Bölüm 13

120 8 0
                                    

Starün gezegenine ışınlanmadan önce eve uğramış jungkook için uzun ve kalın bir kaban almıştım. Sonuçta orası soğuk bir gezegendi ve ben jungkook'un orda üşütüp hasta olmasını istemezdim.
Geri döndüğümde Jungkook elimde ki kabana bakıp "oh! üşüdün mü?" Diye sorduğunda "Hayır" diyip ona doğru yaklaşırken devam etmiştim cümleme.
"Bu senin için"

Dediğim şeyle kaşları havalanmış, minik parmakları kendini işaret ederken şaşkın bir surat ifadesiyle konuşmuştu.

"Benim için mi?"

Başımı onaylar bir şekilde sallayıp
"Evet, senin için güzelim" diyerek iyice yaklaşıp uzun kabanımı omuzlarına bırakmıştım.

"Şey, gerek yoktu taehyung.
Ama yine de teşekkür ederim"

Utangaç bir şekilde gülümseyip başını yere eğerek konuştuğunda,bende gülümseyip gözünün önüne düşen mavi tutamlarını kulağının arkasına alarak konuşmuştum.

"Teşekkür etmene gerek yok güzelim. Ayrıca elbette gerek vardı. Orası soğuk bir gezegen ve ben, benim yüzümden üşütüp hasta olmanı istemiyorum."

"Niye senin yüzünden olsun ki?"

Kafasını kaldırarak konuştuğunda, o parlak iri gözlerden gözlerimi çekemiyordum. O kadar derin, o kadar ışıl ışıldılardı ki, gözlerinden öpesim geliyordu.

"Çünkü herhangi birinin
çağırmasıyla bile, bir yere gitmeyen sen. Hiç düşünmeden benimle geliyorsun."

Başta gözlerini kaçıran minik yıldızım daha sonrasında gözlerini gözlerime kenetlemiş. "Çünkü sen farklısın" demişti.

Sözleri içimi ısıtmış, kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Söyledikleri bir yana en ufak bir bakışı bile beni eritmeye, aklımı başımdan almaya yetiyordu.
O gerçekten çok farklıydı. Jungkook benim için yaratılmış en güzel ve en özel yıldızdı. Benim yıldızımdı.

Ben düşüncelere dalmış bir şekilde aval aval suratına bakarken elimden tutup "gidelim mi artık?" Diye sorduğunda, İrkilerek kendime gelmiş, elinin üzerine ufak bir öpücük kondurarak cevaplamıştım. "Gidelim güzelim."

○○○

Işınlanmadan önce Yoongi'yi aramış. Jungkook'u bulduğumu ama ufak bir işimizin çıktığını, bu yüzden de okula gelemeyeceğimizi söylemiştim. Başta rahatlayıp nasıl olduğumuzu sorsa da, sonradan ne işiymiş bu diyerek detay vermemi istemişti. Ve bende gelince anlatacağımı söyleyip geçiştirmiştim.

○○○

Sonunda Işınlanarak geldiğimiz
bu soğuk gezegende gözlerimi gezdirmiş, ve çokta görülmeye değer bir gezegen olmadığını anlamıştım. Çünkü etrafının çoğu karlı dağlarla kaplıydı ve o dağın ortasına küçük bir şehir merkezi kurulmuş gibiydi. Etrafta küçük küçük yapılar vardı ve bu yapıların arasında gökdelen tarzı büyük görkemli bir bina vardı.

Evet, küçük bir yer gibi duruyordu. Ama değildi. Küçükken de geldiğim bu gezegen, gözüme hep çok boş ve donuk gelirdi. Şimdi de. Değişen hiçbir şey yoktu.

Buraya en son çok küçükken babamla gelmiştim. Kral Teador ile bir görüşmesi vardı ve benim de kendisiyle gelmemi istemişti. Belki oğlu prens tenyo ile arkadaş olabilirim diye ama bu benim için imkansız gibi bir şeydi. Çünkü tenyo şımarık, kendini beğenmiş, üstünlük taslamaya çalışan ergen bir veletti. Ve benim o tarz karaktere sahip biriyle arkadaş olamamın imkanı yoktu.

"Ne yani şimdi burası uranüs gezegeni mi?"

Jungkook'un sesiyle başımı çevirip yüzüne baktığımda donuk bir ifadeyle etrafı incelediğini görmüştüm.
"evet güzelim" diyerek sorduğu soruya cevap verdiğimde yüzünü buruşturarak bana dönmüştü.

Contingency (Taekook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin