Kutup'un odasına geçtik, yatağa oturduk.Çocuklarla içeride bayağı konuştuk. Hatta onlara, Miray'larla yaşadığımız olayı da anlattık. Ben, o sırada biraz utandım çünkü Kutup' a sarıldığımı duyunca, hepsi bana utanmam gerektiğini belirten gözlerle baktılar. Ben aldırmamış gibi davrandım. Zaten çocuklar, bu olaya çok sinirlendiler. Benim yanımda, pek istemeseler de, küfür bile ettiler. Ahh, hepsi aynı. Ne kadar da saygılılar! Ama küfürlerin hepsi ağızlarından kaçtı. Çünkü her küfrettiklerinde bana üzgün bir edayla baktılar.
"Getirin ya onu bana!" Dedi sinirle Gökalp.
"Yarın havuza geliyorlar değil mi bunlar?" Dedi bu seferle sinirini çok açıkça belirten el hareketleriyle Uzay.
Kutup kafasıyla onayladı.
Bu seferde, çok garibime gitti ama herkes sinirli ve yüksek sesle konuşurken, Gökhan sakin, az sinir içeren bir şekilde konuşmaya başladı.
"Gökalp, sen Doruk'u al. Uzay sen de Kaan'ı al, ben de Anıl'ı alırım. Dolunay, sen deeee Miray'ı sahilde filan oyalarsın." Dedi. Kutup dışında herkes ellerini birbirine ovuşturdu ve, "Bana uyar." Dedi.
Kutup da, "Ya oğlum siz salak mısınız? Ben kimi alıyorum?" Dedi sinirli ama tatlı yüz ifadesiyle. Çocuk gibi olan davranışları hoşuma gidiyordu. Tabii erkeksi tavırları da. Sinirli davranışlarıda hoşuma gitmiyor değil. Ya tamam, herseyini seviyordum. Her halini. Zaten bugün onun en sinirli halini gördüm. Eminim şu an Sevda yanımda olsaydı, 'Çoh müko' derdi. Bu yaşadıklarımı ona anlatacak mıyım bilmiyorum. Zaten daha bu yaz mesaj bile yazmadık.
Gökhan, Kutup'un sorusunu yanıtladı. Ya da yanıtlayamaya çalıştı.
"Imm, şey Kutup ya. Seni niye hesaba katmadim ki ben? Ihmm, şey çünkü şey şey sen yapman gerekeni yaptın da ondan."
Kutup gözünü devirdi. "Bensiz ha?" Ellerini göğsünde birleştirdi. "Kabul etmiyorum."
"Hmm, tamam o zaman Miray'ı sen oyala."
"Ne?? Hayır!! Bu sefer de ben kabul etmiyorum. Tamam mı? Etmiyorum. Etmeyeceğim!!!"
Hepsi bana aynen, 'Tamam sakin ol abla şampiyonsun.' Korkusuyla baktılar. O cırtlak sesime dayanamadılar tabii.
O sırada Kutup yüzünü arkaya döndürerek ve ses çıkartmamaya özen göstererek güldü. Sonra da ciddi olmaya çalışarak önüne döndü.
"Bencede Gökhan."
Ben ve Kutup dışında herkes kahkaha atıyordu. Aslında Kutup'da bıyık altından, yandan yandan gülüyordu. Benim ise, suratım asık, sinirlerim bozuktu. Neyse ki Nur teyze elinde tepsiyle içeri girdi. Çocuklar hala kahkaha atıyorlardı. Yere düşüp, yuvarlanmak üzerelerdi. Nur teyze ise, o kadar güzel gülümsüyordu ki. Benim meleğim gibi...
"Evett çocuklar, size kola getirdim. Neye gülüyorsunuz bakim?"
Çocukların hepsi aynı anda bana baktılar. Ben de onlara gözlerimi iyice açmış, 'Anlatırsanız ölürsünüz.' Anlamında bakıyordum.
"Yok birşey anne. Ellerine sağlık bu arada."
"Afiyet olsun. Dolunaycığım, yarın kuzenlerinle de tanıştır çocukları tamam mı?"
"Ahh, elbette Nur teyze. Anlaşacaklarınla eminim."
"Tamam tatlım. Ben içerdeyim."
Nur teyze gittikten sonra, çocuklar dudaklarını birbirine bastırarak, gülmemeye çalıştılar. Ama gözlerinden ne kadar kendini tutabildikleri belliydi.
"Aa, yeter!" dedim sinirlerimi kontrol ederek "Gülmeyin ama."
"Dolunay hatırlat da bana, ben seninle özel birşey konuşacağım." Dedi Gökhan. Hala gülmek istiyorlardı. Daha onlarla yeni tanışmıştık ve bu olanlar normal değildi. Samimi davranmaları, bana böyle gülmeleri, özel konuşma yapmak istemeleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionBu bir yaz hikayesi, yazın tanışan iki kişi. Garip ama gerçek. Sadece uyumlu. Sadece masum. Sadece kuvvetli. Sadecelerle dolu ama hiç de sade olamayan karışık bir şey. - - - İçinde THE FOOO ve MAGCON grubuna ait kişiler bulunuyor. (The Fooo'dan--2...