35

2.3K 132 17
                                    

Maysa'dan...

Odamdaydım.

Sonuna kadar açık duran pencereden giren rüzgar tüm bedenimi ürpertirken ifadesiz bir suratla gökyüzünü izliyordum.

Uyandığımdan beri varlığını koruyan göz ağrım, başıma ve boynuma vurmuştu. Kendimi üzerimden tır geçmiş gibi hissediyordum.

Telefonuma mesaj bildirimi düştü. Açıp bakmadım. Biliyordum kimden olduğunu. Bir haftadır olduğu gibi yine küfür dolu mesajlar attığından oldukça emindim.

Bana değildi bu küfürler. Günlerdir mekanına giderek ona zafer kazanmışçasına sırıtan Kerim'eydi. Kızıyordu ona. Kafasını gözünü patlatmak, elinde evire çevire öldürmek istiyordu. Miran her zaman olduğu gibi yine bir şeyleri şiddetle çözmek istiyordu.

Zihnim bir hafta öncesine gitti. Hep birlikte eğlenmek için çarşının çıkışındaki barlardan birine gittiğimiz geceye. Hep birlikte büyük bir heyecanla girdiğimiz mekandan tek başıma ağlayarak çıkışım kaydı gözlerimin önünden. Derin bir nefes aldım. Sakinleşmeye çalıştım.

O akşam eğleniyordum aslında. Sevgilime cilveler yapıyor, Enes ile delicesine dans ediyorduk. Hatta ve hatta Miran'dan gizlice iki kadeh şarap içişimin heyecanı bile kalbimi sıcacık ediveriyordu. Tüm bu mutluluk ve heyecan dalgası içerisinde kendimi sarhoş gibi hissetmiştim.

Sonra cebimdeki telefonuma üst üste bildirimler düşmüştü. Kerim bana önemli bir şey söylemek istediğini, beni tuvalette beklediğini söylemişti. Altına da söyleyeceklerinin Miran hakkında olduğunu yazmıştı. Her ne kadar Kerim'den ve bakışlarından hoşlanmıyor olsam da söz konusu Miran olduğundan merakımdan gitmiştim o tuvalete.

Başta halimi hatrımı sormuştu bana. Büyük aynanın karşısında karşı karşıya bir süre nasıl olduğumuzdan bahsetmiştik birbirimize. İlgili davranıp her söylediğimi büyük bir dikkatle dinlemişti. Lafım bittiğinde ise telefonunu çıkarmıştı cebinden. Bir süre sonra da bana dönmüştü o ekran.

Gülümsemiştim bana gösterdiği fotoğrafa doğru. Kaşlarını çatmıştı o an. Sevgilimin Rana ile dip dibe olduğu fotoğrafa gülümsemem garip gelmişti ona. Dikkatle izliyordu beni. Telefonu elinden alıp fotoğrafı yakınlaştırdığımda da, dolu dolu gözlerle Miran'ın kolundaki Rana'nın elini incelediğimde de dikkatle izlemişti beni. Ses çıkarmadan, kaşları çatık bir halde.

Kızmamıştım Miran'a. Sevgilime güveniyordum ben. İlla ki mantıklı bir açıklaması vardır diye düşünmüştüm. Sadece onları bu kadar yakın görmek kıskandırmıştı beni. Ondandı ağlamam. Yoksa dediğim gibi Miran'a olan güvenim yıldızlar kadar sonsuzdu. Yıldızlar konusunda ne kadar hassas olduğumu bilenler, bunun benim için ne ifade ettiğini daha iyi anlayabilirlerdi.

Fotoğraf konusunda kızmamıştım fakat Kerim'e savurduğu hakaretler ve yumruklar konusunda kızmıştım ben Miran'a. Bizim bu durumda olmamızın sebebi de buydu aslında. İlişkimizin başından beri uyarmama rağmen beni ciddiye almayıp en ufak olayda bile hemen şiddete eğilmesiydi.

Ben yıllar boyu babasından şiddet gören bir insan olmuştum. Hem fiziksel hem de sözlü olarak. Babam dışında beni sözlü şiddete maruz bırakan birçok başka insan daha olmuştu hayatımda. Bir erkek gibi davranmadığım için çok kez şiddet görmüştüm ben. O yüzdendi şiddet konusunda bu kadar hassas olmam. Üç beş yumrukla hayatı kararan bir insandım ben. Babamın yumrukları yüzünden en yakın arkadaşımı kaybetmiştim mesela. Yine aynı sebepten abim zarar görmüştü. Annem ise her sabah yediği dayaklar yüzünden hastane köşelerinden topladığım bir figürdü her zaman benim için.

MAYSA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin