmışım. Daha sonra saçlarımda hissettiğim ellerle uyandım.
"Günaydın güzelim"
"Günaydın kızılım"

Beraber kahvaltı yaptık.
"Bugün bir işin var mı?"
"Hayır yok. Noldu?"
"Biraz gezelimmi diyecektim"
"Olur"
Ev telefonu çalınca irkildim. Kalkıp açtım.
"Alo"
"Alo kızım günaydın uyandırmadım değil mi?"
"Hayır anne kahvaltı yapıyorduk"
"Sana kötü bir haberim var"
"Noldu? Korkutma beni anne"
"Madam Rose ölmüş"
"Ne!"
"Saat 2 de cenazesi var. Gelmek istermisin?"
"Tabiki. Tamam hemen geliyorum"
Telefonu kapatıp bir süre öylece durdum.
"Hermione? İyimisin? Noldu? Neden ağlıyorsun?"
Gözümden yaşlar aktığını Ron söyleyince farkedip hemen sildim.
"Hani sana bahsettiğim çiçekçi vardı ya. Madam Rose"
"Evet"
"Ölmüş"
"Aa"
"Saat 2 de cenazesi varmış. Gitmem lazım"
"Bende gelicem seninle"
"Tamam. Ama kovuka da uğrayalım öyle gidelim"
"Hallederiz. Git hazırlan sen"
Hızlıca odama gittim. Kot pantolon,kısakollu tişört giydim. Saçlarımı ördüm. Ron'da benden sonra giyindi. İlk kovuka uğrayıp Londraya gideceğimizi söyleyip daha sonra annemlerin evine ışınlandık. Kapıyı çaldım. Annem hemen açtı.
"Ah güzel kızım ne çabuk geldin. Ron sende hoşgeldin canım"
"Hoşbuldum efendim"
"Geçin içeri. Babanda içeride"
Oturma odasına geçtik. Babam gazete okuyordu. Bizi görünce kalktı.
"Ooo hoşgeldiniz çocuklar. Selam Ronald seni gördüğüme sevindim"
"Bende efendim"
Babamın tam karşısındaki koltuğa oturduk.
"Olanları duymuşsun kızım"
"Evet. Çok üzüldüm. İyi kadındı"
"Aynen"
"İşin nasıl gidiyor kızım?"
"Çok iyi gidiyor annecim. Görüşmelerde olumlu sonuçlar çıkartıyorum"
"Ne güzel. Senin ailen nasıl peki Ronald?"
"İyiler efendim"
"Size çok güzel bir haberim var"
"Neymiş o?"
"Ginny hamileymiş"
"Ah ne kadar güzel bir haber! Harry nasıl da mutlu olmuştur!"
"Yerinde duramıyor"
"Ahahahah"
"Umarım sende de görebiliriz bunları"
Biraz duraksadım. Gözüm Ron'a kaydı.
"Umarım baba"

Saat 2 ye yaklaşırken annemle cenaze için giyindik. Kasabanın kilisesine gittiğimizde kalabalık vardı. Her tatilde buraya gelmeyi ihmal etmiyordum eskiden. Adı kalbimin en güzel köşesinde.Madam Rose'nin cenazesi kaldırılırken göz yaşlarıma engel olamadım.Mezarına gidip biraz dua ettikten sonra eve döndük. Sessizlik vardı.
"Biz artık dönelim"
"Peki kızım yine gel"
"Gelirim anne"
Ron'la evime geri döndük.
"Ben de gidiyorum. Akşam gelirim. Görüşürüz güzelim"
"Hoşçakal"

Sıcak bir duş aldıktan sonra masama oturdum. Bugüne bıraktığım işlerim vardı. Akşama kadar onlarla uğraştım. Saate baktığımda 6 olduğunu gördüm. Hızlıca tamamlayıp kaldırdım. Annemin tarif defterinden bir yemek seçip onu yapmaya başladım. Saat 8de 2 çeşit yemek ve yanına da salata hazırlamıştım. Birkaç dakika sonra kapı çalınca koştum. Ron'du. Dudağından öpüp sarıldım.
"Ellerimle yemek yaptım sana"
"Sabırsızlıkla bekliyorum yemek için"
Masaya geçtik. Akşama kadar evde neler yaptığını anlatırken bende sessizce dinledim. Yemekten sonra masayı toplamama yardım etti.
"Bara gitmeye ne dersin?"
"Olur iyi fikir uzun zamandır gitmiyordum hem"
"Hazırlan çıkalım"
"Tamam geliyorum hemen"
Odama geçtim. Siyah beyaz çizgili bir tişort,beyaz kumaş pantolon ve üzerine de birer trençkot geçirdim. Hafif bir makyaj yapıp odadan çıktım. Ron gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Muhteşem güzelsin"
Gülümsedim. Dudağına bir öpücük kondurdum. Sokak lambalarının aydınlattığı sokaklarda yürüyerek bir bara girdik. Tezgahın yanındaki sandalyelere oturduk.

