Multimedya: Nefes Saygıner :3
Hatırladığım son şey, uyandığım zaman ki gördüğüm alevler ve zar zor nefes alışımdı. Nasıl olduğu, ne zaman olduğu, kimin yaptığı hakkında hiç bir fikrim yok.
Şuan ise bir hastane odasında ellerim ve kollarım yanık bir şekilde buldum kendimi. Aileme gelecek olursak; babam ben küçükken bizi bırakıp gitti, hakkında hiç bir şeyi hatırlamıyorum. Annem özel bir hastanede doktor 36 yaşında ve hayatım boyunca-17 yıl- beni yanından ayırmadı fakat şuan nerede bilmiyorum. Birde ailemizin en tatlısı, en bilmişi en miniğini unutmamak gerek. Bitanecik kardeşim benim acaba annemle mi? Miniğimin ismi Melek ve 10 yaşında. Size birazda kendimden bahsetmek istiyorum;
İsmim Nefes, uzun kahverengi saçlarım var, gözlerim kahverengi ve biraz çekik. Tamam kabul ediyorum baya çekik gözlere sahibim. -Bu yüzden küçüklüğümde benle az dalga geçip yanlarından kovmadılar. Ne yani doğarken kime sorulmuş ki nasıl, hangi renk, ne büyüklükte göz istedikleri? Hem çekik gözlülüğün nesi var ki?- Ailemde çekik ve kahverengi gözlere sahip olan tek kişiyim. Sadece çekik kahverengi gözler değil aileme benzemeyen yönlerimden birkaçı ise boyumun yaşıma göre kısa olması ve kahverengi saçlara sahip olan olmam.-10 yaşındaki Melek'in bile boyu 1.60 iken 17 yaşındaki benim boyum 1.70 tamamen adaletsizlik. Aslında tam 17 yaşımda değilim 2 ay sonra doğum günüm var aslına bakarsanız 2 ay 5 gün sonra, buna bir son vermeliyim.-
Neyse, küçük eğlenceli bir müzik grubumuz var; Salı, Cuma, Pazar günleri toplanıp çalışmalar yapıyoruz. Gruptaki en büyük kişi Levent, 23 yaşında, bu zamana kadar az abilik yapmadı bana. Kendisi annem ve Melek'ten sonra en güvenilir kişi benim için Levent abim. Gruptaki en küçük kişi ise 16 yaşındaki Ceren. Ceren'den gitar dersleri alıyorum iki haftada bir veya çalışma yapıyoruz da denebilir. Grup altı kişiden oluşuyor. Bu arada ben grubun solistiyim arada bateri veya gitarda çalıyorum. Grupta herkese karşı adaletli davranmaya çalışıyoruz; herkes istediğini diğer grup üyelerinden onay alarak yapabiliyor. Eğer 2-3 kişi aynı şeyi istiyorsa taş, kağıt, makas oynuyoruz. -Bu fikri öne sürerken çok utanmıştım.- Pazar günleri grupla parklara, kafelere, davetlere vb. yerlere gidip birkaç parçamızı çalıyoruz ve bir miktar para kazanıyoruz, fazla bir şey olmasa da ailelerimizden almak yerine kendimiz kazandığımız için çok değerli. Ben bu parayla kendime kitap, kıyafet vb. şeyler alıyorum. Grupta geçirdiğim zaman haricinde tüm günümü müzik dinleyerek, kitap okuyarak ve bilgisayar oyunları oynayarak geçiriyorum.
Bir süre sonra duvarda asılı olan saati fark ettim, saat 2'yi gösteriyordu ve hava aydınlıktı bu pencereden dışarıya bakarak anlaşılıyordu. Yani sabahın 2'si olmalıydı. Okuldan geldiğimde yorgun hissettiğim için azcık dinlenmeye karar vermiştim ama nasıl bu kadar uyuyabildiğimi bilmiyordum şuan saat 2 idi ve ben dünün 3'ünde dinlenmeye karar vermiştim. Neredeyse 23 saattir uyku halinde olmam imkansızdı. Belkide saat yanlıştır? Belkide sabahın 6-7'sidir, eğer öyle değilse ve yaklaşık bir gündür uyuyorsam günlerden Cuma olmalıydı. Bu çok kötü oldu işte! Cuma günleri grup toplantımız vardı ve saat 3:15'te başlayacaktı! Eğer şimdi hemen çıkarsam yetişebilirdim. Tabi çıkarsam, çıkabilirsem ve toplanma yerimize uzakta değilsem...
Niye hiç bir hemşire odama gelmiyordu, daha ne kadar burada kalacaktım? Annem veya gruptan biri hastanede olduğumu biliyor muydu? Ya da benim için endişelenen birileri var mıydı?
Hemşireyi falan beklemeyeceğim artık, 3 saat boyunca bekledim gelmediler daha fazla da beklemeyi düşünmüyordum hele de birinin gelmeyeceğini bile bile beklemek aptallık olurdu. Zaten ellerimde ve kollarımda hafif yanıklar vardı, bacaklarımda veya ayaklarımda değil. Bu durumda kalkabilirdim, kalkamazsam da denemiş olurdum en azından pes etmediğimi kanıtlamış olurdum kendime. Hem denemekten zarar gelmez.
"Hadi Nefes kalk ayağa." dedim. Tam ayaklarımın üstünde örtülü olan battaniyeyi kaldırıp sağ ayağımı yere basmışken kapı açıldı, kapıya arkam dönük olduğu içim gelenin kim olduğunu göremiyordum.
Yutkundum ve kapıya doğru döndüm. Kapıyı açan bir hemşireydi, sonunda bir hemşire gelmişti!
Tam ağzını açacaktı ki ondan erken davranarak "Ben ne zaman buradan çıkacağım, işim varda?" diye sordum. Hemşirenin beyni durmuş gibiydi yüzü bembeyaz kesilmişti aynı ölü görmüş gibiydi. Beş saniye sonra kekeleyerek "Si-si-sizin ayakta olmanız... ama siz... nasıl olabilir? Hemen haber vermeliyim." diye cevapladı.
Nedenini sorarcasına göz kırptım ve ben göz kırpar kırpmaz daha girmediği odadan koşar adımlarla çıktı. Bu ne biçim saygısızlıktır, elime geçerse o hemşireyi boğacağım! Kesinlikle bunu yapacağım! Hem niye ayakta olmam tuhafına gitmişti ki, bacaklarım ve ayaklarıma baktığımda yara, yanık, kesik falan yoktu ve bu hasta önlüğünün bana yakışmadığından eminim. Aynayı, aynaya bakmayı sevmeyen hatta nefret eden birinin yüzünde yara/yanık var mı diye merak edip aynayı araması çok komik geliyordu. Ama ne yapabilirdim ayna yoktu ve asıl komik olan ise bir odada ayna olmamasıydı. Ne yapacaktım ben şimdi hemşireyi mi bekleyecektim ? Hayır ya ne beklemesi! Kaç saat bekledim şimdi mi gelesi tuttu. Kapıya doğru ilerledim ve tam kapıyı açıp odadan dışarı bakacaktım ki bir kalabalık üzerime çullandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Teen Fiction"Dediğimi yaptın mı?" diye sordu sarışın kız karşısındaki erkeğe. "Yaptım civcivim. Kurtulabileceğini sanmıyorum." Kız, erkeğin cevabıyla tatmin olsa da canını sıkan bir şey vardı. Dile getiremiyordu, hangi kelimelerle ifade edebileceğini bilmiyo...