-18.Bölüm- Her Şeye Rağmen.

13 4 0
                                    

Zeynep Bastık- Uslanmıyor bu

Ares ile Daren 1-2 haftadır, bizde kalıyorlardı, Deniz Ares'i çok sevdi, Bora başlarda biraz uyuz olsa da, alıştı, Pelin, Daren ile çok iyi anlaştı.

Peki Efe ile bana ne oldu?
Efe ile ise bugün akşam yemeğe gidecektik.
"Güzelim, akşam abinle evde olmayacağız, Bora abinde akşam üniversitede bir işi olacakmış büyük ihtimalle, Pelin ablan bugün Bora abin ile birlikte, Daren ve Ares ile birlikte evde kalmak ister misin?"
"Olur! Hem Ares abi akşam ben ile oyun oynayacağını söyledi, Daren ablamda kurabiye yapacak!"
"Ah! Senin için çok mutlu oldum, bir tanem, bizde abin ile yemek yiyeceğiz, ama sizin yapacaklarınızdan daha eğlenceli olacağını sanmıyorum."
Gülerek kulağıma yaklaştı ve fısıldamaya başladı.
"Abim. Seni çok seviyor Hazal abla, ve sen çok güzelsin.." bir an gözlerim doldu. Ve sıkıca sarıldım, saçlarını severek kokladım, ve yanağından öptüm.
"Sen benim kızımsın, Denizciğim söz veriyorum, seni hep seveceğim bir tanem.."
"Bende seni hep seveceğim.."
Gözümden bir yaş düştü ve hızlıca silerek, Deniz'e gülümsedim.
"Ben hazırlanayım o zaman, akşam için, giyindikten sonra sana gösteririm olur mu bebeğim?"
"Olur Hazal abla."
Merdivenlerden odama doğru çıkarken arkamdan bir ses duydum.
"Hazal. "
"Daren? Bir sorun yok değil mi? Gelebilirsin."
"Yok.. Teşekkür ederiz Hazal, Deniz çok tatlı, sen ve Efe bize çok yardımcı oldunuz zaten, arkadaşlarını da çok sevdim, gerçekten teşekkür ederim.." bana minnetle, başını yere eğerek gülümsedi. Ona yaklaştım ve ellerini tuttum yüzüne bakarak gülümsedim.
"Sen çok tatlı ve çok güçlü bir kızsın Daren, aynı zamanda onlar artık seninde arkadaşın, Pelin ve Bora, Aresi'de senide çok sevdiler." aniden bana sarıldı. Ve gözünden düşen bir damla göz yaşını yanağımda ve omzumda hissettim.
" Hazal, sana yük olmuyoruz değil mi? İki haftadır evinizde kalıyoruz. Artık gitme vaktimiz geldi-"
" Ah! Yok yok! Biz sizi çok sevdik Daren, bu eve geldiğinizden beri çok huzurluyuz, kavgalar ve huzursuzluklardan çok uzağız, asıl ben teşekkür ederim, bizim Efe ile olan ilişkimize bile ilaç olduğunuz, Deniz'in ilk defa gerçekten yüzü gülüyor, Pelin zaten seni fazlası ile sevdi. Gitmeyin, size alıştılar, alıştım. Burada kalın"
" G-gerçekten mi? Doğruyu söyleyebilirsin, sonuçta misafirin kısası makbuldür.. "
" Misafir? Siz misafir değilsiniz Daren, sizde artık bu evin sahibi sayılırsınız, bu kaldığınız iki haftalık süreç içerisinde hepimiz yavaş yavaş kirlerimizden arındık.. Gitmenize gerek yok, rahat edemiyorsanız ileri zamanlarda, size güzel bir ev tutarız, ama şunu bilin ki size kapımız her zaman açık." ona gayet samimi bir şekilde gülümsedim ve ellerini tutmaya devam ettim.
" H-Hazal ben çok sevindim, yani gerçekten bu şekilde düşünüyorsan-"
" Gerçekten bu şekilde düşünüyorum, Darenciğim.. "
" Hım.. ben teşekkür ederim, o zaman seni işinden tutmayayım.."
"Yok yok, akşam Efe ile yemeğe çıkacağız, ne giymeliyim?"
"Sana yardım edebilirim-"
"Çok sevinirim! Gel benimle."
Darenin elini tutarak odama hızla götürdüm. Ve elbise dolabımı gösterdim.
"Buradan sende istediğini giyebilirsin, hem akşam için kıyafet konusunda bana yardımcı ol!"
Gülümsedim ve göz kırptım.

"Bende giyebilir miyim?"
Başımı sallayarak ufak bir kahkaha atarak, gülümsedim.
"T-teşekkür ederim!" yaklaşık yarım saat sonra Daren siyah, uzun, dar kesim ve paçası yırtmaçlı olan çok şık ve etkileyici bir elbise gösterdi.
"Sana çok yakışır Hazal, sen çok güzelsin, ve üzerinde sanat eseri gibi durur." hafifçe gözlerim doldu.
"Bu elbise çok zarif.. Teşekkür ederim, yardımcı olduğun için, o zaman.. Ben bunları giyip geleyim, o zamana kadar sende kendine bir şey seç ve giyin."
Odamın içerisindeki küçük giyinme odasına doğru ilerledim, ve kıyafetlerimi çıkarmaya başladım. Elbiseyi üzerime doğru çektim, ve zorda olsa fermuara yetişip kapatabildim. Siyah topuklular çıkardım ve ayağıma giydim. Led ışıklarla çerçevelenmiş boy aynamdan kendime bakakaldım Gerçekten muhteşem görünüyordum. Oldukça zarif ve hoş olmuştum, giydiğim topuklular beni 1.75 boylarında oldukça çekici gösteriyordu.
Darenin yanına gittim. Üzerinde kırmızı mini elbise, ayaklarında, kurdaleli beyaz topuklular, dudağında pembemsi bir nemlendirici ve parlatıcı, gözlerinin mavisini belirginleştiren simli beyaz far vardı. Etkileyici hoş bir görünüm kazanmıştı.
"D-Daren"
"Özür dilerim, biraz makyaj malzemelerinden kullandım.."
Gülümsedim.
"Hayır! Çok, çok güzel olmuşsun, şaşırdım, rahat ol, istediğini yapabilirsin tabi ki. Burası senin de evin." gülümseyerek kısa süreli sarıldım.
"Sende çok güzel olmuşsun Hazal! Hayran kaldım." yüzüm kızardı ve küçük çillerim kayboldu.
"G-gerçekten mi? Bilmiyorum yani, ilk defa bu kadar özenli giyindim.." dedim ve ekledim. " O beğenir mi beni?"
Başımı eğerek gülümsedim.
"O seni her halinle beğeniyor zaten, ve sen çok güzel bir kızsın. Seni görünce ağzı açık kalacak."
Güldüm.
"Elbise sana çok yakışmış."
Utanarak başını eğdi, yüzü kızardı.
"Özür dilerim telefona bakmam lazım.. Sen istersen aşağı Deniz'in yanına git seni heyecanla bekliyor! "
" Tabi. "
Hızla yataktaki çantamdan telefonumu çıkardım ve telefonu cevapladım.
"Alo Efe geldin mi?"
"Aşağıdayım seni bekliyorum."
"Tamam, geliyorum, hoş çakal."
Hızla merdivenlerden aşağı indim.
"Ares!"
"Hazal? Bir sorun mu var?"
"Biz Efe ile akşam yemeğine çıkacağız, Deniz, Daren  sana emanet, ve bir Daren'e bak, derim.. Çok güzel olmuş."
Mavi gözleri açıldı ve başını  eğdi, başını geri kaldırarak yüzüme baktı.
"Sende çok hoş olmuşsun, Efe sana bayılacak, bayılıyor da zaten." bana samimi bir şekilde gülümsedi ve karşılık verdim, samimi gülüşüm ile.
"Teşekkür ederim.. Hoş çakal çıkıyorum ben!"
"Hoş çakal." dedi arkamdan samimi bir şekilde gülerek.
Oturduğumuz evin asansörüne bindim ve asansörden inerken bir adamla karşılaştım önümü kesti.
"Çekilir misiniz!" diyerek sesimi yükselttim.
"Yok." adam tehlikeli bakışlar attı.
"Terbiyesiz misin sen ya! Çık şuradan." bu sefer bağırdım.
 beklemediğim bir hamle ile çantamı aniden aldı ve kaçmaya başladı.
Gözümden bir yaş düştü.
"Terbiyesiz herif!" nefretle bağırdım fakat topuklularla koşamadım.
Ağlayarak koşmaya çalıştığımda omuzumda bir el hissettim.
"Bunumu kaybettin?" bu etkileyici davranışı ağzımı açık bıraktı.
Ağlayarak Efe'ye sımsıkı sarıldım.
"Teşekkür ederim.. Gerçekten.."
"O  koşarken yere düştü. Tecrübesiz.." göz yaşlarım arasında gülmeme engel olamadım.
Arabaya doğru ilerledik. Arabaya oturabilmem için kapıyı açtı.
"Buyurun... Hanımefendi.." gözlerime öyle bakıyordu ki etkilenmemek mümkün değildi. Evliliğimiz biraz normal dışı bir şekilde olsa da, onu çok seviyordum.
"Teşekkür.. ederim.." ona karşı hayran gözlerimi alamıyordum ve ağzım açık onu izliyordum.
Güldü.
Bu halim hoşuna gitmişti belli ki.
"Ya neden gülüyorsun!" tekrar gülerek karşılık verdi.
Gülümsedim.
Ardından güzel ve oldukça şık bir restoranın önünde durduk. Efe arabadan indi ve nazikçe kapımı açtı ve elimi tuttu.
"Buyurun.."
Ah! Nesin sen Romeo mu?
"Teşekkür.. ederim.."
Gülümsedim.
Lüks bir restorana doğru ilerledik. Kapıda birisi durdurdu.
"İsminizi alayım Beyefendi?." adam Efe ' ye doğru yöneldi.
"Efe Kıraç."
"Buyurun, şöyle.." adam saygı ile eğildi.

İçeri geçtiğimizde, etrafın bomboş olduğunu, ve yerlere güller serildiğini gördüm. Gözümden duygusalca bir damla düştü.
Efe arkasından lila ve beyaz renklerinde çiçek buketi çıkardı, ve kibar bir şekilde bana uzattı. Aniden dayanamayarak Efe' ye sarıldım. Aslında asilliğimi korumak isterdim fakat, kendimi tutamadım.
"Seni çok seviyorum.. Teşekkür ederim.." Efe'nin de gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordum. Oda bana sıkıca sarıldı ve geri çekildik.
Elimi kibarca tuttu, loş led ışıklı masamıza doğru ilerledik.
Sandalyemi çekti.
"Yardımcı olayım.."

gülümseyerek Efenin çektiği sandalyeye oturdum.

yaklaşık 5 dakika, sadece birbirimize gülümseyerek baktık. Efe önceden masamızı hazırlatmıştı. Gül kurularının bu hoş masayı süslediği, mum ışıklarının bize eşlik ettiği bir masadaydık. Ve ben yeni de olsa, bir şeyin farkına vardım.. Aslında Efe benim hayatıma girdiğinden beri hayatım olmuştu.. Eskiden bir hayatımın bile olmadığını düşünürdüm.. sonra bir adam geldi, "Kendi hikayeni keşfedeceksin.." dedi..  teşekkür ederim Efe, keşfettim, sensin. .gerçekten teşekkür ederim.. hayatım olduğun için..

_"Sende bir gün kendi hikayeni keşfedeceksin Hazal.."

_" Benim bir hikayem yok ki keşfedeyim?"

beynimde bu cümleler dönmeye başladığın da, gülümsedim.. ama bu öylesine bir gülümseme değildican yakıcı değildi ,sahte değildi, rahatsız değildi, kandırmacalı değildi.. Bu huzurun,sevginin,aşkın,ailenin,hayatın,güvenin,kardeşliğin..gülümsemesiydi,ve bu gerçekten, gerçek bir gülümsemeydi.. bu bir gülümsemeydi..

"Sen beğenmedin galiba.. çok sessizsin bir sorun yok değil mi?" Efe dudağını hafifçe bükerek bana döndü.

"Hayır! Ben.. çok beğendim ve kendimi ilk defa bu kadar huzurlu hissediyorum.. Bu benim pek alışık olduğum bir.. duygu değil." yüzü geri eski halini aldı ve güven verici bir gülümseme ile bana baktı.

"Sana acı dışındaki tüm duygularla tekrar ve tekrar tanıştıracağım.. sen acı dışındaki tüm duygulara alışacaksın.. alıştıracağım. Alışık olmadığın duygu, acı, hüzün olacak. Söz."

Ve Efenin sözü, benim için Dünyadaki her şeye bedeldi.

"Seni seviyorum.." dedi birden. Bir anda diz çöktü ve elini siyah pantolonunun cebine soktu, cebinden çok tanıdık bir kutu çıkardı ve;

"Tekrardan.. Tekrardan benimle olur musun? Tekrar evlenir misin benimle, beni hayatına tekrar ve tekrar alır mısın, her şeye rağmen.. Benimle gerçekten.. Gerçek bir sevgi ile, gerçek bir güven ve huzur ile.. benimle evlenir misin?"

- akşam yemeğinden bir fotoğraf

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- akşam yemeğinden bir fotoğraf.

Ölüm ve YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin