Biz parka geldiğimizde Kutup yine biriyle yazışıyordu. Bizim geldiğimizi görünce, telefonu kilitleyip, ayağa kalktı ve "Selam çocuklar. " dedi. Ben ve Yiğit onu başımızla selamladık, Buse ise "Selam Kutay." Dedi ciddi bir şekilde. İsmini ne çabuk unutur? Ayrıca evdeki her 10 kelimeden 9'u Kutup'ken. Kutup'da ona, "Ben Kutup." Dedi gülümseyerek. Buse de eliyle 'pardon' işareti yaptı. Banka oturunca Kutup,
-Aslında bakarsanız şu anda Dolunay'la isimlerimiz çok benziyor. İsmim 'Kutay' olsaydı da benzeyecekti. Ve Kutay ismi cidden çok güzel.
-Kutup?
-Efendim Yiğit?
- Senin isminle, Dolunay'ın isminin ne alakası var?
- Anlamadım? Nasıl ne alakası var? Dolunay ve Kutup işte.
Bu çocukla ismimizin aynı cümlede kullanılışını bile seviyorum.
- Ya Kutup saçmalama, kutup ayısı, Antarktika , buzullar filan? Ne alaka gökteki cisimle bunlar?
- Haha, Prens sen yanlış anlamışsın.
- Prens değil, ezik prens.
- Pekâlâ üzgünüm, aynısı az önce benim de başıma geldi. Neyse, Kutup sadece kutup ayısı anlamını filan taşımıyor ki. Gökteki, kutup yıldızından bahsediyoruz biz.
- Ahh, tabi yaa.
Kutup, bu konuya açıklık getirdikten sonra, telefonuna mesaj geldi ve o mesajı okuduktan sonra, yüzünü buruşturdu.
- Özür dilerim gerçekten çok özür dilerim ama benim gitmem gerekiyor. Bunu söz veriyorum yarın telafi edeceğim.
- Tamam Kutay, pardon gerçekten çok pardon Kutup, görüşürüz.
Kıvırcık'ta espiri yaptıktan sonra (tabii bu nasıl bir espiriyse?!?) gülüştük ve Kutup gitti.
- Off Buse! Neden gitmesine izin veriyorsun ki? Bana yardım edecek olan sen değil miydin?
- Hah, tam da bu konuya gelmen çok iyi oldu.
- Nasıl yani?
- Aynen Kıvırcık nasıl yani?
- Bakın şimdi, Kutup madem birinden mesaj aldıktan sonra gitti, o zaman biz de onu takip ederiz. Ve böylece onun kim olduğunu bulabiliriz.
- Bu harika bir fikir.
-Aksiyon dorukta!
- Yalnız Yiğit'çim, o 'aksiyon dorukta!' değil, 'heyecan dorukta! '
- Off takma böyle şeyleri Kıvırcık.
- Pekâlâ şimdi onu kaybetmeden takip edelim.
- Bencede.
* * *
- Ama kıvırcık, bu sahile indi. Daha fazla yüreğim dayanmayacak.
- Saçmalama, umudunu yitirme, sakin ol ve yürü hadi doluuu!!!
- Tamam, Prens hadi gel.
- Prens mi? Dur, sen iyice şaştın bence kendine gel.
- Haklısın.
- Off, gençler susun. Baksanıza Kutup şezlonga oturdu galiba birini bekliyor şimdi anlarız.
- Aynen.
--4 DAKIKA SONRA--
- Dolu, şuraya bak.
- Bir dakika, o kız kim? Kiminle sarılıyor? Cidden söyleyin.
- Anlıyorum, iyi durumda değilsin ama beni sarsmayı bırak dolu.
- Pardon Yiğit.
- Neyse susun ben gidiyorum.
- Hayır nereye? Beni rezil etmeye mi? Yiğit durdur onu!
- Sen sinir krizi geçirip ölmeden önce itiraf etmem gerekir ki, 10 yıl önce, uğurlu saç tokanı ben çöpe atmıştım ayrıca tokayı çöpe atmakla kalmayıp, suçu da Melis'e atmıştım.
- Demek sendin. Off her neyse daha önemli bir sorunumuz var Buse şu anda Kutup' la konuşuyor. Yakından dinleyelim.
- Kolay atlattım dolu, kızmadığın için sağol.
- Sorun yok, sadece hızlıca oraya gitmek istiyorum. Ya da yakınına.
- Pekâlâ hadi o zaman.
- Bu arada, Melis'in ne suçu vardı ki? Cidden eziksin.
- Saçmalama dolu. Melis o gün zaten beni sinir etmişti. İntikam da almış oldum ve zaten 7 yıldır görüşmüyoruz.
- Cidden mi? Iyi kızdı o.
- Evet de neyse gel şuradan dinleyelim.
- Aynen.
* * *
- Demek kız arkadaşın öyle mi Kutup?
- Evet Kıvırcık.
- Galiba gizli buluşuyorsunuz.
- Ne alaka?
- Yani bizden saklamana gerek yoktu. Onu parka çağırabilirdin hem de onunla tanışabilirdik. Değil mi Petek?
- Bencede ya. Of Kutup neden arkadaşlarını benimle tanıştırmadın?
- Pekâlâ. Gelin parka gidelim o zaman hem de Yiğit ve Dolunay' da seni tanımış olur.
* * *
Ne? İsmi Petek mi? Kız Arkadaşı mı? Bizimle tanışmak mı? Pekâlâ.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionBu bir yaz hikayesi, yazın tanışan iki kişi. Garip ama gerçek. Sadece uyumlu. Sadece masum. Sadece kuvvetli. Sadecelerle dolu ama hiç de sade olamayan karışık bir şey. - - - İçinde THE FOOO ve MAGCON grubuna ait kişiler bulunuyor. (The Fooo'dan--2...