-BUSAN-
Sonunda, asıl amacımız olan şeyi yapıp lilith'i almaya gelmiştik. Tabi Gelmeden önce son kez tam olarak nerede olduğuna bakmış, arkadaşlarıyla bir kafede oturup sohbet ettiklerini görmüştük.
Bu yüzden hiç oyalanmadan hemencecik geldiğimiz kafenin içine girmiş, bize arkası dönük olan kaçak kardeşimin yanına doğru adımlamıştık.
"Lilith?"
"Taehyung?... Yoongi? Hayır yaa Yine mi?"
Lilith hitabımla hızla başını çevirdiğinde bizi görmesiyle gözleri büyümüş, şaşkınlıkla konuşarak isyan etmişti.
"Bakıyorum da bizi gördüğüne pek sevinmemiş gibisin kızıl?"
Yoongi'nin araya girmesiyle lilith gözlerini devirerek konuşmuştu.
"Ne sevincem sizi gördüğüme be, şeytan görsün yüzünüzü."
"Görüyor zaten, bak. Tam karşımızda bize bakıyor şuan."
"Yoongii! Kaşınma istersen?"
İkilinin tartışmasını bölen şey, lilith'in bakışlarının bir anda jungkook'la birleşik olan ellerimize ve ruh eşi izimize kaymasıyla son bulmuş, bakışları anında bize dönmüştü.
"Siz... ohaa inanamıyorum. Nasıl ya? Bu nasıl oldu taehyung?"
"Şimdi değil lilith. Önce bizimle gelmelisin, geri dönmek zorundayız."
"Önemli bir şey mi?"
"Dediği şeye bak hele. Sanki önemli bir şey olmasa, kolundan tutup götürmeyecektik seni."
"Seni varya-"
Yoongi'nin yine lilith'e sataşmasıyla ayağa kalkan kardeşim, üzerine doğru yürürken Jimin'in bir anda önüne geçmesiyle durmak zorunda kalmıştı.
"Üzgünüm canım ama kedime dokunamazsın, dokundurtmam."
"Wow sahiplenici bir eş demek ha? Sevdim seni pamuk şeker. Ayrıca merak etme ya yemedim kedini. Sadece o donuk suratına tırnaklarımı geçirseydim güzel olurdu. Ama neyse artık, önümüzde ki maçlara bakarız bizde."
Lilith'in keyifle söylediği şeylere hepimiz gülerken, yoongi kaşlarını çatarak söylenmişti.
"Cani ya, tam bir cani. Psikopat ruh hastası."
"Tamam. Bu kadar yeter, tartışmayı bırakın da gidelim artık."
Araya girmemle herkesin bakışları bana döndüğünde, lilith'e onu dışarıda bekleyeceğimizi söyleyerek kafeden çıkmıştık.
Kafenin önünde beklerken yoongi, jimine yanaşmış hafif omuz atıp sırıtarak konuşmuştu.
"Sen az önce ne güzel korudun kocanı öyle? Bi yükselmedim değil hani."
Jimin kıkırdayarak yoongi'nin omzuna küçük bir yumruk atmış "kapa çeneni aptal" demişti.
Bakışlarımı geldiğimizden beri sessizliğini koruyan sevgilime çevirdiğimde, gülümseyerek ikiliyi izlediğini görmüştüm.
"Bebeğim, iyi misin?"
Dayanamayıp konuştuğumda, gülümseyerek bana dönen minik yıldızım ellerimi daha sıkı tutarak başıyla onaylamıştı beni.
"Gayet iyiyim sevgilim."
Gülümseyip yanağına ufak bir öpücük kondurduğumda yan tarafımdan gelen sahte öksürük sesiyle başımı çevirmiş, sırıtarak bizi izleyen ikizime bakmıştım. Gülümseyerek bize doğru yaklaşmış, tam jungkook'un önünde durarak elini ona doğru uzatmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contingency (Taekook)
Fanfictionkaçak kardeşini bulmak için arkadaşıyla dünyaya gitmek zorunda kalan taehyung, hiç tahmin edemeyeceği bir durumla karşı karşıya kalır.