19. Bölüm

486 15 2
                                    

~~

"Allah attı seni önüme!"

Beyza'yı gördüğüme sevinsem mi üzülsem mi pek bilemedim. Ama sevinmeliydim sanırım.

"Ne işin var senin burada?"

"Telefonun kapalıydı Handeciğim. Ben de anneni arayıp nerede olduğunuzu öğrendim. Söylemedi mi ayol Hülya teyze sana benim geleceğimi?"

Üzerinde hafif bir alkol kokusu mevcut ve çıktığı yer büyük ihtimalle bir tünele giriliyormuş gibi gözüken gece kulübünün kapısından çıkmış bulunmaktaydı.

Bir an sesimiz her an şüpheli şahıslar tarafından duyulabileceğinden bir miktar dehşete kapıldım.

Karşımdaki arabayla Giray'ın kıta sahanlığındaydık. Sonuç olarak bu bana dehşet bir ürperti ve yakalanma duygusu aşılıyordu. Bu yüzden acil buradan uzaklaşmak gerekliydi.

Beyza'yı çekiştire çekiştire az ilerdeki bir çiğköfteci dükkanına soktum. Giray'ın beni görmesi şu an son isteyeceğim şey olabilirdi.

"Yahu bırak bir kolumu ayyy Handee!"

İşlek bir saat olduğundan çiğköfteci dükkanının içi epey kalabalıktı. Zoraki boş olduğunu gördüğüm bir masaya önce Beyza'yı sonra hemen yanına da kendim oturdum ve ardından Beyza'yı iki kolundan tutup sarstım.

"İçtin mi sen?"

O ise benim soruma kayıtsız kalarak öylece konuşmaya başladı.

"Müzik filan falan ortam harikaydı. Ama dj tam bir rezildi Hande. Bir Mezdeke açtıramadım be!"

"Evet içtin."

Masaya kolumu dayayıp öylece baktım Beyza'nın suratına. Allah'ın baş belası. Ben senin ağzıdan laf alacaktım! Şüpheli bir elemanın bulunma olasılığı yüksek olan bir bölgedeydi. Belki görmüştü ve oralarda ne yaptığını biliyordu!

"İçmedim canım benim, bakma öyle. Vallahi bak, seni gördüm ya, azıcık şımardım."

"Üstün kokuyor."

"İçerisi çok alkol kokuyordu. Çok sert şeyler içiyorlar."

Pekâlâ... Şimdi bunun olduğu gece kulübünde, böyle güzel yakışıklı, badem gözlü, güneşte kahverenginin hoş bir tonunda, gece de bütün siyahlığı gözüne hapsetmiş olan bir göz renginde, koyu kestane ipek saçlı, yüzü de ay gibi parlak, teni de adeta üzerine beyaz bir çarşaf serilmiş gibi olan, üstelik oldukça uzun boylu, bacakları da normale göre uzun, dışarıdan bakıldığında -bakılmasın- sert ve yapılı duran ve bununla beraber, içinde ne tepsi tepsi, sert sert baklavalar yatan bir adam gördüğünü sorsam bilebilir miydi?

Ya da, en başından alacak olursak Giray, Beyza'nın çıktığı gece klubünün içerisinde miydi? Peki bu ihtimal aklıma nereden gelmişti? Hemen söyleyeyim, otelin gece klübü girişinin olduğu yerin ön vale park yerlerindeki en göze çarpan yerinde siyah bir Aston Martin çok normaldi canım. Üstelik plakanın bir "GK"li plakası olması da işin ayrı bir ilginç detayıydı.

Ölmek, hatta sinirden patlamak üzereydim. Ne işi vardı kucak kucağa olan milletin arasında?!

"İçmeye gitmedin mi?"

Arkama yaslanıp bacaklarımı da düz bir konuma getirdim. Beyza sinirli bir yüz haliyle beni inceleyip aniden boynuma sarıldı.

"Aklıma sen geldin. Beraber içelim dedim. Seni alacaktım. İhtiyacın var."

"Benim mi?"

"Ya yaa seninnn."

"Kes ya, deli midir nedir..."

Her Şeyde SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin