Multimedya: Rüzgar Demirel :3
Sinirlenip "Bu ne biçim hastane, hemşiresi ayrı kaba, hastaları ayrı kaba! Siz kimsiniz ya? Niye üzerime çullandınız? Dilenci iseniz desem dilencilerden oldukça varlıklı gibisiniz, sahi siz kimsiniz?" diye sordum.
Üzerime çullanan tanımadığım kişiler 3-4 adım geri çekilerek yüzlerindeki gülümsemenin yerine soru işaretleri kaldı yüzlerinde ve tatlı minik bir kız bana doğru iki adım atıp, "Bizi hatırlamıyor musun abla? Hem sen hiç sevmezdin ön yargıyı, ne demek dilenci misiniz? Ayıp değil mi?" dedi. Sesi üzgün çıkmıştı. Kıza doğru bir adım atıp "Abla mı? Sen Melek misin? Çok değişmişşin. Seni çok özledim Melek."dedim ve kollarımı iki yana açıp bana sarılmasını bekledim. Fakat çocuk sorgularcasına bakmaya başlamıştı. "Melek' mi? Ben Melek'i tanımıyorum." Odama böyle girip ailem olduklarını iddia ediyorlardı ve meleğimi tanımıyorlardı, bu beni deli etmişti. Kollarımı indirip "O halde beni ablanla karıştırdın tatlım ben sadece Melek'in ablasıyım." dedim.
Herkes şaşkınlıkla bizi dinliyordu. Boğazım düğümlenmişti, bir kız kardeşim olduğunu iddia ediyordu. Küçük kız yutkundu, gözlerinden yaşlar akıyordu. "Abla kötü bir şey mi yaptım ya da yaptık? Aileni hatırlamıyor musun? Cidden bir şey mi yaptık onun için mi bizi kızıp evde yangın çıkardın?"
Duraksadım, bu neydi şimdi, ciddi miydi bu küçük kız? Hayır Nefes kafanı karıştırmaya çalışıyorlar, kanma onlara.
"Siz benim ailem misiniz yani, hepiniz?" Elimi kaldırıp sallayarak itiraz ettim. "Hayır hayır hayır siz benim ailem değilsiniz, benim ailem Melek ve annemden ibaret. Hem ben neden tanımadığım minik bir kıza kızıp evde yangın çıkarayım, aklın fikrin alıyor mu senin?"
"Abla bizi hatırlamıyor musun cidden?"
Kalabalığın içinden bir bayanın elini tutarak yanına getirdi. "Bak annemiz." Sonra aynı şekilde bir adamı ve yaşlı bir bayanı ellerinden tutarak yanına getirdi. "Babamız ve babaannemiz."
"Tatlım ben hiçbirinizi hatırlamıyorum odadan çıkar mısınız şimdi, dinlenmem gerek."
Beş kız, üç erkek yıkılmış bir ifadeyle bana yaklaştılar. İçlerinden bir erkek diğerlerine göre daha fazla yaklaşıyordu, onun bana doğru attığı her adımda bende geriye doğru adım atıyordum. Bu 5-6 adım böyle devam ederken çocuk, omuzlarımdan tutup silkeledi ve bağırmaya başladı. "Ya ben?! Beni de unuttun mu? Sırdaşın, omzunda ağladığın kişiyi, beraber büyüdüğün yanından hiç ayırmadığın kişiyi, her işinde ben varım hiç mi bir şey hatırlamıyorsun Nefes!? Sen sadece Melek isminde olmayan kardeşini mi hatırlıyorsun!? Bu... bu çok saçma. Sen hep benimleydin bu çok saçma." Çocuk derin bir nefes alarak hışımla odadan çıktı.
Ben ne diyeceğimi bilemiyordum, bu insanlar doğru mu söylüyorlardı, ailem onlar mı? Melek ile annem neredeydi o zaman? Yavaş yavaş yere çöktüm. Kalabalık şaşkın üzgün bir şekilde odadan çıktılar. Onlarda benim gibi, çökmüş bir ifadeye sahiptiler, ne diyeceklerini bilemiyorlardı.
Yanımda sadece kardeşim olduğunu iddia eden minik kız kaldıydı. Anne, baba ve babaannem olduğu iddia edilen kişiler ise birbirlerine tutunarak odadan dışarı çıkmıştılar. Bir süre sonra küçük kız da odadan çıkmıştı ve ben hala yerde oturuyordum. Küçük kız demişken, ona hiç adını sormamıştım.
Yerimden kalkıp yatağa çıktım. Şimdi ne yapacaktım? Belkide en doğrusu hastaneden çıkıp annemi aramaktı. "Bu üzerimdeki hasta önlüğüyle dışarı çıkamam, işlemlerinde yapılması gerek." kendi kendime konuşurken odadaki çekmecelere, dolaplara bakmaya başlamıştım. Küçük kızın yanıma geldiğini bana seslenince fark ettim. "Gitmek mi istiyorsun abla? Sana su getirdim." Küçük kızın uzattığı suyu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Teen Fiction"Dediğimi yaptın mı?" diye sordu sarışın kız karşısındaki erkeğe. "Yaptım civcivim. Kurtulabileceğini sanmıyorum." Kız, erkeğin cevabıyla tatmin olsa da canını sıkan bir şey vardı. Dile getiremiyordu, hangi kelimelerle ifade edebileceğini bilmiyo...