15

53 9 0
                                    

Kalbim hızlı hızlı atıyordu. Zaten Kutup'un yanında hep böyleydi. Kutup cevap vermeyince Yiğit imalı bir şekilde
-Kutup, kimdi o?
-Boşver.
-Ben sordum sen de söylemek zorundasın.
-Sana söz veriyorum, sana bunu özel olarak söyleyeceğim Yiğit, bana güven.
-Kızlardan mı saklayacağız Kutup?
-Hayır, yani şu an söylemeye hazır olduğumu düşünmüyorum.
-Pekâlâ. Ama bunu unutmayacağım. Söyleyeceksin.
-Tamam, söz.

Off ya söylemedi. O kadar merak ediyorum ki. Acaba o kız kimdi?
-Çocuklar benim lavaboya ihtiyacım var. Siz devam edin.
-Tamam dolu.
* * *
Ben tuvalette biraz oylandım. Sakinleşmeye çalıştım. Bu duyguyu hiç sevmiyordum. Neden böyleydim ben? Yani, Yiğit ve Buse' de benim kötü olduğumu anlamışlardı ama hiç de tuvalete gelip, 'iyi misin?' Diye sormamışlardı. Yüzümü yıkayıp, derin bir nefes alıp, odaya geçtim. Onun evinde nefes almak çok güzeldi. Bunca zaman onun kokusu sinmişti çünkü bu eve. Odaya geçtiğimde, herkes film izlemek için beni bekliyordu. "Neden oyunu sonlandırdınız?" Diye sordum. Kutup'da garip bir yüz ifadesiyle, "Oyun çok sıkıcı oldu, hatta oyun diye birşey kalmadı. Bu daha çok, güven kaybetme ve sırları açığa çıkarma gibi birsey oldu. " Yiğit'e gönderme yapmıştı. Yiğit de hiç aldırmamıştı. Aralarının bozulmasını istemiyordu. İşte benim kuzenim! "Tamam hadi filmi başlatın. "
* * *
Nee, sabah olmuş. Ben ve Buse Kutup'un odasında, Kutup ve Yiğit'de ebeveyn odasında uyuyordu. Dün nasıl uyudum, nasıl buraya geldim hiç bir fikrim yoktu. Buse'ye soracaktım ama onu uyandırmaya kıyamadım. Ama tabiiki Yiğit'i uyandırırdım. Yaşasın kötülük! Odaya geldiğimde, Yiğit krallar gibi, çift kişilik yatakta tek başına, Kutup'da yer yatağında yatıyordu. Yiğit'i uyandırmak için, Kutup'un yanından sessizce geçmeye çalıştım. Başarmıştım. "Yiğit, Yiğit"bir yandan da onu dürtüklüyordum. Gözlerinin çok azıcığı açılmış ve bana dönmüştü. "Efendim ya?" "Bir gelsene. " Hiç itiraz etmeden gelmişti. Aferin akıllı çocuk. Yatak odasından, Kutup'un odasına kadar zombi gibi yürümüştü. Ve kendini yatağa attı. Kendini yatağa atınca da Buse uyandı.
-Ya, siz ne yapıyorsunuz sabah sabah?
-Gel Buse, uyan.
-Uyandım zaten, sizin bu aktifliğinizden, uyanamamak elde değil.
-Ya of Kıvırcık.
-Tamam dolu. Ne konuşacaksiniz?
-Ben bir soru sormak istiyorum.
İkisi de şaşkınlık ve kafalarında olan soru işareti ile bana baktı. Yiğit konuştu.
-Sor bakalım dolu?
-Ya dün ben filmin yarısında uyuya kalmışım galiba.
İkisi aynı anda:Evet dolu, sonra ne oldu biliyor musun?
-Hayır bilmiyorum. Hem bana sonra ne olduğunu, hem de filmin sonunu anlatın.
-Yiğit anlatsın.
-Tamam anlatıyorum. Bak şimdi dolu, filmin sonunu anlatırım daha sonra da filmin yarısında sen uyuya kaldın.
-Tamam devam et. Biliyorum o kadarını.
-Uyuya kaldın, hem de Kutup'un omzuna. Ayrıca oradan da kalkmak istemedin o da yetmedi sen onu sımsıkı sardın. Filmin sonuna kadar bırakmadın.
-Ne? Ben mi?
-Evet sen. Resmen çocuğa yapıştın. Ha dur iyi ki unutmadım, en önemli şey, o film bitiminde seni kucağına aldı ve yatağına bıraktı. Sen de onu yanağından öptün. Sonra o da seni tabii.
-Inanmıyorum. Lütfen bugün 1Nisan olsun lütfen. Bana şaka yaptığınızı söyleyin.
-Yazın ortasındayız dolu. Nisan ne alaka?
-Ama ben onun yüzüne nasıl bakarım? Bunlar gerçekten oldu mu?
-Evet, uyku sersemiydin.
-Pekâlâ, eğer Nisan'da değilsem, rüyada olurum. Rüya değil mi bu? Lütfen rüya olsun.
-Bak dolu, bu gerçek. Sen dün bunları yaptın.

Kendime inanamıyorum. Bunlar gerçek olmamalı, hayır olmamalı. Utanç verici.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin