-Dolunay, hadi uyan.
-Kutup?O rüya miydi? O kadar uzun ve ayrıntılı rüyayı ilk defa gördüm açıkçası. Acayip rahatladım. O gerçek değilmiş ama ben çok garip duygular yaşıyorum şu an hem mutluyum, hem de şaşkın. Rüyadan arta kalan biraz hüzün de var tabii. Uyandığımda ise Kutup'un göğsüne yatmış bir vaziyette olduğumu fark ettim. Çok zayıftı. Sert bir vücuda sahipti, kasları vardı. Harika kokuyordu. Ve ben bunları daha yeni fark ediyorum. Karamel ve hindistan cevizi gibi kokuyordu. Uyku sorununa gelecek olursak, nasıl uyudum hiç hatırlamıyorum.
-Dolunay seninle sarıldıktan sonra uyuduk. Hatta daha yeni uyanmışken. Kahvaltı sofrasını da kaldırmışlardır. Yarım saat uyumuşuz. Hadi kalk da havuza inelim.Bir an Kutup'un üstünden hemen kalktım. Off daha beni ne kadar utandıracak şeyler yapacağım acaba?
-Tamam Kutup, uyandırdığın için sağol.
-Önemli değil.
Birlikte mutfağa gittiğimizde, Yiğit ve Buse'nin kıkırdadığına şahit oldum.
* * *
-Kıvırcık hadi gel biz diğer odada üstümüzü değişelim.O sırada bana kaş göz işareti yapıyordu. Sonra kafasıyla onaylayip, yanıma geldi. Ona bi' dirsek attım. Rüya yüzünden psikolojim bozulmuştu. Ya da kabus. Bunu kuzenlere anlatmamaya ve konuyu kapamaya karar verdim. Zaten şu anda kabus/rüyayla ilgili pek birsey hatırlamıyorum. Odaya girdiğimizde Buse çantadan bikinileri çıkarıyordu. Ben de o sırada çok sessiz ve yavaş bir şekilde çekmeceyi açtım. Orada defter filan yoktu. Sadece birkaç krem, deodorant, kulaklık ve şarj cihazı vardı. Aynı hız ve seste çekmeceyi geri kapattım. Sonra da kısa sürede üstümüzü giyindik.
* * *
Havuz kenarında
-Kutup sana birşey sorabilir miyim?
-Sorabilirsin Dolunay.
-Ya ben karışmak istemezdim ama çok merak ettiğim birsey var.
-Nedir o?
-Senin prense bahsettiğin kız kim?Kutup şaşkın gözlerle bana baktığı için, onu rahatlatmak adına ağzımda birseyler geveledim.
-Yani belki seni tanıştırırız filan?
-Ben onu söyleyeceğim zamanı çok iyi biliyorum da sen bize Umut'tan hiç bahsetmedin.Aha Dolunay, zeki Dolunay. Aferin sana. Iyi halt yedin. Akrep burcu bu kafası gidik, nutella kadar tatlı, pislik, deli, esmer tenli, taş, sadece dünyaya zarar vermekle kalmayıp, ay dedeye de zarar vermeye kalkışan meteor. Dur bir dakika...ben az önce kendime ay dede mi dedim? Evet demiş olabilirim. Kutup sorusunu tekrarladı. Akrep!
-Umut?Tek çare, rüyadaki yalanı söylemekti.
-Ben onunla görüşmeyeli çok oldu.
-Çok derken?
-Bir saat filan.O sırada Yiğit bana 'Sen ne saçmalıyon Dolunay? ' diyen gözlerle baktı. Sonra da beni kurtarmak için kelime dökmeye başladı.
-Kutup, dün onları tamamen ayırdık ve lütfen bu konudan biraz daha bahsetme çünkü Dolunay duygusal çöküntü yaşıyor. Duygusal çöküntü içinde anlayacağın. Hem seni film sonrası öptü sonra sabah sana sarılarak uyumak istedi filan ya hani, işte onların hepsi sevgi gereksiniminden.İşte bu çocuğu seviyorum. Bir taşla iki kuş vurmak gibi bi'şey oldu. Kutup eliyle, ' Üzgünüm, pardon' gibi işaret yaptı ve bana sarıldı. Çok ciddi ama çok çok ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.
-Bak Dolu, ne zaman sevgi gereksinimine ihtiyaç duyarsan, ben buradayım tamam mı?O şaşkınlık içinde sadece ona karşı kafamı sallayabildim. Ve benim kafamın tepesinden öpüp, bıraktı. Ben de, 'Aa bak inek uçuyor' dedikten sonra hemen gökyüzüne bakan saf çocuk gibiydim.
Biraz yüzdükten sonra eve gittik. Plan işlemişti. Annenin ruhu bile duymamıştı. Duş aldık, yemek yedik ve sonra sohbet etmek için yatağa uzandık. Bir süre sessiz kaldık ve ben bu süre içinde babamı düşünmüştüm. Onu özlemiştim. Bu hafta işleri nedeniyle gelemedi ama haftaya burada olacaktı. Herşey yoluna girmişti-ya da girmek üzereydi. Ben sadece ünlülere aşık olurdum. Özellikle de İsveç'tekilere. Asla Türk'lere ve okuldaki-dershanedeki kisilere aşık olmadım. İlk kez Kutup. O değerli. İlk olduğu için değerli. O çok farklı biri. Hatta yatağı bile muhteşem kokuyordu. Ona baktığımda aklıma çikolata geliyordu, saflık, doğallık, kusursuzluk,centilmenlik, iylik, mutluluk...Ve daha niceleri.
Bugün buluşma planı yapmamıştik. Ama biz üçümüz biraz site dışında dolaşmak istiyorduk. Aile onayladı. Onlardan izin ve bir miktar para almıştık. Yaya yürüyüş yolu kenarlarında takıcılar vardı. Bugünkü plan hazırdı ve biz de hazırdık. Peki biz yolda ilerlerken bilin bakalım ne oldu? Biz yürürken bir baktım ki karşımda Kutup! Hem de iki kulağına küpe taktırmış ve saçlarının önleri kızıl bir şekilde. Bizi görünce gizlice oflayıp pufladığını hissedebiliyordum ama o, rahat olmaya çalışarak;
"Selam çocuklar,sizi görmek ne güzel!"
Ben şaşkınlık içerisinde Kutup'a sorular yağdırdım.
"Kutup bu halin ne? Tarzını hangi ara değiştirdin? Neden böyle bir karar aldın? "
Kutup'u bu sorularımla rahatsız ettiğimi ya da üzdüğümü fark ettim. O da çok ama çok tatlı bir şekilde benim düşüncesiz sorulmuş olan sorularımı cevapladı.
"Daha önce karar vermiştim ve bugün yaptım. Görünüşümün tarzımı yansıtmasını istedim. Yoksa sen beğenmedin mi?"
Aslında kötü görünmüyordu. Aksine, aşırı derecede muhteşem görünüyordu. Durumu düzeltmek istedim.
"Yo Hayır. Sana şu anda ne kadar harika olduğunu anlatmaya kalksam, sabah olur belki de yılbaşı. Ya tamam şu an çok fazla saçmaladığımı biliyorum ama sen muhteşemsin."
Bu karışık cümleden sonra yine yere bakıp gülümsedi. Bu gülüşünü sürekli tekrarlıyordu ve bu gülüşü benim aklımı başımdan alıyordu. O bir gram kusur bulunmayan gülümseme sonrasında ciddi haline döndü ve bize eve gidiyorsak eğer, bizimle gelip, bizi bırakabileceğini söyledi. Biz daha yeni gelmiştik hatta yürüyüşü tamamlamamıştık ama ben uzun süredir burada olduğumuzu ve onunla gidebileceğimizi söyleyince, Buse ve Yiğit tip tip bana baktı. Yiğit tam ağzını açacakken, ona 'rahat ol' hareketini yaptım. Kutup gülümsedi ve yürümeye başladık. Buse ve Yiğit bizim önümüzde fısır fısır konuşuyordu. Biz ise onların arkalarında sessizce yürüyorduk. Taa ki Kutup benim koluma girip, telefon numaramı isteyene kadar. O an mutluluktan deprem yaratabilirdim fakat Kutup'a daha fazla rezil olmamak için kendimi tuttum ve numaramı verdikten sonra onun numarasını aldım. Sonra da evlerimize gittik. Herşey yoluna giriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Fiksi RemajaBu bir yaz hikayesi, yazın tanışan iki kişi. Garip ama gerçek. Sadece uyumlu. Sadece masum. Sadece kuvvetli. Sadecelerle dolu ama hiç de sade olamayan karışık bir şey. - - - İçinde THE FOOO ve MAGCON grubuna ait kişiler bulunuyor. (The Fooo'dan--2...