Contingency (Taekook)

Bölüm 3

Hello hayalet okuyucularım 🙋🏼‍♀️
Nasılsınız, keyfiniz yerindedir umarım. Evet benim de yerinde sağolun sorduğunuz için🤭

Her neyse
Kitap hoşunuza gidiyor mu? Ya da sevdiniz mi bilmiyorum ama lütfenn okumaya devam edin🙏🏻

Ve rica ediyorum arada bir ses yapın de varlığınızı hissedeyim sıkılıyorum böyle 🙄

Sabah çalan alarmın sesiyle uyanmış,  zorla da olsa yatağımdan kalkıp banyoya ilerlemiştim. Herkes gibi günlük rutinlerimi gerçekleştirmiş odama geri dönerek dolabımın karşısında durmuştum. Ne giyeceğimi bilmiyordum. İlk günümdü ve çok abartıya da kaçmak istemiyordum. Çünkü kendi gezegenimde abartılı şeyler normal olsa da burada tuhaf karşılanabilirdi. Bu yüzden klasik siyah dizleri yırtık bir kot pantolon ve beyaz celine yazılı bir tişört giymiş saçlarımı da ellerimle hafif dağıtmıştım. Nedense saçlarımın salaş ve dağınık durmalarını seviyordum.

Hazırlanmam bittiğinde deri ceketimi almış odamdan çıkarak yoongi'nin odasının önüne gelmiş, adeta kapısını yumruklamaya başlamıştım. Bir yandan da bağırıyordum. '' Yoon! uyan artık seni uykucu davar. İlk günden okula geç mi kalalım istiyorsun?'' cümlem biter bitmez tam kapıyı açıp içeri dalacağım sırada kapı hızla açılmış yoongi giyinmiş bir şekilde dışarı çıkarak '' Ne bağırıyorsun oğlum sabah sabah uyandık işte. Ayrıca ortada bir davar varsa oda sensin yani, gelmişsin sabah sabah kapımı yumrukluyorsun'' deyip kafasını onaylamaz bir şekilde sağa sola sallamış ''hiç yakışıyor mu jüpiterin prensine bu tarz hareketler'' diyerek devam ettiği cümlesine gözlerimi devirmiş, kolundan tutuğum gibi merdivenlere sürükleyerek söylenmeye başlamıştım.

''Boş yapma da yürü yoon, yoksa senin yüzünden ışınlanmak zorunda kalacağız''

°°°

Son anda okula yetişmiş, hızlı adımlarla sınıfımızın olduğu kata çıkmıştık. Yoongi soluklanmak adına durduğunda nefes nefese konuşmuştu. ''lan oğlum biz niye derse yetişmek için koşuyoruz ki, bizim herkesten sonra derse girip böyle bir anda tüm sınıfın dikkatini falan çekmemiz gerekmez mi?''

dediği şey üzerine tek kaşım havalanmış ''gelmeden önce fazla mı dünya dizisi izledin sen?'' diye sormuştum. Çünkü kendisi bayılırdı bu tarz olaylara ki canım arkadaşım beni şaşırtmamış kocaman gülümseyerek baş ve işaret parmağı arasında ufacık bir boşluk bırakacak şekilde büküp ''sadece birazcıcık'' diyerek cevap vermişti. Şirindi ve bu şirin haline karşı sadece gülümsemiş '' yürü hadi yürü, dizi canavarı seni.'' demiştim.

Biz konuşmaya daldığımız için bir kaç dakika geçmiş herkes çoktan sınıflarına girmişti bile
ve biz tam da yoongi'nin istediği gibi sona kalmıştık.

Daha fazla beklemeden hızla kapıyı çalmış, içeriden hocanın 'gir' komutuyla derin bir nefes almış ve kapıyı açarak içeri girmiştik. Hoca ve tüm sınıfın bakışları bir anda bize döndüğünde hiç tepki vermeden sınıfın ortasına kadar gelmiş, hocaya dönerek hafifçe eğilip ''geç kaldığımız için özür dileriz'' demiştim. Yoongi de aynı şekilde özür dilediğinde hoca kocaman gülümseyerek ''oh, yoksa siz şu yeni gelen nakil öğrenciler misiniz?'' dediğinde kafamızı aşağı yukarı sallayarak onaylamıştık. Hoca tebessümünü bozmadan ''okulumuza hoş geldiniz çocuklar ben kim yona, müzik terimleri hocasıyım'' diyerek kendini tanıttığında gülümseyip baş sallamıştık sadece. Bayan kim ayağa kalkmış, yanımıza gelerek konuşmuştu tekrar '' Adınız nedir çocuklar? '' sorusuyla yoongiye döndüğümde önce onun cevaplamasını istediğimi anlayarak ''Min Yoongi'' diyerek cevaplamıştı hocayı ardından da ben cevaplamıştım '' Taehyung. Kim Taehyung.''

cevabımdan sonra kafamı bir anlığına sınıfa çevirmiş ve rastgele sınıftaki kişilerde göz gezdirmiştim, ama bir anlığına göz hapsime giren bir beden bütün algılarımı yitirmemi sağlamıştı. Siyah, mavi saçları ve küçük ince dudaklarıyla, gözlerinde galaksileri saklayan bu kişi, beni adeta kendi galaksisinin içine hapsetmiş, bunca yıldır buz tutmuş kalbimi eriterek tekrar canlanmasını sağlamıştı...