11

68 10 4
                                    

Sabah oldu, kahvaltı ettik, havuza iniyoruz. Petek çatlağı bugün yok. İnşallah havuza da gelmez. Kutup bu ettiğim duayı duysa nasıl tepki verirdi bilmiyorum ama çok merak ediyorum. Havluları şezlonga bıraktık ve tam havuza girecekken, Ezik prens, "O gelmeden olmaz, bekleyin."dedi ve bir süre gülüştük. O süre sonunda Kutup geldi.
-Selam çocuklar.
-Selam.
-Petek nerede?
-Neden Dolu?
-Nedeni yok Kutup, onu çok sevdim çok tatlı biri ve ben merak ettim.
(O sırada Kıvırcık arkasını dönüp, gizlice güldü.)
-O bir hafta yok Dolu ayrıca artık onun hakkında konuşmak istemiyorum.
-Ne-neden?
-Benden ayrıldı.
Üçümüz ağzımız ve gözümüz aynı derecede açık bir şekilde ona bakıyorduk.
-Neden ayrıldı?
-Başkasını seviyor.
Bu cümleyi söylerken, sesi yumuşacık çıkmıştı(o nasil oluyor ben yazdığım halde pek anlamadım ama siz anlamışsınızdır) ve kafasını yere eğdi. Burada ayrıldılar diye, tüm havuzdaki insanları toplayıp, halay çekebilecek kapasitem vardı ama Kutup'a üzülmüştüm.
-Başkası? Başkası kim?
-Ezik prens.
WHATT??
Bu itiraftan sonra yiğit'in yüz ifadesini anlatmam mümkün değil.
-Nasıl ya? Saçmalama.
-Aslında ben dün anlamıştım ve hiçbir şey söylemedim çünkü dün kırılmıştım.
-Kutup, senin kalbinin kırılmasında benim de etkim var mı?
-Hayır Yiğit yok. Sadece dün o şaşırtıcıydı. Yani demek istediğim, o normalde çok asil, pek fazla konuşmayan, narin ve akıllı bir kızdı ama dün anladınız işte, konuşmayalım.
-Pekâlâ hadi gelin havuza girelim.
* * *
Havuzda çok eğlenmiştik. Su savaşı filan da yapmıştık. Kutup Batu'yu yüzdürmüştü. Onunla ilgilenmişti ve bu benim çok hoşuma gitmişti. Havuzun kapanmasına 1 saat kalmıştı ama biz yine de havuzda çıktık. Bizim bloğa tam geldik, tam o birşey söyleyecekken, ben ona;
-Bu sefer ben emredebilir miyim?
-Elbette.
-Saat 2'de plajda.
-Şahane.
* * *
Ayrılma ve Yiğit konusunu evde saatlerce konuştuk. Nutella yedik. Yiğit biraz garip olmuştu. Yani evet,  hepimiz büyük bir şok içindeydik ama Yiğit ufo görmüş masum köylü gibi sürekli biryerlere dalıyordu. Saat 2 olmak üzereydi. Evden çıktık ve sahilin yolunu tuttuk. Sahile gelince Kutup'u dün Petek'le buluştuğu yerde-Buse'nin onları bastığı yerde oturuyordu. Sinirlerim iyice gerilmişti. Galiba unutamayacaktı. Yiğit ve Buse beni kolumdan tutup, oraya getirdiler. Selamlaştıktan sonra her birimiz bir şezlonga uzandık, güneşlendik ve konuşmaya başladık.
-Hâlâ evde tek misin?
-Evet.
-Sıkılmıyor musun?
-Hayır.
-Korkmuyor musun?
-Hayır.
-Kutup?
-Efendim Prens?
-Seninle tek takılmak istiyorum anlarsın ya-kızlar olmadan.
-Nee? 15 yıllık öz kardeşimsin ve...neyse konuşmak istemiyorum.
-Erkekler, kızların hoşlanmayacağı konuları severler ve bu konuları konuşurlar.
-Peki ya tamam.
-O zaman Yiğit, sen yarın bize gel hem ben de sıkılıyordum. Playstation oynarız.
-Ne? Hani sıkılmıyordun? Bence gel Kıvırcık biz denize girelim belki de onların konuşacak meseleleri vardır.
-Haklısın ya gidelim.
* * *
-En azindan beni anlayan biri olduğu için seviniyorum.
-Kutup, ben seni her zaman anlarım, bundan emin olabilirsin ama kendimi sana karşı çok mahçup hissediyorum. Cidden özür dilerim.
-Sakın öyle düşünme. Senin bir suçun yok. Asıl sen böyle düşünerek ve üzülerek beni mahçup hissetiriyorsun.
-Tamam o zaman bu konuyu kapatalım ben yarın sana geldiğimde konuşuruz bunları tamam mı?
-Tamam.
-Saat kaç olsun? Kaçta müsaitsin?
-Hep musaitim. Çatkapı da gelebilirsin sorun yok.
-Çok iyisin ama istersen ben yarin havuzdan sonra size geleyim. Uygun mu?
-Uygun.
-Tamam o zaman.
-Tamam.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin