-17.Bölüm- Savaş Tanrıçası

9 3 0
                                    

Darci-On my own

Hayat kısa, belki Sevdiklerim ile vedalaşamadan göçeceğim bu dünyadan. Her şey geç olmadan;

"Seni çok özledim Efe.." göz yaşları arasında fısıldadım.
Yanına doğru sessiz adımlarla ilerledim.
"Efem.. Olmuyor. Sensiz yapamıyorum." durmak bilmeyen göz yaşlarımı umursamadan. ağlayarak Efe'ye sıkıca sarıldım.
"Hazal.. Sen.. Sensin?"
"Benim sevgilim.. Seni hiç bırakmayacağım, söz veriyorum.."
"Söz verdin." dedi belli etmek istemediği göz yaşları ile.
"Söz, söz.." yağmur yağdığı için, fazlasıyla, ıslanmıştık ve buna rağmen umursamadan birbirimize sarılıyorduk.
"Seni çok seviyorum Hazal.. Sana çok alıştım, yokluğun.. Çok acıtıyor" iç çekerek dudaklarını alnıma yönetti, ve özlemle öptü.
 "Kahretsin ki seni  seviyorum.. Canım yanıyor."
"Seni.. Kazanacak ne yapmış olabilirim?"
"Bir şey yapmana gerek var mıydı ki?" saçlarımı sevdi.
"Ah! Yardım edin, yalvarıyorum!"
Çok yakınlardan Ağlamaklı bir haykırış sesi duyduk ve benimde Efe'nin teninin de buz gibi olduğuna emindim.
"Kimse yok mu! Yardım edin!"
"B-bir şeyler oluyor.."
"Bir şeyler oluyor sevgilim" diyerek tekrarladı beni.
Sesin duyulduğu yine doğru el ele koşmaya başladık.
"B-biz varız! Neredesiniz, biz buradayız, yardım edeceğiz!"
"B-buradayız." dedi bir kadın sesi yüksek çığlığı ile.
Sese doğru koşmaya devam ettik ve gözümüz sesin geldiği yöndeki yere kanlar içerisinde yığılmış bir adam, ve başında da ağlayarak sızlanan bir kadın vardı.
"Ben yapmadım. Ben yapmadım, yemin ederim ben yapmadım.."
Haykırıyordu.
"S-sakin ol, sakin! Sen yapmadın biliyoruz merak etme.. Efe nabzı atıyor mu? Bak.."
"Ben katil değilim, ben yapmadım, ben yapmadım, ben yapmadım. "
" Nabzı, atıyor.. Ama çok kan kaybı var.. "
" Hastaneye götürmemiz lazım.. Efe ciddi bir sorun olabilir. "
Kadın çok korkuyor, sadece içinden bir cümle tekrar ediyordu, dizleri ve elleri sadece aralıksız titriyordu. Burnu ve gözleri kıpkırmızı olmuştu.
" Bak güzelim benim, sakin ol sen yapmadın biz inanıyoruz. "
" Ben yaptım.." dedi yeni yeni bir şeylerin farkına varıyormuş gibi. "Motor sürüyordum, ehliyetsiz. Vurdum. Ben yaptım. Öldürdüm onu. Katilim ben."
Evet o yapmıştı.
" Sakin ol.. Sakin.. Efe hadi artık adamı taşı, araba şurada, hastaneye gidelim. "
Hastaneye varmıştık ve yol boyu, kadın, aynı şeyleri sayıkladı, adam ise gözlerini biraz kıpırdattı fakat kendinde değildi.
"O iyimi?"
"Düşündüğünüz gibi bir şey değil, telaşlanacak bir durum yok, ne olduysa, sert bir darbe almamış zaten, nabzı normale göre bir tık düşük, oda baygınlık geçirdiğinde biraz nefessiz kalmasından kaynaklı olmuş, fakat önümüzdeki hafta içerisinde çok çok dikkatli olması lazım, kendini yormasın, geçmiş olsun. "
" Teşekkür ederiz. "
" İ-iyi mi? Ölmemiş değil mi? Öldürmedim onu.. "
" Hayır ölmedi, ölmedi merak etme.. O iyi.. "
Yaklaşık 2.30 kadar saat sonra çocuk gözlerini açtı. Soluk mavi gözleri, siyah hafif kıvırcık saçları, uzun boylu bir erkekti, sanırım 24-25 yaşlarındaydı.
Kız öne atılıp çocuğun saçlarını sevdi korkuyla. Deliye dönmüş gibiydi gözleri kıpkırmızıydı.
" Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim! Sen iyisin değil mi?"
"İyiyim.. Başım dönüyor biraz, siz iyisinizdir umarım, kötü görünüyorsunuz." kız ile konuşmaya başladılar biz ise Efe ile oturuyorduk.
" Çok korktum, çok.. Kanlar içinde kaldı bedenin, korktum, korktum. "
" Korkma, gerek yok, kaza ile oldu, şikayetçi olmayacağım. "
" N-ne? Eğer olmak istiyorsan haklısın."
" Hayır. Yanlışlıkla yaptın, cidden önemli değil, sonuçta kaza değil mi? "
" Kaza.. Yemin ederim kaza! "
" Üzülme" dedi çocuk, kızın göz yaşlarını göstererek. "Üzülme çünkü ben üzülmüyorum."
kafasını salladı, ve göz yaşlarını sildi.
"Adın ne senin?" nedenini bilmediğim bir şekilde, çocuk kendi halini umursamıyor, kız ile konuşmaya çalışıyordu, bu bariz belliydi.
"D-daren, Daren ismim, ya sen?" hala şokun etkisinden çıkamamış gibiydi.
"Ares, Ares ismim."
"Daren erkeklere verilen bir isim diye biliyordum, çok şaşırtıcı ama sana yakışıyor, ismin çok güzel." diyerek atladım konuşmalarına.
"Meşe ağacı, hoş.." dedi Ares sessiz bir tonla.
"Savaş tanrıçası.." dedi Daren aynı şekilde.
Aynı anda güldüler.
"Bende memnun oldum Ares, iyisin değil mi, seni baygınken gördük."
"Sağolun iyiyim.. Eve gidebiliyor muyum?"
"İstersen, Daren ve seni, bize davet etmek isterim, hem.. Küçük bir kızımız var! Ayrıca tek kalmaman daha iyi olur, hastasın ve önümüzdeki bir hafta bedenin hassas olacak. Belki sana tuhaf geliyordur ama, bize huzur katacağınıza eminim.."
Daren Ares'e baktı.
Tekrar konuşmak için öne atıldım.
" Hem, seninle tanışmak isteyecek iki kişi daha var, ve biz seni şimdiden çok sevdik, yaşıtımızsınız, bize de dost olursunuz, ne güzel işte! " Efeyi de gösterdim.
" Bilmiyorum, yani.." sormak istiyormuş gibi Darene baktı.
"Olur." dedi Daren.

Ares-

Ve ben Ares, savaş tanrıçası, ve ben bir meşe Ağacına tutuldum, ne yapacağım? 

Ölüm ve YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin