4

106 11 5
                                    

Not: Arkadaşlar Dolunay'ı kafanızda kendiniz canlandırabilirsiniz ama medyaya koyduğum kişi Kutup. Yani gerçekte The Fooo Conspiracy grubundan Omar Rudberg. Tipsiz demeyin ama tatlı da demeyin. Ya da Hiçbir şey demeyin. (Ben işte)

Nihayet zaman geçti. Sabah onunla markette karşılaştım ve bu annemin zamanlaması sayesinde oldu. Meleğim işini biliyor işte. Saat şu anda 17.28 ve ben hâlâ duruyorum. İlk önce annemin yanına gittim ve Batuhan'ı Atakan ile buluşturacağını söyledim. O da tabiiki onayladı. Daha sonra Batuhan'a hatırlattım ve en son da banyoya gidip saçımı düzleştirdim. Birazcık şekil aldıktan sonra üstümü giydim. Dün üzerimde nar çiçeği bir şort vardı ve şortun kemeri de şortla aynı renkteydi sadece üstünde beyaz noktalar vardı. Şortun içine aldığım, şorta yakın bir renkte beyaz çizgili askılı badi vardı. Onun üstünde ise kısa, bol dökümlü birsey. Modadan pek anlamam ama böyle kombinler yaparım işte. Bugün ise giymeyi planladığım, kot şort üstüne lacivert,  incecik, yarım kol gömlek. Bunları giydikten sonra saate baktım ve  5 dakika kaldığını gördüm. Lacivert sandaletlerimi giderken Batu'ya seslendim. Anneme el salladıktan sonra Batu'nun elini sıkıca tuttum. Asansördeyken de Batuya beni rezil etmemesi gerektiğini ve sözümü dinlemesi gerektiğini söyledim. O da bana çok artist bir şekilde kafa salladı. Hızla parka koştuk. Zaten koşunca hızlı olmuş oluyoruz ama bu konu tartışılır. Parkta onları görünce yavaş adımlarla onlara doğru yürümeye başladık.
-Selam Kutup ve Atakan.
-Selam Batuhan ve Dolunay.
-Selam Kutup abi ve Atakan.
-Selam Batuhan ve Dolunay abla.
Saçma selamlaşmamızı yaptıktan sonra Atakan ve Batuhan salıncağa koştular. Biz de aynı banka oturduk. Biraz havadan sudan konuştukan sonra kendimizi tanımaya başladık.
-Dolunay kaçıncı sınıfa başlayacaksin?
- Lise 2. Sen?
- 2.
- Aynı.
- Evet, aynı. Peki ne zaman doğdun Dolunay?
- 18 Ocak. Sen?
- 12 Kasım.
- Senden 10 ay büyüğüm Kutup.
- Dolunay abla dememi mi istiyorsun?
- Hayır sadece söyledim.
- O zaman bana matematiğinin iyi olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun.
- Hayır ilgisi yok. Ayrıca matematiğim o kadar da iyi değil.
- Tamam.
Bunları da konuştuktan sonra bir sessizlik oldu. Yaklaşık 2 dakika. Ve bu 2 dakika sonra onun telefonuna bir mesaj geldi. O da hızla telefonu cebinden çıkardı ve okuyup,  bir şeyler yazmaya başladı. Sıkılmaya başlamıştım çünkü dakikalarca yüzüme bile bakmamıştı. "Kiminle mesajlaşıyorsun?" Diye sorduğumda bir an bana baktı, ifadesiz, poker suratı gibi. "Arkadaşımla."
Bu sözden sonra hiçbir şey diyemedim. Ayrıca bana ne ki? Bana ne yani? Çok utandım. Kendine hükmedememek kadar kötüsü yok. "Ben susadım, su alıp geleceğim Kutup. Batuhan'a bakar mısın? " deyince bir an bana baktı ve hızlıca kalkarken "Bekle" dedi. Ben de yerime oturdum tabii. Aradan 1 dakika bile geçmemişti ama o elinde 2 şişe su ile bana doğru ağır ağır yürüyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Hemen yanına koşup, suları elinden aldım ve ona sessizce teşekkür ettim.
Aslında gerçekten susamamıştım. Sadece biraz o ortamdan ayrılmak için bahane uydurmuştum. Ama onun kalkması da biraz işe yaramıştı. Hâlâ telefonla ilgileniyordu. Dikkatini dağıtmak amacıyla ona, "Yarın kuzenlerim geliyor. Biri benimle aynı yaşta, diğeri ise bir yaş küçük. Artık bizimle kalacaklar. Yani ilk defa bu sene. Normalde iki buçuk ay kardeşim ve annemle kalıyordum, babam hafta sonları burada olabiliyordu. Kanunumuz buydu. Yarın onlarla tanışmanı isterim. Onlar da aynı benim gibi nazik, saygılı ve görgülü insanları severler. " dedim. O da uzun konuşunca bana baktı ve cümlemin sonuna kadar beni dinledi. Nihayet başını telefondan kaldırabilmişti. Sonra da, "Oncelikle, bana ettiğin iltifatlar için teşekkür ederim. Sen de bu iltifatlara sahipsin. Bir diğeri de, yarın kuzenlerinin gelmesine sevindim. Evde en azından eğlendiğin kişiler olacak ve yarın onlarla tanışmayı ben de isterim. Havuzda tanışırım." Deyince kafama 'Donk!' etti. Şaşkınlık içerisinde, "Aa, havuz yarın açılıyordu değil mi? Ben diğer gün sanıyordum. "Dedim.  O da kafa salladı ve telefona geri döndü. Bu kadar da olmaz ama! Geleli 1 saat olmuştu ve o 1saattir yazışıyordu.
-Kutup, ben eve gidiyorum. Biraz başım ağrıyor da.
- Geçmiş olsun iyi misin?
Telefonu kilitleyip banka koydu ve elini de alınma.
- Ateşim yok benim.
- Evet,  yok.  O zaman Ben çocukları çağırayım.
* * *
Biz eve giderken Batu bana eve gitmeme konusunda hiç ısrarcı davranmadı. Asansördeki konuştuğumuz konuyu hatırlamıştı anlaşılan. Bloğun önüne gelmiştik.
- Geçmiş olsun Dolunay abla.
- Teşekkür ederim ablacım. Yarına kadar dinleyip, iyileşim. Havuza gel yarın tamam mı?
- Tamam
- Neyse Dolunay geçmiş olsun.
- Sağol Kutup.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin