Hiiii 🙋🏼♀️
Ben geldim🙆🏼♀️
Ve tatlı bir bölümle geldiğimi düşünüyorum.🤭-2 gün sonra-
"Lan uyanın artık amk. Kış uykusuna mı yattınız."
"Canım, bence bırakalım biraz daha uyusunlar hm? Malum, dün senin dizilerin yüzünden hepimiz geç yattık."
"Dizilerim benim kırmızı çizgimdir güzelim. Dizilerime laf ettirmem. Hele bi evlenelim, seninle sabaha kadar dizi izleyeceğiz."
"Ne? Evlenmek mii?"
"Evet, Niye bu kadar şaşırdın. yoksa... Yoksa benimle evlenmek istemiyor musun? Tanrım! resmen duygularımla oynanıyor şuan ve ben kendimi iki çocukla orta kalmış insanlar gibi hissediyorum."
"Sanırım, evlendikten sonra sana dünya dizilerini izletmeyi yasaklamalıyım"
Kulaklarıma ilişen konuşma sesleriyle uyandığımda, sinirle kaşlarımı çatmış gözlerimi istemeye istemeye açmak zorunda kalmıştım. Ama neyse ki gözlerimi açar açmaz burnumun dibinde, kollarımın arasında gördüğüm güzellik, bir anda tüm sinirimi alıp götürmüştü benden.
Jungkook, bir koala misali bana sıkıca sarılmış başını boynuma gömmüş bir vaziyette mışıl mışıl uyuyordu.
Kapalı göz kapaklarını süsleyen kirpikleri ve büzülü dudaklarıyla o kadar tatlıydı ki, hala dibimde tartışan ikili olmasa onu öpücüklere boğarak uyandırabilirdim.
"Siz mi sesinizi kesersiniz yoksa ben mi kalkıp keseyim o ses tellerinizi."
Sinirli ve kısık bir sesle tısladığımda, tartışan ikilinin bakışları bana dönmüş yoongi kaşlarını havaya kaldırarak alayla konuşmuştu.
"Ooo sevgili prensimiz sonunda uyanabildi demek. Hiç uyanmasaydın amk birazdan akşam olurdu zaten."
"Manyak mısın amk. Sabah sabah niye azrail gibi dikiliyorsun tepemize."
"Birincisi, sabah değil öğlen oldu amk. İkincisi, baban aradı. lilith'i bulup bulamadığımızı sordu. Eğer bulduysanız hemen dönün dedi. bize ihtiyacı varmış."
Yavaşça jungkookun kollarından sıyrılarak doğrulduğumda, kaşlarımı çatmış merakla yoongiye dönmüştüm.
"Bize mi ihtiyacı varmış? neden ki?"
"Bilmiyorum söylemedi, gidince öğreneceğiz işte."
"Tamam siz geçin salona bizde hazırlanıp geliyoruz."
İkili odadan çıktıklarında bende güzel bebeğime dönmüş, az önce içimden geçenleri gerçekleştirerek yüzünün her yerine öpücükler kondurmaya başlamıştım. Yanaklarına, göz kapaklarına, alnına, burnunun ucuna, çenesine ve dudaklarına küçük küçük öpücükler bırakmaya başladığımda, minik yıldızım yerinde hafifçe kıpırdanarak sırt üstü yatmaya devam etmişti. Onun bu uykucu hallerine karşı gülümseyip "hmm demek böyle uyanmak istemiyorsun minik yıldız. O halde benden günah gitti." diyerek bu sefer yatakta üzerine çıkmış, açıkta kalan boynuna gömülerek ufak ve derin öpücükler bırakmaya başlamıştım.
Öpücüklerim yavaş yavaş boynundan kayıp açıkta kalan köprücük kemiklerine inerken aynı zamanda bir elimi tişörtünden içeriye sokmuş, çıplak belini okşamaya başlamıştım.
Elim çıplak tenine değdiği anda istem dışı kasılan vücuduyla bebeğimin tamamen uyanık olduğunu anlamıştım. Aslına bakarsanız jungkook onu öpücüklere boğduğum andan beri uyanıktı. Şuan, sadece onu daha fazla öpmem için benimle oynuyordu ve ben de bebeğimin istediği şeyi zevkle yerine getiriyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contingency (Taekook)
Fanfictionkaçak kardeşini bulmak için arkadaşıyla dünyaya gitmek zorunda kalan taehyung, hiç tahmin edemeyeceği bir durumla karşı karşıya kalır.