"Ne almak istersiniz?"
"Butterbeer ile başlayalım mı?"
"Olur. 2 kadeh butterbeer alalım"

Viskilerimiz gelince tokuşturup içtik.
"Bayılıyorum bunun tadına"
"Evet ama alkolü biraz fazla az"
"O zaman daha yüksek alkollü birşeyler mi olsun 2.si"
"Kesinlikle"
"Bakarmısın! 2 tane ateş viskisi alabilirmiyiz"
"Ooo hızlı bir geçis yaptık"
Güldüm.
"Hız iyidir"
"Herşeydemi?"
Viskilerimiz geldi. İlk yudum da içim hoş oldu. Devam ettim.
"Herşeyde değil"
Ron ard arda 3 yudum aldı. Ağır gelmiş olacakki yüzü şekilden şekile girdi. Bende içtim.
"Çok yavaş da iyi değildir ama. Geciktirmek, çok bekletmek"
İkimizde bir yudum daha alıp viskilerin 2ncisini aldık. Ne ima ettiğini anlayınca gözlerinin içine baktım. O da aynı şekilde gözlerimin içine bakıyordu.
"Ama herkesin zamana ihtiyacı vardır"
"Ne kadar zaman bu? Seninle yeni bir hayata ilk adımımızı atmamız için ne kadar beklemem lazım Hermione?"
Viskiyi kafasına dikince kadehi elinden aldım. 2 yudumda ben içtim.
"Biraz daha sevgilim. Çok az zaman daha"

Geri kalanını bende kafama diktim. Çok güçlü bir alkol türü olduğu için etkisini göstermeye başlamıştı. Kanımda birşeylerin gezindiğini hissettim. Ron sessizce beni izliyordu. Kafasındaki sorularla. Biraz daha barda oturduk. Saat ilerlemeye başlayınca zorla kalktık. Alkol İkimizinde vücudunda geziniyordu. Bardan kol kola çıktık. Eve kadar sokaklarda güle güle gittik. Eve girince uzun bir süre çantamda anahtar aradım.
"Sevgilim asa"
"Tabi ya"
Belimden asamı çıkartıp kapıya uzattım.
"Alohomora"
Kapı açılınca içeri girdik. Hırkalarımızı askıya astık.

"Benim artık gitsem iyi gerekir"
Güldüm.
"Seni bu halde eve gönderemem"
"Buradamı kalmalıyım yine?"
"Evet"
"Evli çiftler gibi yani"
"Hayır sevgilim. Sevgili gibi"
"İyi. Öyle olsun"
Odama yürüdüm. Dolaptan kıyafetler seçip çıkarttım. Üzerimi değiştirmek çok zor geliyordu. Ron yanıma gelmişti. Dönüp koluna tutundum.
"Ne kadar zor iş kıyafet çıkartmak"
"Boşver"
Çenemi tutup yüzüne çevirdi. Uzun uzun baktı gözlerime, aşkla. Üzerime eğilmeyi de ihmal etmedi.
"Çok mu zor?"
"Çooğk"
"Yardımıma ne dersin?"
"Hmmm bilmem"

Gözlerimi kapadım. Dudaklarıma gelmesini bekledim. Dudaklarımı viski tadını hissettiğim dudaklarıyla birleştirdim. Hızlı öpüyordu. Öpüşüne bende onun gibi hızlıca karşılık vermeye başladım. Ellerimi yüzünde ve saçlarında gezdirirken onun elleri vücudumda geziniyordu. Belimden sıkarak beni daha çok kendine çekti. Vücudum yanmaya başlayınca daha sert öpmeye başladım. Belimdeki ellerini çekip bir hışımda tişörtünü çıkartınca şaşırdım. Ben konuşamadan tekrar dudaklarıma geldi. Elleri bir süre daha vücudumda gezdikten sonra tişörtümü tutunca bir sonraki hamlesini anlayıp işini kolaylaştırdım. Çıkarttığı tişortümü odanın bir köşesine fırlattı. Hızımı alamayıp ilk önce onun kemerini daha sonra da kendi pantolonumu çıkarttım. Dudakları boynuma doğru ilerledi. Bu sefer engel olamadım. Sütyenimin üzerinden göğsüme bir öpücük kondurdu. Pantolonunu da çıkarttı. Kalçamdan tutup kucağına aldı. Dudakları tekrar dudaklarımla buluşunca yatağa doğru ilerledi...

Romione [𝑘𝑖𝑠𝑠𝑖𝑛𝑔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin