"Biliyorum..."
"Öyleyse, neden o gün bir anda kaçıp gittin."
"Çünkü çok utanmıştım ve çok şaşkındım. Kaçmak için geldiğim bu dünya da, ruh eşimi bulacağımı düşünmemiştim."
"Kimden kaçıyordun jungkook. Babandan mı?"
Sorumla beraber kollarını göğüsünde birleştirmiş, gözlerini devirerek konuşmuştu.
"O adam benim babam falan değil"
Tatlıydı...Bu tatlı haline karşı gülümseyip "Anlatmak ister misin?" Diye sorduğumda bir süre kararsız bir şekilde suratıma baksa da sonunda anlatmaya karar vermiş olacak ki kollarını bir anda çözüp koltukta bana doğru dönerek anlatmaya başlamıştı.
"Bak, bundan bir kaç sene öncesine kadar babamla hiçbir sorunum yoktu. Küçükken annem öldüğünde babam büyütmüştü beni. Yardımcım elbette ki vardı. Ama ona rağmen babam fırsatını bulduğu her an yanıma gelip benimle ilgilenir, benimle oyunlar oynardı. Bir dediğimi iki etmezdi. O kadar iyi anlaşırdık ki, tüm gezegen halkı bilirdi aramızda ki o sevgi bağını. Ama sonra ne olduysa her şey bir anda değişmeye başladı. Babam sürekli uranüs gezegeninin prensiyle evleneceğimi söyledi. İstemedim. Evlenmeyeceğimi, evlenmek istemediğimi söyledim ama her sözüme itimat eden babam, bu sefer beni dinlemedi. O kadar kararlıydı ki beni evlendirmekte ne dediysem, ne yaptıysam vazgeçiremedim kararından. Bu yüzden ben de çareyi kaçmakta buldum işte."
Baba da olsa, hiç kimse evladını istemediği bir evliliğe zorlayamazdı. buna hakları yoktu.
Babasının jungkook'u istemediği bir evliliğe zorlaması sinirlendirmişti beni. Her şeyden önce o özgür bir bireydi ve artık benim ruh eşimdi. Beni eşi olarak görür ve kabul eder miydi? bilmiyordum. Ama ben onun mutlu ve özgür olmasını istiyordum. Bu yüzden her ne olursa olsun onu koruyacak ve istemediği bir şeyin olmasına müsade etmeyecektim."Madem aranız bu kadar iyiydi. Neden baban durduk yere bir anda bu kadar değişti?"
"Bilmiyorum taehyung. İnan bana, bende her gün kendime bunu soruyorum. Babamın bir anda böylesine değişmesine neden olan şeyin ne olduğunu gerçekten çok merak ediyorum"
"Jungkook, acaba babana
bu evlilik için bir şeyler teklif etmiş olabilirler mi?
Reddedemeyeceği kadar büyük bir teklif?"Sorumla beraber jungkook'un bakışları bir anda donuklaşmış. Parlak gözlerinde ki yıldızların yerini, hayal kırıklığı tohumları esir almıştı.
"Olabilir mi?... Böyle bir şey gerçekten olabilir mi taehyung?. Babam böyle bir şey yapabilir mi? kendi oğlunu? canından bir parçayı? Aptal bir teklif için satabilir mi? "
Kısık ve kırgın bir sesle konuşması kalbimi sızlatmıştı. Bu ihtilamin düşüncesi bile onun canını yakmıştı.
Ve ben umarım işin aslı gerçekte böyle değildir diye düşündüm.
Çünkü böyleyse eğer, O gezegeni o adamın başına yıkardım.Jungkook dolu gözlerle bana baktığında kendime engel olamamış onu kendime çekerek sıkıca sarılmştım.
"Lütfen üzülme jungkook. Bak ben burdayım ve istemediğin bir şeyin olmasına asla izin vermeyeceğim tamam mı? gerekirse babanla da konuşurum."
Başını boynuma gömerek ağlayan beden sözlerimle hafif geri çekilip, gözlerimin içine dolu parlak gözleriyle bakarak konuşmuştu.
"Dinlemez ki taehyung. Beni bile dinlemedi o."
Gülümseyerek yanaklarını avuçlamış, gözyaşlarının oluşturduğu yolu parmak uçlarımla silmiştim.
"Beni dinlemek zorunda. Çünkü ben hem jüpiter gezegenin varisi, hem de sen beni reddetmediğin sürece senin ruh eşinim jungkook. Aramızda bir bağ var ve biz istemediğimiz sürece kimse bu bağı koparamaz."
"Seni reddedeceğimi mi düşünüyorsun?"
Beklemediğim bir şey sorduğu için ufak bir duraksama yaşasam da kendime gelmiş, ellerimi yüzünden indirip öyle konuşmuştum.
"Yani, neden olmasın ki. Sonuçta hiç beklemediğin bir anda hayatına girdim. Belki benimle tanışmadan önce sevdiğin ya da hoşlandığın biri vardı. Belki birine sonsuza kadar bağlanma fikri seni korkutuyordur. Beni tanımıyorsun jungkook. Belki beni hiç sevmeyeceksin ama yine de her şeye rağmen seni koruyacağımı ve yanında olacağımı bilmeni isterim."
Konuşmam sanki onu daha da duygusallaştırmış gibi dolu gözleriyle gülümseyip "çok tatlısın taehyung" demişti.
"Bu kadar kibar ve düşünceli biri olman çok hoş ama kafanda kurmadan önce bana da mı bir fikrimi sorsaydın acaba hm?"
Sorusuyla aval aval suratına bakıp "Nasıl yani?" Dediğimde gülümseyip ellerimi tutarak yüzüme bakmış. "Yanisi seni tanımak istediğimi söylüyorum" demişti.
Gözlerim şaşkınlıkla büyümüş "gerçekten mi?" Diye sormuştum.
Kocaman gülümseyerek başını aşağı yukarı sallamış "Evet, gerçekten." Diyerek devam etmişti cümlesine.
"Daha ilk günden beri beni heyecanlandırmayı başaran, kalbimin görür görmez deli gibi atmasını sağlayan, hatta onun yanında bir başkasını görünce bile kıskançlıktan gözümün seğirmesine sebep olan bu adamı tanımak istiyorum. Ben ruh eşimi tanımak istiyorum taehyung."
Çok tatlı değiller mi yaa yicem ben bunları.
♡bu arada Söylemeden geçmeyeyim
ikisinin birbirlerine bu kadar çabuk alışmalarının sebebi ruh eşi bağıdır.
Aşık değiller ama birbirlerine bağlılar.Ve her ne kadar bağlı olsalar da aşk kendiliğinden oluşan bir şeydir.
Ruh eşi bağıyla bir alakası yoktur.Ruh eşi çekim yasası 3: Ruh eşi bağı bozulabilir. Sadece bir tarafın bunu tüm kalbiyle dilemesi ve istemsi yeterlidir. Ama kalplerinde ufakcık bir his dahi taşıyorlarsa eğer,
bu bağ bozulmaz, bozulamaz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contingency (Taekook)
Fanfictionkaçak kardeşini bulmak için arkadaşıyla dünyaya gitmek zorunda kalan taehyung, hiç tahmin edemeyeceği bir durumla karşı karşıya kalır.