Miran'dan....
" Bende içmek istiyorum. "
Mırıldandığı sözlerden sonra yüzünü elimdeki viski bardağına yaklaştıran sevgilimi belinde duran kolum yardımıyla geriye çektim. Siyah-sarı karışık tutamları dağılmış, kahverengi hareleri boncuk misali küçülmüştü.
" Sana alkol yasak bebeğim, iç önündeki kokteyli düzgünce. "
Konuşurken sesimi duyurabilmek için dudaklarımı kulaklarına yaklaştırmak zorunda kalmıştım. Zira geldiğimiz eğlence mekanının içini yüksek bir müzik sesi ve çığlık sesleri dolduruyordu. Kendim bile duyamıyorken sesimi ona ulaştırmam oldukça güçtü.
" Beş yaşında bir çocukmuşum gibi davranmayı keser misin Miran? Koskoca on dokuz yaşında adamım ben. "
Dişlerim dudaklarım arasından kendini belli ederken kıkırtı sesim doldurdu aramızı. Aynı zamanda " On dokuz yaşında koskoca adammış. " diye söyleniyordum. Gözlerini devirdi ve kolunu omuzumdan çekerek ayrıldı benden. Parmak uçlarıyla etimi sıkıştırmayı da ihmal etmemişti.
" Sinir ediyorsun beni. Ne olacak bir bardak içsem? "
" Bünyen alışık değil güzelim, çarpar fena sarhoş eder seni. "
Kokteylinden aldığı küçük yudumu boğazından içeri yollarken " Sen varsın yanımda, sarhoş olsam da bir şey olmaz ki. " dedi. Bana bu denli güveniyor olması o kadar hoşuma gidiyordu ki ettiği iltifatlardan bile daha etkiliydi benim için. Bir insanın güvenini kazanabilmek çok özel bir şeydi. Hele o kişi canınızdan bile daha çok sevdiğiniz kişiyse, daha başka oluyordu.
" İçersen yarın sabah okulda yoğun baş ağrısı ve mide bulantısıyla savaşmak zorunda kalırsın balım. "
Yüzünü buruşturan sevgilim oturduğu yere iyice sinerken ellerinden birini de bacağıma atmıştı. Migren ağrısından çok çektiği için ekstra bir ağrıya içi el vermiyordu. Ondandı bir anda ısrarlarından vazgeçmesi.
" Başka bir gün içiririm ben sana olur mu? " derken gözlerim büzülen alt dudağına kaymıştı. Her ne kadar vazgeçmiş olsa da istiyordu biliyordum. Başka bir gün telafi etmeliydim.
" Tamam, olur. "
Söylediklerinden sonra kocaman gülümsedi ve bedenimin ardına saklanarak dudaklarını yanağıma bastırdı. Oturduğumuz masada Berfu ve Kerim de olduğu için hareketlerimizi gizlemeye çalışıyorduk. Sonuçta ikisi de ilişkimizi tam olarak bilmiyordu. Bir şeylerden şüphelendikleri belliydi fakat neler olduğunu sormuyorlardı. Bizim de anlatmaya pek merakımız yoktu açıkçası.
" Kardeşim şuna baksana bir. "
Sağ tarafımda oturan Deniz'in bana doğru uzattığı telefonda gezdirdim yeşillerimi.
" Bunlar geçen ayın toplam gideri. "
Kaşlarım çatılıyken " Bu kadar çok harcama mı yaptık biz? " diye sordum.
" Aynı soruyu tam dokuz dakikadır kendime soruyorum. Yanlış bir şeyler olabilir mi sence? "
Elindeki telefonu alıp uzun listenin altında yazan miktara baktım bir kez daha. Paranın gittiği yerler ve toplam miktarların sağ tarafında kalan ve ödemeyi kimin yaptığını belirten listeye tıkladım.
" Ben bu kadar çok ödeme mi yapmışım? "
Yan tarafımda konuşan Deniz'in sesi hayret barındıran tondaydı. Parmaklarını ekranda gezdirerek ödeme yapılan yerlere baktı.
" Ben bu ay sadece bir kere Sercan'ın mekanına ödeme yaptığımı hatırlıyorum. Onlar da kaçak çaylar içindi. Onun dışında bu ay hep mekandaydım. Alışverişleri de ben yerine sen ve Mete yaptınız. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYSA (bxb)
General FictionMaysa'm:Nasıl tek bir hareketinle tüm mahalleyi kasıp kavurabilecek güçteyken benim karşımda böylesine sütten kesilmiş zavallı bir kediye dönüşüyorsun çözemiyorum Miran.