-9. Bölüm- Yüzleşme

21 5 0
                                    

Pelin arıyordu ve biz ne yapacağımızı bilmiyorduk. İnanamayacaksınız ama Boranın telefon numarası değişmiş olsa da Pelin şuan Borayı arıyordu.

"Bora.. oradasın biliyorum, sobe.." dedi haykırarak.

" Pelin.. Özür dilerim.." diyebildi sadece titreyen sesiyle.
"Özür dilersin öyle mi?" gülümsedi ama, ama bu neşeli, ve şefkatli gülümsemesi değildi.
" Bak yanındayım senin.. Hep olacağım, sadece kendine gel lütfen bir kere gülümse-"
"Cidden mi? yanımda mısın?" dedi kahkaha atarak.
" Pelin hiç iyi değilsin, özür dilerim, özür dilerim.." derin nefes verdi. "Ama bil seni seviyorum bu duygu çok farklı Pelin. Aşkım her şeyden yoğun. Aşkım her şeyden güçlü. Sana olan aşkım sonsuz.. O yüzden yapma Pelin." Pelini sakinleştirmek için ellerini ellerinin arasına aldı. "Ben.. Seni bırakmak istemedim." çaresizce göz yaşı döktü.

1 yıl sonra
" Hazal, Neden yemiyorsun? Yesene." dedi Efe kaşlarını çatarak.
"Efe, Yiyeceğim tamam sakin." garipseyerek baktım.
"Karnını doyur." Efe bir anne, baba gibi üzerimde çok fazla durmaya başlamıştı.
"Efe, yeter ama yiyorum ya zaten." gülümsedim. Gülümsemem sanki sus artık diyordu.

"Nerene yiyorsun Hazal?" Efe ile Bora kahkaha atarken Bora tekrar konuştu.

"Ne kadar istersen o kadar yersin." gülümseyerek saçlarımı karıştırdı.
"Kıvırcığım." dedim bilmiş bilmiş. "Sütünü de iç, uzarsın." dedim gülerek. O sırada Pelin ve Efe de kahkahayı bastı.

"Bu çok iyiydi yalnız." dedi Efe sırıtarak.

"Ya, demeyin benim kıvırcığıma öyle." dedi Pelin, Boranın saçlarını severek.

"Deme öyle Hazal, Pelinimin kıvırcığına." dedi Bora gülümseyerek. Aralarında net bir şey yoktu. Fakat Pelin Boranın ona karşı olan aşkını biliyordu.

"Kıvırcığım he?"

"Kıvırcığım tabi. Benim kıvırcığım."

"Bundan olsa olsa marul olur." dedi Efe. Burnundan gülerek.

"Yakıştı mı hiç?" dedi Pelin, sessiz sessiz gülerken.

"Kıskanç özenti. Senden de olsa olsa kel oğlanda ki huysuz olur." Pelin ve Bora kıkırdamaya başlarken Efe oldukça bozulmuş gibiydi.

"Şu yakışıklılığa bak be, şu karizmaya bak. Benim Efem bildiğin yürüyen karizma be. Denir mi öyle." dedim. Efenin hoşuna gitmiş gibiydi.

"Benim hakkımda böyle mi düşünüyorsun güzel gözlüm?

"Sende benim gözlerimin güzel olduğunu düşünüyorsun anlaşılan."

"Ne kadar itici ya, ne kadar yapmacık bir ilişki. Ya Hazal ayrıl şu hödükten. Şu gevşek herif ile olman beni çok rahatsız ediyor." dedi sinir ve kıskançlıkla.

"Bak kıvırcık. Seni doğrar salatama katarım. Sonra da çatır çutur yerim vallahi."

"Çok korktum abisi." dedi Bora yaylanarak.

"Hey." sesim inleyerek çıkmıştı. "İlk defa mutlu mutlu dışarıda kahvaltı etmeye geldik. Bunu bozarsanız ikinizle de asla konuşmam, kıyarım ikinizin canına da vallahi." omuz silktim.

"Sakin. Sakin." dedi Bora alayla. "Efe kes sesini yoksa karın bizi yiyecek." bir anlığına duraksadım. Karın demişti. Efenin karısı. Efenin güzel karısı. Efenin eşi.

"Haklısın. Susmazsak karım bizi yiyecek." dedi Efe Bora ve bana bakarak.

"Hey. Başladı gene." dedi Bora hareketlenerek. "Sinir etme."

"Tamam marul."

"Bak-" derken Bora. Pelin Boranın lafını kesti.

"Bak benim yakışıklı Boram. Bende sorun istemiyorum kavga çıkarmayın olur mu?" dedi Pelin cilveyle. O sırada Efenin bana hayran dolu bakışlarını gördüm.

"Hım. Sen istersin, yapmaz mıyım gülüm. Benim güzel papatyam. Sarışınım." dedi Bora övgüler yağdırarak.

"Sende ne hanımcı çıktın be Karatay." ikimiz de güldük.

"Bilmezsin sen. Senin gibi bir hödük nereden bilsin ki zaten? Odun."

"Bilmezsin sen." dedi Efe Boranın ağzına ökünerek. O sırada telefonum çaldı. Bora daha önce davranarak. " O kim Hazal?" dedi.

"Bilmiyorum, konuşup geleceğim, devam edin."
Efe huzursuzca başını salladı.
restoranın içinde ki parka doğru ilerledim.
" Alo, Buyurun kimsiniz? " dedim sorgulayarak.
"Güzel kızım.." dedi kim olmadığını bilmediğim ses hasretle.
"Ne dediğinizi anlayamadım, kimsiniz?" dedim sesimi yükselterek.
" Güzel kızım bir dinle beni-"
" Kimsiniz, bu saçmalığa ve tacize devam ettiğiniz takdirde polise ihbar edeceğim."
"Bana çekmişsin Hazal. Cesur ve kendi ayaklarının üzerinde durmayı bilen bir kadın olmuşsun, problemlerin.. Hiç birisi bu gücünü engelleyememiş.-" aniden telefonu kapattım.
Hissediyordum, artık gerçeklerle yüzleşme vakti gelmişti. Arkamdan annemin sesine benzer, oldukça tanıdık, bir ses kulaklarımı tırmalıyordu, fakat bu ses anneme ait değildi.
Ellerini saçlarımda daha sonra ise omuzlarımda hissettim. Arkamdaki kişinin belli etmeden gülümsediğini hissedebiliyordum. Ve ben çok korkuyordum. İçimde ki küçük kız diyordu ki; Oradan uzaklaş. Korkuyoruz.

-Doğduğumuzdan itibaren bir karanlıkta yaşarız, hayat karanlık dünyaya bir lamba koyar ve bizim yakmamızı bekler, önemli olan o lambayı bulup açabilmektir.. Daima ışık vardır aslında.

Ölüm ve YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin